17 Nisan 2011 Pazar

Tesla'nın hayatı (2.Bölüm)

16. AŞAĞILANMIŞ, HORGÖRÜLMÜŞ, SALDIRIYA UĞRAMIŞ
Kulesi göklere doğru yükselirken Tesla kendisine daha da acımasızca yüklenmeye başlamıştı. Almanya'ya mühendis Fritz Lowenstein'ın da kendilerine katılmasını sağlamak için para göndermişti. Daha önceleri Edison'la da çalışmış ünlü bir mühendis olan H. Otis Pond da onunla birlikte Wardenclyffe ekibine katılmıştı.
Yıllar sonra, tarihin bu iki büyük mucidi değerlendirişine katılmadığını söyleyecekti. "Edison gerçekten de bu ülkenin yetiştirdiği en büyük araştırmacı ve deneycidir... Ancak Tesla gelmiş geçmiş en büyük mucittir."
Pond sık sık Tesla'ya uzun yürüyüşlerinde eşlik ediyordu. Aralık 1901'de Marconi ilk Atlantik ötesi sinyali gönderdiğinde de beraberdiler. "Marconi sizi atlatmışa benziyor" demişti.
"Marconi iyi bir adam" diye cevap vermişti Tesla. "Bırakalım devam etsin. Bana ait on yedi adet patent kullanıyor."
Pond, Tesla'nın geliştirmekte olduğu savaş araçları konusunda endişelendiğini de hatırlıyor. "Otis" demişti kendisine, "bazen bu tip şeyler yapmaya hakkım olmadığını düşünüyorum."
Mucidin hareketli programı insana sanki birden fazla kişiliği benliğinde barındırdığı izlenimini veriyordu. New York'taki la-boratuvarı dünyanın dört bir yanından gelen bilim insanlarının buluşma yeri olmuştu. Geceleri ise sosyal aktiviteler, yorucu deneyler, patent başvurularının, gazete makalelerinin ve editörlere gönderilecek mektupların yazılması ile geçiyordu.
Hem gece, hem de gündüz insanı olarak yaşaması nedeniyle bazı geceler gözünü kırpmamış olduğu halde yeni günü karşılamaya hazırlanıyordu. Bu yaşayış tarzının sonucunda da arkadaşlarını, birbirlerinden habersiz değişik kompartımanlara ayırmak zorunda kalmıştı. Johnsonlar gibi yakın dostlarının bu yeni sırdaşların kimliğinden dahi haberleri olmuyordu ama bu aralarındaki ilişkinin yoğunluğunun azaldığı anlamına da gelmiyordu.
Gün ışığı, patronu Morgan'la buluşmak ve onu para akışını hızlandırması, enflasyonun gemiyi batırmak üzere olduğu konusunda ikna etmesi açısından büyük bir önem taşıyordu. Diğer potansiyel mucitlerle de bağlantılar kurmaya çalışıyordu. Makinelerin yapımını hızlandırmak ve kredi sağlamak için üreticilerle görüşüyordu. Ve New York'ta kaldığı süre boyunca Scherff e günlük talimatlar yazıyordu.
1902 yılının önemli olaylarından biri de İngiltere'nin ünlü Lort Kelvin'inin ABD'yi ziyaret edecek olmasıydı. Kelvin, iki tartışmalı konuda Tesla'nın tarafında olduğunu bildirmişti: 1. Mars, Amerika'ya sinyaller gönderiyordu; ve 2. Yenilenemeyen kaynakların korunması dünya için büyük bir önem taşıyordu. Kelvin de Tesla gibi, güneş ve rüzgar enerjilerinin kömürün, petrolün ve odunun tüketimini azaltmakta kullanılması gerektiğine inanıyordu. Çatıların
üstüne konulacak rüzgar değirmenlerinin ilk etapta asansörleri çalıştırmak, su pompalamak ve evleri soğutmak-ısıtmak için kullanılabileceğini söylüyordu.
Kelvin, Amerika'nın "bilimsel peygamberleri"nden söz ederken Tesla'ya duyduğu hayranlığını kastediyordu ve bu da mucidin ruhuna merhem gibi gelmişti. Delmonicolar'da onuruna verilen davetten sonra İngiliz bilim insanı New York'un dünyanın en iyi aydınlatılan şehri olduğunu ve muhtemelen dünya üzerinde Marslılar tarafından tespit edilebilecek tek nokta olduğunu iddia etmişti.
Haziranda Tesla, Manhattan'daki laboratuvarını War-denclyffe'deki yeni binaya taşımıştı. Burada, projenin gerektirdiği şeyler dışında, kendisine daha çok zaman ayırabiliyordu. Bölgeye yalnızca işçilerin girmesine izin veriliyordu. Yalıtıl-mışlık ve sessizlik en çok ihtiyaç duyduğu şeylerdi.
Bu arada New York'taki bir mahkemede jüri üyesi olarak görevlendirildiğini bildiren bir belge gönderilmişti kendisine. O da belgeyi okuduktan sonra bir kenara kaldırmış ve bir daha da aklına gelmemişti. Neden sonra gazete başlıkları bu vatandaşlık görevini kendisine hatırlatacaktı: "Nikola Tesla 100 Dolar Ceza Ödeyecek-Jüri Toplantısına Katılmadı-Üzüntülerini Bildirdi." Gerçekten de üzülmüştü. Daha sonra ölüm cezasına karşı olduğunu açıklamasının ardından bu görevinden muaf tutuldu. Tesla idam cezasının "barbarca, insanlık dışı ve gereksiz" olduğunu savunuyordu.
Marconi ise Amerika'nın her yerinde kahraman muamelesi görmeye devam ediyordu. Tesla'nın yaptıkları onunkilere kıyasla biraz esrarlı kaçıyordu. Şubat 1903'te Electrical Age'de, Nikola Tesla Çalışmaları ve Boş Vaatleri adlı eleştirel bir makale yayımlanmıştı. "On yıl önce Tesla elektrik üzerine çalışanlar arasında büyük vaatleri ile sivrilmişti. Bugün adı, yerine getirilmemiş sözlerin yarattığı bir pişmanlık hissi uyandırıyor duyanlarda." Büyük zaferlerinin üzerinden uzun bir zaman geçmişti ve ölümlülerin hafızalarının ne kadar zayıf olduğunu öğrenmeye başlamıştı.
Sonbaharda mali sorunlar yeniden ortaya çıkmaya başlamış, o da yeni fonlar bulmak amacıyla New York'a dönmek zorunda kalmıştı. Buna karşın bilimsel kaygılarını da tamamıyla bir köşeye itmiş değildi. Scherff e yazdığı yüzlerce nottan birinde Pennsylvenia Üniversitesi'nden Profesör Barker'a bir elin kemiklerinin telsiz sistemle çekilmiş röntgen filminin gönderilmesini istemişti.
Morgan'a da 8 Nisan tarihinde şunları yazacaktı: "Endüstri dünyasında yarattığın büyük dalgalanmalar benim küçük gemimi de savurdu. Fiyatlar en son hareketlenmeden sonra iki katına çıktı..."
Ama sermayesinin büyük kısmını tren yollarının yapımına adamış olan Morgan, Tesla'ya daha fazla kredi açmak istemiyordu. İki hafta sonra Tesla bir mektup daha gönderecekti: "Edison, Marconi, Pupin ve Fleming benim buluşlarımı aşağılarken siz bana destek olarak beni onurlandırdınız..."
Ama Morgan hala bir tepki göstermiyordu ve umutsuzluğa kapılan Tesla elindeki son kartı da oynamaya hazırlanıyordu. En sonunda Morgan'a gerçek amacından bahsedecekti -sadece radyo sinyalleri değil, telsiz enerji nakli.
"Eğer bunu size daha önceden haber vermiş olsaydım beni ofisinizden kovardınız... Bana yardım edecek misiniz, yoksa bırakacak mısınız, neredeyse tamamlanmak üzere olan çalışmalarım heba mı olsun?"
Cevap on bir gün sonra gelecekti Morgan'dan: "Mektubunuzu aldım... yanıtım şu an size daha fazla avans verme konusunda pek de hevesli olmadığımdır."
Tesla da bu yanıta, aynı gece kulesine giderek ve daha önce hiç kimsenin şahit olmadığı yıldırımlar yaratarak kendine has bir tepki verecekti. O gece ve birkaç gece daha çeşitli denemeler gerçekleştirecekti. Çevre sakinleri hayretler içinde kulenin küresel çatısından yayılan ve zaman zaman yüzlerce kilometre ötelere savrulan kör edici şimşekleri seyrediyorlardı. Şunu bir seyret Pierpoint Morgan, der gibiydiler.
Muhabirler bölgeye akın ettiklerinde geri çevrileceklerdi.
"Tesla'nın Şimşekleri Yayılıyor ama Kendisi Wardenclyffe'de Ne Üzerine Çalıştığını Açıklamaktan Kaçınıyor" diye yazıyordu New York Sun'da. "Tesla şunları söyledi: 'Buradaki insanlar gördükleri karşısında uykularından kalkıp uyanık kalmayı tercih ediyorlar. Ama şu kadarını söyleyeyim ki daha da garip şeyler görecekler. Bir gün ama şu anda değil, hayalini bile kurmadığım bir şeyi duyuracağım sizlere."
Daha da garip şeyler? Bu, tipik bir gazetecilik abartması mıydı?
Colorado'da manyetik ileticisinin anten sahası ile on-on iki bin voltluk gerilimler elde edebilmişti ama o yüz bin voltun da mümkün olabileceğini düşünüyordu. New York'a döner dönmez aralarında en önemlisi "Elektrik Enerjisi Nakli Aygıtı" olan çeşitli aletlerin ancak 1914 yılında alabileceği patentleri için hemen başvuruda bulunacaktı. Aslında Marconi'nin transatlantik telsiz başarısından sadece birkaç hafta sonra olmuştu bütün bunlar.
Tamamlanmamış Wardenclyffe projesi için sürdürdüğü finansman arayışı yeni bir kriz dalgası ile ağır bir darbe daha alacaktı. Artık Morgan'dan yardım alabilmek her zamankinden daha uzak bir ihtimal olarak görünüyordu.
Yakın dostlarının da yardımıyla para bulma çalışmalarını daha da hızlandırmıştı Tesla. Teğmen Hobson donanmadaki bağlantılarını kullanarak bu çalışmaya destek olmaya çalışıyordu. Tesla'nın radyo kontrollü gemilerini, torpidolarını görmüş ve Buffalo'da bir gösteri düzenlemesini sağlamıştı. Alışılagelen aksaklıkların yeniden yaşanmaması için elinden geleni yapıyordu. Ama nafile.
Kahraman asker, Tesla'ya konuyla ilgili olarak donanmada, aslında iki komutan arasındaki çekememezlikten kaynaklandığını söylediği bir tartışma doğduğunu bildirmişti; sonuçta da Tesla'nın projesi reddedilmişti. Belki de Hobson bu hikayeyi sadece Tesla'yı incitmemek için uydurmuştu.
Tesla bu arada biraz para bulabilmeyi başarmıştı ama bu para da projeye ulaşamadan eski borçların ödenmesi için harcanmıştı. Sherff e yazdığı bir mektupta şunları söylüyordu: "Düşmanlarım beni bir hayalperest ve şair olarak lanse etmekte o denli başarılı oldular ki en kısa zamanda ticari bir şeyler ürete-mezsem silinip gideceğim."
Bunları izleyen yıllar boyunca borç bataklığından kurtulmak için ticari icatlar üzerinde çalışmalar yapmaya başlayacaktı ama belki de şanssızlığından, kendisi gibi bağımsız çalışan Edison kadar başarılı olamayacaktı.
Bu arada tıp çevrelerinden Tesla'nın osilatörüne yönelik talep giderek artmaya başlamıştı. Sherff bu konuda çalıştıkları takdirde Morgan'ın Wardenclyffe için yatırdığı paradan daha fazlasını kazanabileceklerine inanıyordu. Tesla kendisine bu konuda tam yetki vermişti ama konu ile ilgilenmiyordu.
Morgan'ın desteğini çekmesinin ardından diğer yatırımcılar da Tesla'nın vaatlerinin sabun köpüğü olduğuna inanmaya başlamışlardı. Yayılan dedikodular Tesla'yı can evinden vuruyordu. Şanssızlığı sınır tanımıyordu. Colorado Springs Elektrik Şirketinin gönderdiği fatura Tesla'yı alaşağı etmeye yeterdi. İşin garibi, şirket Tesla'ya elektriğin kendisine ücretsiz sağlanacağını bildirmişti. Su şirketi de Tesla'yı dava etmeye hazırlanıyordu. Laboratuvarın bekçisi de ödenmeyen maaşlarını tahsil edebilmek için avukat aramaya başlamıştı bile.
Tesla'nın tüm bunlara yanıtı da tam Tesla tarzı olacaktı. Ne de olsa şehir Tesla'nın laboratuvarını barındırma şerefine ulaşmıştı.
Yine de tüm bunlardan sonra şansı dönmeye başlayacaktı. Tıbbi osilatörlerin satımından para gelmeye başlamıştı. Bu arada yeni bir türbin üretmişti ve bundan bir servet kazanacağını düşünmeye başlamıştı.
Tesla, Waldorf'taki bohem hayatını finanse edebilmek için Wardenclyffe'i otelin mal sahibine yirmi bin dolar tutarındaki faturalar karşılığında ipotek etmişti. Fakat Tesla mali itibarının zarar görmemesi için bu ipoteğin kayıtlara geçirilmemesini rica etmişti. 1915 yılına gelindiğinde Tesla içtiği suyun bile parasını ödeyemeyecek duruma düşmüştü. Otel yönetimi elindeki ipoteği paraya dönüştürmeye çalışıyordu fakat o sıralar kimsenin dünya iletişim sistemi istasyonu ile pek ilgilendiği yoktu. New York çelik şirketi istasyonun parçalanması işini üstlenmişti ama yapı düşünüldüğünden de sağlam inşa edilmişti. En sonunda, 1917 yılının Eylül ayının ilk Pazartesi günü Wardenclyffe dinamitle havaya uçuruldu. Şirket satıştan bin yedi yüz elli dolarlık bir gelir elde etti. Bir dilenci yolda Tesla'nın yazdığı bir notun uçuştuğunu fark edecekti.
"Tüm emeklerimizin parçalanıp gittiğini gördüğümde ağlamadım" diye yazıyordu Scherff'e, "ama kendimi zor tuttum".
Marconi, Alman bilim insanı Carl F. Braun ile birlikte, "telsiz telgrafın geliştirilmesindeki birbirinden ayrı ama paralel katkılarından dolayı" 1909 Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüşlerdi.
Tesla hayatının sonuna kadar enerji nakli ve iletişim konusundaki fikirlerinden vazgeçmeyecekti. Bunun bir rüya olmadığını söylüyordu, "sadece kör, inançsız, şüpheci dünyaya pahalı gelen bilimsel bir kavram"dı.
İnsanlığın "kaşifin araştırma şevki"nin açtığı yolda ilerleyecek kadar gelişmemiş olduğunu söylüyordu. "Belki de içinde yaşadığımız dünyanın bu devrimci fikirleri desteklemesindense ticari kaygılarla, bencillikle ve ahmaklıkla aşağılaması, hor görmesi, saldırması daha iyidir. Bu sayede aydınlanıyoruz. Geçmiş zaferlerin bastırılması, ezilmesi ve alaya alınması bunların daha kuvvetli bir şekilde yeniden uyanmalarına yol açar."
17. PUSUDAKİ TEHLİKELER
Elli yaşında olan ve bilim insanlığı ünü ciddi saldırılara maruz kalan Tesla vakarını her zamankinden daha fazla koruyordu.-Hala ağırbaşlı, yakışıklı ve genç görünüşlüydü; saçı her zamanki gibi simsiyahtı. Ve nezaketinden hiçbir şey yitirmemişti
"Colombia College'da transformatörü, radyo ve enerji transmisyonu üzerine seminer verirken Mr Pupin ve arkadaşları dersimi ıslıklayarak bölmüşlerdi ve sessizliği tekrar sağlayabilene değin epey uğraşmak zorunda kalmıştım.
"Ama bu en kötüsü değildi. Mr Marconi'ye karşı benim patentli aletlerimi ve çizimlerimi kullanmasından dolayı açtığım davada Mr Pupin benim lehime tanıklık yapacağını söyleyerek öne çıkmış ve bir manevrayla Mr. Marconi'nin tarafına geçmişti. Uzak mesafelere enerji naklinin benim icadım olduğu kabul edilene değin üç uzun yıl geçmesi gerekmişti.
"Bırakın gerçekleri gelecek ortaya koysun ve bu ikisini kendi çalışmaları ve başarıları ile değerlendirsin. Şu an onların zamanı ama gelecek, gerçekte gelecek için çalışmış olanın, benim olacaktır."
Gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı ama gülümsemeye devam ediyordu. Kendisine "Mr Marconi hakkında bir şey söyleyebilir misiniz?" diye sorulduğunda nezaketini kaybettiği nadir anlardan birine tanık olacaktı onunla birlikte olanlar.
"Mr. Marconi" demişti, "bir eşektir."
Şık giyiminden, çevresini saran kalabalık arkadaş topluluğundan ve Waldorf-Astoria'daki pek sevdiği mekanından da asla vazgeçmemişti.
Gerçekten de bu otelle olan ilişkisi Tesla'nın hayatında evlilik deneyiminin yerini tutacak nitelikteydi. Krallara layık bir hayat sürmek ona yaşamaya değer tek hayat tarzı olarak görünüyordu. Her zaman ağır hayal kırıklıkları yaşıyor olmasına karşın tüm bunların arasından başı dik ve asaletle yürüyüp geçebilme yeteneğine sahipti. Bu durum borçlarını düşünmüyor olduğu anlamına gelmiyordu ama zihnini her zaman meşgul eden fikirler bunları perdeliyordu.
Böylece ekonomik zorlukların tasası da Scherff ve Johnson gibi sadık arkadaşlarına kalıyordu. Ama bu arada paraya duyduğu ihtiyaç da, ona verdiği öneme zıt bir şekilde gittikçe fazlalaşıyordu.
Tesla, görünüşte hep aynı Tesla olmasına ve hayat tarzını hiç değiştirmemiş olmasına karşın içten içe değişmeye başlamıştı. Yüzyılın başında yaşadığı acı hayal kırıklıkları kişiliğinden çok şeyler alıp götürmüştü. George Westinghouse'a yazdığı bir mektupta "bir adamın gücünü sıkıntılı zamanlar gösterir" diyordu ama ne yazık ki bu sıkıntılar zayıflıkları da ortaya çıkartıyordu.
Tesla gazetelere yazılar yollamayı bir alışkanlık haline getirmişti. Mutlu zamanlarında hem kendi öncülerinin, hem de çağdaşlarının başarılarını övmekte oldukça cömert davranıyordu ama son zamanlarda bu yazılar savunma dilekçesi formuna bürünmüşlerdi. Rakiplerini güçlü güçsüz, haklı haksız demeden küçük görmeye başlamıştı. Geçmiş aldatılmaları nedeniyle patentleri hakkında daha da fazla ser verir, sır vermez bir tutum takınmaya başlamıştı. Gördüğü ruhsal zarar derin ve hakikiydi.
Tesla yüzyılın başında sonradan kişisel kariyerlerinde de hayli başarılı olacak iki zeki kadını talihinin yardımıyla sekreterleri olarak çalışmaya ikna edebilecekti. Tabii aslında söylemeye bile gerek yok ki bu iki kadın da sağlam ve güvenilir karakterlerdi.
Muriel Arbus, Tesla'ya patent hakları konusunda yardımcı olan etkileyici bir sarışındı. Tesla'nın ölümünden sonra kariyerini New York'ta Arbus Makine ve Aletler Şirketi'nin başına geçerek devam ettirecekti. Amerika'da bu denli büyük bir makine şirketinin kurucusu ve sahibi olabilen ilk kadındı. Olağanüstü başarılar sergiliyordu.
Dorothy Skeritt, Tesla ile çalışmaya 1912 yılında başlamıştı. Laboratuvardaki gösterilere ve New York kütüphanesindeki çalışmalara da katılıyordu. Skeritt "insanları harekete geçiren motivasyonların ve değişik koşulların anlamlarının farkında olan ama az konuşan bir kadındı. Arbus ise her şeyi göründüğü gibi kabul etmeyi ve bunlar üzerinde de bolca çene çalmayı çok severdi."
Her ikisinin de işvereni olan Tesla yıllar geçtikçe bilimsel tezlerini daha gözü kara bir şekilde savunmaya başlayacak, icatlarını daha ilham halindeyken, hiçbir veriye ve deneye dayanmazken gazetecilere ballandıra ballandıra anlatmaya başlayacaktı. Zaman zaman megalo manyaklığın yamaçlarında dolaşacaktı. Gazeteciler genellikle söylediklerini doğrudan manşetlere ve yazılara yansıtmayı tercih ediyorlardı ama O'Neill ve Swe-ezey gibi dostları gerekli gördüklerinde onu kendi demeçlerinden korumaya çalışıyorlardı.
Edison, Tesla'dan iğneleyici bir şekilde bahsederken aslında profesörlerin de duygularına tercüman oluyordu: "Tesla her zaman için bir şeyler yapacak olan adam olarak kalacaktır." Ama aynı saldın somut başarıları göz ardı edilerek ve boşa çıkan vaatleri dikkate alındığında Edison'a da yöneltilebilirdi aslında. O da gazetecilere yapabileceğinin çok ötesindeki hayallerinden dem vurmaya başlamıştı.
Akademinin klasik saldırıları da devam ediyordu. Tesla Bo-bini'nin Henry'nin enstrümanlarının geliştirilmiş hali olduğu iddia ediliyor, Tesla'nın kendi adını vermeyi hak ettiği hiçbir keşifte bulunmadığı öne sürülüyordu. Bu saldırılar tamamıyla haksız ve sağduyudan uzaktı. 1920'lerin sonlarına doğru Tesla'nın on dokuzuncu yüzyıl icatlarına milyonlarca dolarlık yatırımlar yapılmaya başlanacaktı. Radyonun ve otomasyonun babası olarak kabul görecekti. Üniversitelerin laboratuvarları, bunların arasında Johns Hopkins'inki de vardı, araştırma laboratuvarla-rında Tesla Bobini'ni kullanmaya başlamışlardı. Birçok icadına kendi adına keşifte bulunmadığını iddia eden Profesör Ames'in ta kendisi tarafından 1900 yılından önce patent verilmişti.
Fakat şu kadarı da doğrudur ki, Tesla somut yenilikler sunmaktan çok, yeni fikirlerin ve kavramların doğmasına öncülük etmiştir. Seminerleri yeni fikirler yaymış, diğerleri bunların ışığında pratik icatlarda bulunmuş ve bunların patentlerini almıştır. Tam da bu nedenle Tesla daha fazla risk alarak oyuna devam etmek zorunda kalmıştı.
Yeni projelerini ve teorilerini sansasyonel bir şekilde duyurmasının ana nedeni kendisini finanse edecek bir sermayedar aramakta oluşuydu. Laboratuvarlarında düzenlediği gösterilere fikirlerini çalabilecek yetenekten yoksun olduğuna inandığı varlıklı iş adamlarını çağırıyordu. Tabii Meslektaşları da bu durumdan hiç hazzetmiyorlardı.
Yeni fikirler her zaman olduğu gibi zihninde yeni fırtınalar yaratmaya devam ediyordu ama artık ölümü de yadsıyamayaca-ğı bir yaşa gelmişti. Dostlar ve tanıdıklar yavaş yavaş sahneden çekilmeye başlamışlardı. 1910'da Mark Twain göç etmişti ve bu kayıp Tesla'yı derinden etkilemişti. Üç yıl sonra da Morgan ölecekti ki ticari ilişkilerde olduğu kadar Tesla'nın kişiliği üzerinde de etkisi olan birisiydi.
Tesla'nın psişik yapısı zaten her zaman için bir nevrozlar panayırı gibiydi ama yıllar geçtikçe daha da garipleşiyordu. Mucidin yaralı ve hasta güvercinleri koruması altına alıp evine götürdüğünden kimsenin haberi yoktu. Ama o bunu günün ilerleyen saatleri için bir görev olarak benimsemişti.
Bir gece kuşu ve asilzade gibi yaşıyordu. Ofisine ancak öğle vakti gelebiliyor ve Miss Arbus ile Skeritt'in daima kendisini ayakta karşılayıp şapkasını, asasını ve eldivenlerini almasını arzu ediyordu. Pencerelerdeki perdeler her zaman kapalı olmalıydı ki rahat ettiği karanlıkta verimli çalışabilsin. Perdeler ancak bir fırtınanın şimşekleri çatıları yaladığında açılabiliyordu. O zaman divanına uzanır kuzey ya da batı semalarını seyre dalardı. Yanında çalışanlar kendi kendine konuşma huyunun farkındaydılar ama özellikle yalnız kalmayı yeğlediği bu seyirler sırasında bunun bir hitabete dönüştüğünü görürlerdi kapı aralığından.
Fakat tüm bu gerilime ve anormal belirtilere karşın Tesla'nın yaratıcı dehası parıldamaya devam ediyordu. 1906 yılında ellinci yaşını kutlarken ve bir sürü dava ile boğuşurken muhteşem türbininin ilk modelini yapmıştı. Muhtemelen bu fikir bir vakum motoru icat etmeye çalıştığı çocukluk yıllarının, dağlarda geçirdiği ve okyanus içerisindeki vakumlu bir tüp yolu ile mektup yollamayı tasarladığı yılların verdiği ilhamın bir hediyesiydi kendisine. Pervanesiz türbin
fikri muhtemelen çok öncelerden kaynaklanmakta, çocukluğunda icat ettiği pervanesiz su türbinine kadar uzanmaktaydı.
Kaynağı her ne olursa olsun, bu türbin üç kilodan daha hafifti ve otuz beygirgücü enerji üretiyordu. Daha sonraları iki yüz beygirgücü ile işleyen daha büyük modeller de inşa edecekti. "Yaptığım, buharın önünde sağlam bir duvar olması gerektiği fikrini çürütmek ve fizikçilerin her zaman bildikleri ama fayda-lanamadıkları iki ilkenin pratik bir uygulamasını gerçekleştirmektir. Bunlar yapışma ve akışmazlık ilkeleridir."
Julius C. Czito, Tesla'nın uzun süredir makine işçiliğini yapan Kolman Czito'nun oğlu, Long Island Astoria'daki atölyesinde bu türbinin değişik versiyonlarını yapacaktı. Melon Şapka Güç İstasyonu denilen makinenin rotoru (OZ1) Alman gümüşünden yapılmış çok ince disklerden oluşmaktaydı ve bir şaftın merkezine yerleştirilmişti. Küçük silindirler içinde yerleştirilerek kaplanmıştı. "Herhangi bir sıvıdan enerji elde ederken" diye açıklıyordu Tesla, "çevreye yayılır ve merkezden çekilir ama sıvıya enerji verilirken tam tersine merkeze yönelir ve çevreden çekilir. Her iki durumda da diskler arasından spiral bir yol izleyerek geçer ve tamamıyla moleküler bir devinim ile enerji verir ya da yüklenir. Bu yeni yöntemle buharın ısı enerjisi ya da patlayıcı karışımlar çok ucuza elde edilebilir..."
Kullanım alanlarında sınır göremiyordu. Benzin ile otomobilleri ve uçakları çalıştırmakta kullanılabilirdi. Transatlantik gemileri üç gün içinde Atlantik'in diğer yakasına ulaştırabilirdi. Trenlerde, kamyonlarda, soğutmada, tarımda, sulamada ve madencilikte kullanılabilirdi ve benzinle olduğu gibi buharla da çalışabilirdi. Bu türbinle çalışan geleceğin otomobilini bile tasarlamaya başlamıştı. Tüm bunların yanı sıra türbinin geleneksel modellere kıyasla oldukça ekonomik olacağına da inanıyordu.
Tesla türbini teoride onaylanmaya başlanınca ruhunun okşandığını hissedecekti. Savaş Dairesi subayları bile bunu "dünya için yeni bir şey" olarak lanse etmişlerdi ve "derinden etkilendiklerini" bildirmişlerdi.
Tesla en sonunda sonsuz aşağılanmalardan ve borçlardan kurtulacak gibi görünüyordu. Ağabeyi Daniel'in çok uzun zaman önceki ölümü ile annesinin ölümünün ve Wardenclyffe'in parçalanmasının birbirine geçtiği karabasanlar azalmaya başlamıştı. Şu anda tek ihtiyaç duyduğu şey sermayeydi ve böylece türbin onu tekrar zirvedeki yerine yerleştirecekti. Kafasında olası yatırımcıların isimlerini tartmaya başlamıştı bile.
18. NOBEL SORUNU
J. Pierpoint Morgan'ın St. George kilisesindeki cenaze törenine katılan insanlar bir dönemin kapanışına da tanık oluyorlardı. Tesla'ya da galerideki yerini belirten bilet, daha iyi bir yer ayarlanamadığı için özür dilenerek ulaştırılmıştı.
Törenden bir ay sonra Tesla, Morgan Ailesi'nin varisi J. P. Morgan ile bir görüşme ayarlayacaktı. Genç banker ve yatırımcı Tesla ile yeni türbininin ticari
olanakları üzerine konuşacaktı daha çok. Altı gün sonra şirketten Tesla'nın türbini için dokuz ay için yüzde altı faizle 15 bin dolarlık bir kredi açılacaktı.
Tesla görüşmelerinden sonra genç işadamına en son icadının özelliğini ve gücünü etkileyici sözcüklerle anlatan bir mektup yazmıştı: "Bir uzman olarak değil ama bir kahin olarak bunun gücünü, dünyanın geleceği için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Beni sizin gibi güvenilir ve güçlü adamlara bağlamasından büyük bir heyecan duyuyorum..."
Ne var ki bu kadarıyla kalmayı beceremeyecekti. Genç Mor-gan'a babasının, kendisini herkesin yüzüstü bıraktığı War-denclyffe projesi için de 150 bin dolarlık bir kredi açmış olduğunu anlatacaktı. Hemen arkasından da bir tanesi radyo yayını diğeri de türbin üretimi için iki şirket kurmayı önerecekti.
Genç Morgan ise buna karşılık iki firmanın kurulmasında kendisinin ortak olamayacağını ama Tesla'nın bir an önce bu iki şirketi kurup kar etmeye başlaması halinde 150 bin doların geri ödenmesine başlamasını beklediğini bildiren bir mektup gönderecekti mucide. Aralarındaki diyalog bununla nihayet bulmayacaktı ama konuşulan sözcüklerin zenginliği de bir hayli azalacaktı.
Bu arada Tesla da türbinin Avrupa lisans haklarını almaya başlamıştı. Prens Albert'in araya girmesi ile Belçika hakları için 10 bin dolar alabilmeyi başarabilmişti. İtalya'daki imtiyaz haklarından da 20 bin dolar gelir elde etmeyi bekliyordu. Amerika'da otomobil ve trenlerin aydınlatılması için birkaç kontrat imzalamıştı ve birkaç pratik düzenleme üzerine çalışmaktaydı. Bununla birlikte ihtiyaç duyduğu sermayeye ulaşmaktan uzaktı.
Hayal kırıklıklarını felsefi bir yaklaşımla savuşturmaya çalışıyordu ve kendi zamanı için -belki de kendi zamanının da ötesinde- eksiksiz bir fikir geliştirmişti.
"Evrenin ortasındaki dişlilerden başka bir şey değiliz" diye yazıyordu Morgan'a "ve şu kaçınılmaz bir sonuçtur ki kendi zamanının ötesinde olan yol gösterici anlaşılamayacak ve hayal kırıklığına uğrayacak, acı çekecektir; gelecek nesillerin daha yüksek takdiri ile memnun olacaktır."
Morgan Noel'den hemen önce Amerika'ya döndüğünde yine Tesla'nın önerileri ile karşılaşacaktı. Yine çaresiz kalmıştı. "Bu gidişat neredeyse tüm ümidimi yitirmeme yol açacak. Paraya çok ihtiyacım var ve bu hayati anda bir türlü para bulamıyorum. Siz yardım için başvurabileceğim neredeyse yegane insansınız..." Mektubuna milyarder işadamına mutlu Noeller dileyerek son veriyordu. Morgan ise buna zaten verilmiş olan kredilerin faizini içeren bir fatura ve yine yeni yıl için iyi dileklerle mukabele edecekti.
1914 yılının Ocak ayında Tesla, Dünya Savaşı tehlikesine karşın Alman hükümetine teslim edilmek üzere yollanacak bir türbin için Morgan'dan 5 bin dolar isteyecekti. Yurduna sadakat konusunda vicdanı rahattı çünkü Birleşik Devletler hükümetine de bir teklif götürmüş ama Savaş Dairesi'nin icadı hakkındaki olumlu değerlendirmelerine karşın bir yanıt alamamıştı. Bu sefer Morgan yumuşayacak ve Tesla'ya biraz daha kredi açacaktı. İki ay sonra Tesla,
Morgan'a bir otomobil hızölçerini finanse etmesini ve yeni bir şirketin hisselerinin üçte ikisini almayı önerecekti. Acı bir şekilde yeni türbinle ilgili bazı sorunlar yaşadığı ortaya çıkıyordu; uzun süre yüksek hıza dayanabilecek bir metal henüz üretilmemişti ve bu da en azından geliştirilmesinin ilk safhalarında hiç de ucuza getirilebilecek bir iş değildi. Daha çok zamana ihtiyacı vardı ve bu da daha uzun süreli mali desteğe ihtiyaç duyacağı anlamına geliyordu.
Ama Morgan'ın sekreteri bu defa tüm yolları kapayacak ve genç işadamının artık yeni icatlarla ilgilenmediğini söyleyecekti. Kış boyunca Tesla tekrar tekrar arayacaktı Morgan'ı. "Lütfen bunu bir diğer yardım çağrısı olarak kabul etmeyin" diyordu ama aslında umarsız bir çağrıydı bu. Bu arada ofisini de ihtişamlı Manhattan kulelerinden daha mütevazı Woolworfh binasına taşımıştı. Kasım ayında Morgan kredilerin süresini uzatacağını ama buna yeni bir miktar eklemeyeceğini bildirdi Tesla'ya.
Herkes katılaşmaya başlamış gibiydi. Scherff patronuna ödenmemiş maaşların karşılığında maddi teminat işlevi görecek belgelerin imzalanması için bir not göndermişti ve en azından bir miktar ödeme yapılacağını umduğunu bildirmişti. Ama Tesla belgeleri imzalamış ve cevap olarak da yeni türbini hakkındaki projelerini anlatan bir not yollamıştı.
Kişisel sorunlarının arasında arkadaşlarına yardım edecek zaman bulabiliyordu yine de. Dört yıl önce Century'nin editörlüğüne terfi ettirilen Johnson mevkisini tehdit eden bir skandal konusunda Tesla'nın sırdaşlığına sığınıyordu. Mr Anthony'den gelen, "Ofisin yeni durumu hakkında hiçbir bilgi sahibi olunmadan yazılmış bir yazı. Acaba kendisine yeni durumdan bahsettiğimde ne söyleyecek, Tanrı bilir..." diyen bir mektuptan söz ediyordu.
Bu gizemli meselede araya giren Tesla, sorunu halletmek için elinden geleni yaptığını bildiriyor ve "Ama o denli yoğun bir direnme ve korku ile karşılaştım ki dişe dokunur bir sonuç elde edemedim... Bu işin peşini bırakmayacağım. Bu küçük utancın zihninde büyük bir yük oluşturmayacağını umuyorum..." diye cevaplıyordu Johnson'u. (Çok önceleri, John-son'dan önce, Century'nin editörlüğünü yapan R. Watson Güder Tesla ile yakın dosttular ancak Mrs Gilder bir süre sonra kocasının Tesla ile olan yakın ilişkisinden rahatsız olmaya başlamıştı.)
Fakat bu küçük utanç -bu utancın kaynağı ve içeriği çok sıkı korunan bir sırdı- Johson'un istifa etmesine yol açacaktı. Le-xington Aveneu'daki meşhur evleri bir daha asla eskisi gibi huzurlu olamayacaktı bu olaydan sonra. Gerçi Robert bir süre sonra Akademi Sekreterliği işini bulacaktı ama ekonomik durumu nedeniyle belini bir türlü doğrultamayacaktı. Johnsonlar hala alıştıkları o partilerle, hizmetçilerle ve Avrupa tatilleriyle süslü hayat tarzından vazgeçemiyorlardı ama borç bataklığına da gittikçe daha fazla gömülüyorlardı. İki dost sürekli lükslerini karşılayabilmek için birbirlerinden borç para almaya başlamışlardı. Diğerinin kefaletini ödeyen kişi, ne kadar şaşırtıcı olsa da, genellikle Tesla oluyordu.
Birleşik Devletler için Almanya'ya karşı savaşa girmek kaçınılmaz olmaya başlamıştı. Tesla ve genç John Hays Hammond, genellikle Hammond'un etkisi
ile, geliştirdikleri robot teknolojisi ile bu durumdan çıkar sağlamayı planlıyorlardı. Hammond, Tesla'nın prensiplerini uygulayarak nereye giderse gitsin kendisini takip eden, motoru gözlerinin arkasına yerleştirilen ışık dalgalarına bağımlı çalışan robot bir köpek geliştirmişti. Robot köpek fikri amiralleri ve generalleri pek cezp edeceğe benzemiyordu ama Hammond, Boston limanında mürettebatsız bir yatı yö-netebilmeyi de başarmıştı ve iki mucit ortaklaşa bir tele-otoma-tik şirketi kurmayı tasarlıyorlardı. Hammond otomatik bir seçici sistem geliştirmeye çalışıyordu ve Tesla da birkaç yıl önce geliştirdiği yönlendirilebilir torpidonun Savaş Dairesi'nin ilgisini çekeceğini düşünüyordu. Fakat birlikte hareket etme planlarını uygulayamayacaklardı.
Kariyerinde ulaştığı yere karşın Tesla hala vatandaşlığı ile ilgili olarak kamuoyunun kafasında oluşan soru işaretlerinin yükünü hissediyordu omuzlarında. Washington Post'ta yayınlanan bir yazıda, sık tekrarlanan bir yanlışlık yapılıyor, kendisinden Balkanlar'in ünlü bilim insanı olarak söz ediliyordu. Washing-ton'daki bürokratlar arasında hayli yaygın olan sözlerle "Burada icat edilmemiş" durumuyla da sık sık karşılaşıyordu. Yaptığı işin kalitesi ne olursa olsun ve toplumun bu çalışmalardan elde edeceği kazanç ne olursa olsun, bu etmen belirleyici olabiliyordu.
Ama hiçbir şey Tesla'ya yeniliklere direnen geleneksel düşmanları -atalet ve çıkar ilişkileri- kadar zarar vermiyordu. Bir gazeteci donanma mensuplarından birine Tesla türbinine destek fonu açmayı düşünüp düşünmediklerini sormuştu. Donanma Araştırma Bürosu'nun temsilcisi kendisine şu cevabı verecekti: "Sık sık bu yönde telkinler alıyoruz. Ama samimi olmak gerekirse, şu anda endüstri Parson türbinine uyumlu olarak inşa edilmiş durumda, bu durumu değiştirmenin maliyeti ve takvimi hiç de azımsanacak gibi değil..."
Bazen Tesla'nın icatları yurtdışında Amerika'da olduğundan daha çok ses getiriyordu. 1915 yılında telsiz patentlerini kullanma lisansına sahip bir Alman şirketi Birleşik Devletler Donanma Radyo İletişim Servisi için bir radyo istasyonu kurmuştu. İstasyonda kullanılan ekipmanın telif haklarından da Tesla bin dolara yakın bir gelir sağlamıştı.
İstasyonun baş mühendisi 20 bin kilometre uzaklıktan gönderilen mesajları algılayabildiğim söylediğinde bunu sakinlikle karşılamıştı çünkü o bunun olanaklı olduğunu çok önceden biliyordu. "Böylece benim 1899 ile 1900 yılları arasında gerçekleştirdiğim deneylerin geçerliliğini ispatlamış oluyorsunuz" diye cevap verecekti. Ne yazık ki patlak veren savaş nedeniyle telif haklarından elde ettiği gelir de kesilecekti; istasyon da Amerika'nın savaşa girdiği 1917 yılında kapatılacaktı.
New York Times, 6 Kasım 1915 tarihinde, Londra Reuters haber ajansına dayanarak birinci sayfadan verdiği bir haberle Tesla ve Edison'un Nobel fizik ödülünü paylaşacaklarını duyuruyordu. Ertesi gün Times'dan gelen bir muhabire kendisine bu konuda hiçbir resmi bilgi ulaştırılmadığını anlatacaktı Tesla. Ama, ödülün kendisine veriliş sebebinin telsiz enerji nakli konusundaki çalışmaları olabileceği konusunda fikir yürütüyordu. Bunun sadece dünyevi değil "yarattığı kozmik çaptaki etkilerle" evrensel bir değeri olduğunu söylüyordu.
Muhabire daha sonra patlayıcıların değil elektrik dalgalarının silah olarak kullanılacağı bir geleceğin savaşlarını anlatmaya başlayacaktı. Daha sonra ise yapıcı bir yaklaşımla, "Göklerin aydınlatılabileceği, okyanusların evcilleştirileceği; denizlerin sulama için, toprağın gübreleme için, güneşin de enerji elde etmek için kullanılacağı" bir gelecekten de bahsedecekti.
Edison'un hangi sebeple Nobel ödülüne layık görüldüğü kendisine sorulduğunda da incelikle bu beyefendinin bir düzine Nobel ödülünü hak ettiğini söyleyecekti. Edison ise, kendisine bu konuda fikri sorulduğunda, resmi bir tebligat almadığını söyleyecek ve bu konuda daha fazla yorum yapmaktan kaçınacaktı.
Robert ve Katharine bu habere şaşılmamış, çok sevinmişlerdi. Hemen kendisine bir tebrik mesajı yollayacaklardı. Her zamankinden ağırbaşlı bir tavır takınmaya başlayan Tesla da, "Aslında birçok kişi bu ödüle layık. Ama teknik literatüre benim adımla geçen en az dört düzine buluşla ben de bu onura daha az layık değilim. Bu, hata yapmaya eğilimli bir grup insanın değil, pek nadiren hata yapan tüm insanlığın bahşettiği gerçek ve kalıcı bir şereftir. Bana kalsa buluşlarımın herhangi birine gelecek bin yılın Nobel ödüllerini verirdim."
Bundan sonraki gelişmeler biraz daha karmaşıktı. Batı basını bu haberi almış ve gerçekliğini kontrol etmeden tüm ülkeye yaymıştı. Times'da bir kere daha Tesla ile Nobel ödülünün sahibi sıfatıyla yapılan bir röportaj yayımlanacaktı.
Muhabire anlattığı hikayeler tipik Tesla tarzıydı. Dünyanın ses nakli konusundaki fikirlerini hala anlayamayışına hayret ettiğini söylüyor, New York'tan telefon eden her hangi birinin, hiçbir ara teçhizata gerek duymadan dünyanın istediği yeri ile konuşabileceği, Avrupa'daki savaş manzaralarının beş dakika içerisinde Amerika'dan seyredilebileceği bir teknolojinin geliştirileceğinden söz ediyordu.
Dünyadan geçecek olan akım, verici istasyonundan sonsuz bir hızla yayılacak, 12 bin kilometre gibi bir mesafe sonrasında ışık hızına doğru yavaşlamaya başlayacak, daha sonra bu bölgede tekrar hızlanarak alıcı istasyonuna sonsuz bir hızla ulaşacaktı. "Bu mucizevi bir olay. Telsiz insanlık tarihine bir kasırga gibi girmek üzere. Bir gün dünya çapında kurulacak, sözgelimi, altı istasyon sayesinde tüm dünya insanları birbirleri ile salt ses yolu ile değil, görüntü aracılığı ile de haberleşebilecekler."
Fizik bilgisindeki eksikliğe karşın (Tesla ışıktan daha hızlı seyahat edecek bir varlık olamayacağı fikrine karşı çıkıyordu) kehaneti kusursuzdu. Elbette ki bugünün eşzamanlı-mikrodalga yayan televizyon uydularını öngörebilecek bir zamanda yaşamıyordu ama buna yakın bir şeyler zihnini meşgul ediyordu; ne de olsa daha gençken ekvatorun çevresinde dünya ile eşzamanlı dönecek bir çember kurma projesi hayallerini süslüyordu.
Televizyonu icat edemedi ama hayal edebiliyordu. Dört yıl sonra Johnson, Tesla'ya, futbol maçlarını evden seyredilebilecek bir şekilde ekrana
yansıtabilecek bir icat olup olamayacağını soracaktı. Tesla, "Şov dünyasına girmeden de zengin olabileceğimi düşünüyorum" diye cevap verecekti.
Literary Digest ve The Electrical World of New York 14 Kasım baskılarına Edison ve Tesla'nın Nobel ödülünü paylaşmaları üzerine bir haberle girmeye hazırlanıyorlardı ki Reuters'in bu defa Stockholm'den geçtiği bir haber bomba etkisi yaratacaktı. Nobel Komitesi, ödülün, X ışınlarını kristalin yapısını anlamak amacıyla kullandıkları çalışmaları vesilesiyle İngiliz bilim insanı Profesör W. H. Bragg ve oğluna layık görüldüğünü duyurmuştu.
Ne olmuştu? Nobel Ödülü Vakfı bir açıklama yapmaktan kaçınıyordu. Bir biyografi yazarı yıllar sonra Tesla'nın, önemli keşiflerde bulunan bir bilim insanı olarak ödülü basit bir mucit olan Edison'la paylaşmayı reddettiğini öne sürecekti. Bir diğer biyografi yazarı bu teoriyi daha da ileri götürecek, Edison'un sadistçe ve şeytanca bir tavırla paraya acilen ihtiyaç duyduğunu bildiği Tesla'yı 20 bin dolardan mahrum etmek için ödülü almayı reddettiğini yazacaktı.
Ama ne Tesla'nın, ne de Edison'un ödülü reddettiğine dair somut herhangi bir delil vardır. Nobel Vakfı, "Bir kimsenin ödülü almayı reddetme eğiliminde olduğuna dair bir söylenti nedeniyle ödülün verilmekten vazgeçilmesi fikri akla yakın bir açıklama olamaz" yorumunda bulunacaktı basitçe. Ama vakıf Edison ve Tesla'nın ilk tercihleri olduğu görüşünü de reddetmiyordu.
Edison yeterince üne ve servete sahipti, böyle bir onura da ihtiyaç duymuyordu belki de. Ama Tesla'nın hayal kırıklıklarına bir yenisi daha eklenmişti. Ve şurası muhakkak ki bu olay hiç de iyi bir reklam olmamıştı onun için.
19. UÇAN SOBA
Yeni türbinin geliştirilmesinde karşılaşılan zorluklar hiç de yabana atılır cinsten değildi. İlk yaptığı modelin başarısı ile umutlanan Tesla, buharla çalışacak daha büyük bir tasarımın yapımı için New York yakınlarındaki Waterside İstasyonu'nda çalışmalarına başladı. Burası Edison'un kasabasıydı ve halkın çoğunluğunu da Edison Şirketi'nde çalışan mühendisler oluşturmaktaydı. Daha işin başından sorun çıkacağı belli olmuştu. Mühendisler Tesla'nın işe öğleden sonraları saat beş gibi gelmesinden, parasal olanaksızlıklar yüzünden türbinin yeterli test edilememesinden şikayet ediyorlardı. Sonunda üç türbinin üretilmesi için Milwaukee'deki başka bir şirkete başvurdu. Ancak mühendislerle arasındaki gerginlik değişmeyince testleri terk etti.
Türbin üretiminde bir başka önemli sorun daha vardı. Saniyede 35 bin gibi yüksek devirlerde, merkezkaç kuvveti metalin dönen diskler arasında sıkışmasına sebep oluyordu. Gerekli metalin geliştirilebilmesi için teknoloji henüz yetersiz kalıyordu.
Westinghouse'un tren yolları ve aydınlatma şirketinin yöneticisi kendisinden yeni türbin hakkında bilgi istediğinde Tesla türbininin hafifliği ve yüksek
performansı ile diğer tüm modellerden daha üstün olduğunu bildirecekti. Aslında türbini küçük bir uçak modelinde denemek istediğini söylüyordu.
"Bu sizi şaşırtmasın" diye yazıyordu, "beni bir gün New York'tan Colorado'ya küçük gaz sobalarına benzer bir uçakla seyahat ederken görebilirsiniz." (Uçak ancak otuz kiloya yakın bir ağırlıkta olacaktı ve gerektiğinde bir pencereden kalkış ya da iniş yapabilecekti.)
Bu hayal çok etkileyici olmakla beraber Westinghouse'un sipariş vermesini sağlayacak kadar gerçekçi görünmüyordu. Bunun üzerine türbin geliştirme çalışmalarını devam ettirebilmek amacıyla iki şirket için aynı anda çalışmaya başlayacaktı. Bu, Tesla için yeni bir şeydi.
Türbinin, yanıcı gazlarla da çalıştırılabilmesini sağlayacak bir şekilde, valflı silindirini geliştirmişti. Bu mekanizma, Fle-ming'in vakum-diyotu ile birlikte, geleceğin modern akışkan tekniklerinin temelini oluşturacaktı. Ama diğerlerinde olduğu gibi bu keşfinden de kar etmeyi başaramayacaktı.
Bugün Tesla'nın türbini çok önceden hak ettiği ilgiyi yeniden çekmeye başlamıştır. Birçok şirket Tesla türbinine dayandırdıkları teknolojileri yenileyerek ve uyarlayarak birçok kullanım alanında faaliyet göstermektedir.
Ancak geleceğin başarıları ile günün faturaları ödenemiyor-du. Tesla günlük çalışmalarının ve Delmonicolar'daki eğlencenin giderlerini karşılayabilmek için hayli çaba harcıyordu. Aidatlarını ikinci kez ödemediği için Oyuncular Kulübü üyeliğinin düşürülmesi tam bir sosyal çöküşü ifade ediyordu. Mark Twa-in'in ve Stanford White'ın yokluğunda zaten eski uğrak yerlerinin de tadı tuzu kalmamıştı.
Gazetelerde adına hala sık rastlanıyordu, eşsiz hayal gücü hala manşetleri süslüyordu. Gerçeğe dönüşmese bile fikirleri büyük bir haber değeri taşıyordu zaten. English Mechanic and Science dergisinde "Tesla Med-Ceziri Savaşı İmkansız Kılacak" başlıklı bir yazı yayımlanmıştı. Patlayıcılar kullanılarak okyanusta istendiği zaman devasa dalgalar yaratılabileceğinden söz ediyordu. Zihninin çocuksu yanının bunun gibr iddialar ortaya attığına daha önce de rastlanmıştı.
Times'a yazdığı bir mektupta icatlarına hiçbir zaman hak ettikleri değerin verilmediğinden yakınıyordu. Mektubun yayınlandığı sayfanın yarısında da üzüntüsünü ve hayal kırıklığını ikiye katlayan bir kişiden, zamanın yeni kahramanından, Orville Wright'tan söz edilmekteydi.
Wright'la yapılan röportaj başkent Washington'daki düz bir çayırlıkta gerçekleştirilmişti. Daha önceleri pek çok kereler ha-valandırabilmeyi başardığı uçağı ile bir deneme uçuşu daha yapmak üzereydi. Ancak bu uçuş her zamankinden daha önemli ve özel bir deneme olacaktı, zira başkan. Tedy Roosevelt, Beyazsa-ray'dan Wright'a Birleşik Devletler'in ilk uçan başkanı olma sıfatına nail olabilmek için kendisinden davet beklediğini söylemişti.
Wright'ın o an içinde bulunduğu gayet sinirli ruh hali bu şartlar altında hoş görülebilir bir durumdu. Nitekim işin tek tehlikeli yanı haşmetli başkanın bütün o uzun botları, koruyucu gözlükleri ve kaskı giyerek hayli gülünç bir duruma düşecek olması değildi. Denemenin ne kadar tehlikeli sonuçlar doğurabileceğinin farkında olan Wright, Amerika Birleşik Devletleri başkanının hayati sorumluluğunu kendi üzerine almak istemiyordu haklı olarak. Ama başkana hayır demek de daha az riskli bir iş değildi.
Binlerce kişilik bir izleyici topluluğu deneme uçuşunun yapılacağı meydanda toplanmış, Wright'ın karar vermesini bekliyordu. Wright, motoru tekrar söküp takarak son denetlemeleri yaparken düşünmeye de fırsat bulmuştu. En sonunda rüzgar ölçerini kaldırdı ve sonuçlarını incelemeye başladı. Topluluk nefesini tutmuş bekliyordu. Hafif bir meltem aletin kanatlarını şi-şiriyordu. En sonunda rüzgar ölçerini indirecek ve yiğitçe "Uçuş gerçekleştirilemez" diyecekti.
Aynı sayfada, bir sütun ötede Tesla'nın havacılık üzerine fikirlerine yer verilmişti dergide. Bütün hayatı boyunca yüksek süratli gelişmiş uçak motorları tasarımı üzerinde çalışmıştı ama tek bir patent dahi almamıştı. Bu arada rekabetin nelere mal olabileceği üzerine de hiç düşünmüyordu:
"Sonradan üretilen diğer tüm uçakları, prototipleri olan Langley'in yanına koyarsanız göreceksiniz ki tam anlamıyla kaydedilebilmiş tek bir somut ilerleme dahi yoktur. Aynı pervaneler, aynı motorlar, aynı dümenler, kayda değer tek bir gelişme yoktur... buna karşın yarım düzine havacı göklerin hakimi, imparatoru ilan edilmiştir. J. D. Rockfeller'a bu unvanı layık görmek çok daha uygun olacaktı. Ama yüksek kalitede yanıcı akaryakıtın sağlanmasına kadar kendi ağırlıklarının birkaç mislini yerçekimine karşı kaldırabilen motorlar üretilemeyecektir."
Langley uçağının hava boşluğuna maruz kaldığı takdirde çakılacağını, helikopterin, diğer dezavantajları bir yana bırakılırsa, bu açıdan çok daha güvenli olduğunu söylüyordu.
Havadan daha ağır bir hava taşıtının ise tamamen yeni ilkeler doğrultusunda inşa edileceğini, bunun da gerçekleşmesinin pek yakın olduğunu öngörüyordu. "Bunun gerçekleşmesi sanayi ve ticaret dünyasında yepyeni bir çığır açacaktır. Yeter ki hükümetler telsiz enerji naklinde olduğu gibi İspanyol Engizisyon Mahkemesi tavrı takınmasınlar. Bu, insanlığı göklerin gerçek hakimi kılmaya yetecektir."
Elbette bu öngörüler her zamanki gibi acılarının deşilmesine ve diğerlerinin ona karşı duyduğu hıncın artmasına neden oluyordu ama yine her zaman olduğu gibi kehanetleri gerçek olacaktı. Waldorf'ta bir amiralle yemek yeme şerefine eriştiğinde "havacılık gemilerinden" bahsedecek ve yine telsiz telefon görüşmelerinin bir gün tüm dünyaya yayılacağından dem vuracaktı.
Hafif uçağının, ya da uçan sobasının -günümüz terminolojisinde bu hava taşıtlarına (basit helikopterlerle karıştırılmaması gerekir) VTOL, dikey kalkış ve iniş yapabilen uçaklar denilmektedir- patentleri için ancak 1921 ve 1927
yıllarında başvurabilecekti ve patent haklarını 1928 yılında alabilecekti. Aynı zamanda bu, muhtemelen finansman eksikliğinden, bir prototip üretmeden patentini aldığı tek icadıydı. Patentleri belgelendiğinde mucit yetmiş iki yaşındaydı.
Küçük uçak ki Tesla uçağının bin dolardan daha az bir fiyatla satılması gerektiğini düşünüyordu, helikopteri andıran pervanesi sayesinde dikey kalkış yapabiliyordu. Kalkıştan sonra pilot bir mekanizma ile pervanenin normal uçaklarda olduğu gibi burna yerleşmesini sağlıyor ve böylece uçan soba yola koyuluyordu. Pilot koltuğu, kanatlar yatay pozisyondayken yukarı bakacak şekilde kendi etrafında dönebiliyordu. Tesla'nın güçlü ama çok hafif türbini sayesinde uçak büyük bir hızla öne doğru atıla-biliyordu. Aynı işlem tersi yönde tekrarlanarak uçağın -garaj çatısı, oturma odası, ya da küçük bir geminin güvertesi gibi dar alanlara- iniş yapması sağlanabiliyordu.
Tesla'nın dikey kalkış fikri ölümünün üzerinden on yıl geçtikten sonra işlerlik kazanabilecekti ancak. 1950'lerin ilk yıllarında Convair ve Lockheed, daha sofistike mühendislik teknikleri kullansalar da, özünde Tesla'nın prensibine sadık kalan yeni modeller üretmeye başlayacaklardı. Bu taşıtların en başarılısı Convair'in ürettiği XFY-1 idi. "Pogo" yaklaşık dört ton ağırlığında 5.850 beygir gücünde Allison T-40 turbo motora sahip bir savaş uçağıydı. Karada iken kuyruğu yerde, burnu göklere bakar bir şekilde duruyordu. Harekete geçtiğinde dikey kalkış yapıyor, sonra doksan derecelik bir rotasyonla yatay pozisyon alıyordu. 4.500 metre yükseklikte, saatte 965 kilometre hıza çıkabilecek şekilde dizayn edilmişti.
"Pogo" testlerde genellikle başarılı olmasına karşın donanma üretime geçmekten vazgeçmişti. Allison motorun gerektiği kadar güçlü olmadığına ve pilotun döner koltuğunun ani değişiklikler için yetersiz olduğuna karar vermişlerdi.
Buna karşın dikey iniş ve kalkış yapabilen tam teçhizatlı bir hava taşıtının ticari ve askeri avantajları da göz ardı edilemeyecek kadar çoktu. Başarılı testler üzerinden birçok yeni deneme gerçekleştirildi. Ancak 1980'lere kadar bu sistemde istenilen noktaya ulaşılamadı. En sonunda uçağın gövdesinin değil, motorlarının doksan derecelik bir rotasyonu gerçekleştirebildiği, bu şekilde dikey iniş ve kalkışın mümkün olabildiği bir sistem geliştirilecekti. Bu sistemle üretilen Amerikan modellere "Harrier" Sovyet modellere ise Yak-36 adı verilmiştir.
Tabii ki bugünün VTOL'leri yanında Tesla'nın ufak-uçan sobası bir hayli ilkel kalmaktadır. Ama jet motor teknolojisinin geliştirilmesinden onlarca yıl önce bunun başka türlü olması da düşünülemez. 1950'lerde Convair ve Lockheed'in gerçekleştirdiği testler Tesla'nın modelinin VTOL araştırma geliştirme çalışmalarında kaçınılmaz bir ilk basamak teşkil ettiğini gözler önüne sermektedir. Yugoslav Review dergisi Tesla'nın çalışmalarının güçlendirilmiş uçuşun gelişmesinde ilk adımı teşkil ettiğini öne sürmüştü bir sayısında. Bu saygın dergi, Tesla'nın Belgrat'taki kağıtları arasında bir roket motoru geliştirme çalışmalarının 1895 yılındaki laboratuvar yangını ile birlikte sona erdiğini gösteren belgelere rastlanıldığını öne sürüyordu.
Belgrat'taki Nikola Tesla Müzesi'nde ayrıca jet-itişli, dört tekerlekli ve hem havada, hem karada gidecek tarzda bir "aeromo-bil"in tasarımlarına da rastlanılabilir. Müze yetkililerine göre bunlara ilaveten "Tesla'nın ölümü ile değerlerini yitiren yakıt, beygir gücü ve başka bazı şeylerin hesaplamalarını içeren" çalışmalar da müzede koruma altına alınmıştır. Bunun yanı sıra gezegenler arası seyahat edebilecek bir gemi de tasarlamıştı. Tabii bu bilgilerden Batılı meslektaşları asla haberdar edilmemişti.
Ayakları "dünyaya" bastığı zamanlarda Tesla, özel tasarım aydınlatma tüpleri ve havalandırma sistemleri üzerinde çalışıyordu. Bu arada yatırımcılara, üreticilere türbininin çelik imalathaneleri ve fabrikalardan yayılan atık gazla da çalıştırılabileceğini anlatan mektuplar yazıyordu. Bu sayede bacalardan duman çıkmayacak, tükenebilir yakıt kaynakları için de endişelenmeye gerek kalmayacaktı.
Hayal gücü geleceğin dünyasında seyahat ederken mali durumu ise gayet berbat olan günün koşullarına saplanmış kalmıştı. Mucit ile Scherff arasında parasal konular ile ilgili olarak sert bir tartışma yaşanmış ama bu durum kısa süre içinde savuşturul-muştu. Sherff, tefecilerin kendisini sıkıştırdığını, karısının hastalığı nedeniyle de borca girdiğini anlatıyor, Tesla'nın kendisine bir miktar ödeme yapmasını umuyordu.
Tesla ise yükseklerden atarak borçlu olduğu Scherff e şu cevabı verecekti: "Rica ederim üzülmeyin. Biliyorsunuz ki, yaşadığınız deneyimler sıra dışıydı ve bunlar size maddi kazanç sağ-lamadıysa da içsel yeteneklerinizin gelişmesinde önemli rol oynamışlardır..." Scherff her zamankinden daha ısrarcı davranınca bir miktar para göndermek zorunda kalacak ama birkaç şaşaalı laf etmekten de geri kalmayacaktı: "Üzülerek söylemek zorundayım ki, soğukkanlılığını ve özgüvenini yitirmeye başlamışsın... Kendini toparlamalı ve kötü ruhları sürgün edebilmelisin..."
Eski çalışanı ve sadık dostunun ahlaki yanını kuvvetlendirmek için de buhar ve gaz türbinlerinin ve bir besleme ünitesinin tamamlanmak üzere olduğunu, bunların devrim niteliğinde olduklarını da sözlerine ekleyecekti. "Şu an bu icatlarım ile çalışacak yeni lokomotif, otomobil ve torna tasarımları üzerinde çalışmaktayım. Sonucun muazzam bir başarı olacağından eminim. Tek sorun nereden ve ne zaman nakit bulabileceğimdir. Ama pek yakında para sel gibi akmaya başlayacak ve o zaman beni her istediğin an arayabileceksin."
Daha sonra Scherff, Tesla'ya terapötik nitelikli aygıtlarından bir tanesinin piyasaya sürülmek üzere olduğunu bildirmekten mutluluk duyduğu bir mektup yazacaktı. Çünkü kendisinin de muhtemelen bunlardan birine ihtiyaç duyacağını da ekliyordu.
Para hiçbir zaman "sel gibi" akmadıysa da Tesla birkaç büyük finansör bulabilmeyi başarmıştı. Bu sayede 1910 yılında 400 bin dolar sermaye ile, başkalarıyla birlikte soğutma gibi ticari kullanım alanlarına hizmet vermeyi de hedefleyen, Tesla Ozon Şirketi kurulacaktı. Daha sonra da Hoadley ve Knight'ın
mali desteği ile büyük gemilere ve Alabama Kömür ve Çelik Şirketi'ne türbin üretmek amacıyla bir milyon dolar sermaye ile Tesla Motor Sanayi kurulacaktı.
Bu dönemde Tesla diğer sorunların yanı sıra eski çalışanlarından Fritz Lowenstein ile de bazı sıkıntılar yaşamaktaydı. Colorado'daki çalışma günlerinden beri Tesla, Lowenstein'ın sadakatinden şüphe etmekteydi. Alman mühendisle Wardenclyffe projesinde tekrar birlikte çalıştıklarında güvenini yeniden kazanacaktı ama birkaç yıl içerisinde parasal konularda aralarında yine bir anlaşmazlık baş gösterecekti. Lowenstein sonradan radyo aygıtları konusunda başarılı bir mucit olacaktı.
1916 yılında Marconi Telsiz Telgraf Şirketi ile Marconi'nin patentlerinin Tesla'nınkilerden etkilendiğini savunan Kilbourne & Clark arasındaki davada düğümü çözecek kişi olarak tanıklık edecekti. Son anda Lowenstein taraf değiştirecek ve Marconi'yi destekleyecekti. Yalancı şahitlik ettiği öne sürülecekti ama hiçbir şey ispat edilemeyecekti. Fakat Tesla'nın dostluğunu da sonsuza kadar kaybedecekti. 1910 ile 1915 yılları arasında Tesla Alman mühendise oldukça yüklü miktarlarda borç vermişti. Üç yıl sonra Tesla, Lowenstein'a protesto çekecek ama kendisini mahkemeye vermeyecekti.
Kendi hesabına hatırı sayılır bir üne kavuşan Anne Morgan da babasının ölümünden sonra kendi hayat tarzını sürdürüyordu. Tesla'nın türbini gibi Anne da bir güç istasyonu gibi çalışmaktaydı; hayatı, eğitim, çocuk haklan, kadınların çalışma koşulları ve göçmen sorunları gibi insani konular çevresinde dönmekteydi. Zenginlerin moda ve hizmetçi sorunlarına kafasını yormayı hiç mi hiç düşünmüyordu. Zevkli Avrupa turundan döner dönmez Manhattan'daki kadın hakları oturumlarına katılabilecek kadar çok yönlü bir insan olmuştu. Sosyoloji diploması almadan tüm Amerika'yı dolaşmış, kadın derneklerinde konuşmalar yapmıştı. Hukuk adamlarıyla, evsizler ve sömürülen kadınlar üzerine toplantılar düzenliyordu.
Tesla'ya gençliğinde duyduğu aşkı unutmuş olmasına karşın onunla olan ilişkisini de tam anlamıyla bitirmemişti. "Seninle bu kış görüşebilmeyi umut ediyorum" diyordu, "ve son görüşmemizin üzerinden koca bir yıl geçmiş olmasından dolayı ne kadar üzgün olduğumu da bilmeni isterim. Geçen tüm bu aylar çalışmalarına istediklerini kattı mı, arzuladığın ilerlemeyi kaydedebildin mi...?"
Eski dostunu yeniden kazanmanın mutluluğunu yaşayan Tesla övünmeyi de ihmal etmeyecekti: "Seninle son görüşmemizden beri kaydettiğim ilerleme oldukça büyük ve tatmin edici oldu. Fikirler kafamda daha önce hiç olmadığı gibi hızla uçuşuyorlar. Bunların büyüdüğünü ve geliştiğini görüyor, mutlu oluyorum, dünyevi anlamda başarılı olduğumu söyleyebilirim." 25 Mart 1911 tarihinde meydana gelen Triangle Fabrikası yangınında, kötü koşullarda ve düşük ücretlerle çalıştırılan, aynı zamanda çoğunluğunu genç göçmen kadınların oluşturduğu işçilerden bir çoğu kavrulmamak için camlardan atlamış ve hayatlarını kaybetmişti. Bu olayın yarattığı öfke dalgası işçilerin sendikalaşması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi sürecine de bir ivme kazandırmıştı. Yaralanan birçok işçi güvenlik önlemlerinin ne derece ihmal
edildiğini gözler önüne sermişti. Bu felaket Anne Morgan'ın genç bir kadın olarak üzerinde durduğu konuların hayata geçmesine katkıda bulundu.
Grevdeki işçilerle birlikte yürüyüşlere katılıyor, davaları için dört bir yana çetin mektuplar yazıyordu. Giyinişi, art arda sigara içişi, ateşli konuşmalarıyla, gazetecilerin de kendisini tanımladığı gibi, esaslı bir tipti. Enerjik yaratılışının "bulunduğu yerin atmosferini elektriklendirdiği" söyleniyordu.
Bir biyografi yazarı Anne Morgan'ın androjen tavırları ile Tesla'nın sözde aseksüel yaradılışının dostluklarının temelini oluşturduğunu düşünüyordu. Hiç şüphesiz para ve toplumsal statü daha büyük bir çekim alanı yaratıyordu.
Tesla, yıllar yılı süren amansız para arayışları sırasında, Anne Morgan'ın babasının ve ağabeyinin kapısını da aşındırmıştı ama Anne bu konuda kendisine pek de fazla destek çıkmamış, esprili bir şekilde sırtını sıvazlayarak snop hayat tarzını 'ti'ye almıştı. Yine bir kadın fonu için para toplamaya çalıştığı sıralarda 'Yoksul Evleri' ve 'Yurttaşlık' başlıkları altında yazılar yazmış ve Tesla'ya yollamıştı. Yoksul evlerinin barbarların ve kötülerin yuvalan olarak görüldüğünden dem vuruyordu. Hükümetin bu evlerin durumunun iyileştirilmesinde etkin bir rol oynaması gerektiğine inanıyordu. Sözlerini şöyle tamamlamıştı: "Sen de bu fona 100 dolar ile katılan otuz kişiden biri olmak ister misin?" Tesla'nın bu mektuba bir cevap verdiğini gösteren hiçbir belge bulunmuyor. Zaten otel kirasını bile ödemekte hayli zorlandığı bir dönem yaşamaktaydı.
Masasının üzerinde Katharine Johnson'dan gelen yanıtlanmamış bir mektup daha duruyordu: "Bazen düşünce transferi hakkında bildiklerimi sana da anlatacağım bir gün gelecektir diye umut ediyorum. Son üç yıl içinde harika deneyimler yaşadım; bunların çoğu şimdiden flulaştı ve bu nedenle sizin için bilimsel açıdan oldukça önem taşıdığına inandığım bu tecrübelerin aktarılamadan silinip gitmesinden korkuyorum. Daha iyi bir tanımlama bulamadığımdan ben buna 'düşünce transferi' diyorum. Belki hepsi bundan ibaret de değildir. Seninle birlikte olduğumda bunlardan söz etmek istiyorum ama bu anlarda konuşmak istediğim esas konulardan başka her şeyden bahsediyor buluyorum kendimi. Yarın Cumartesi, mutlaka gel."
20. RADAR
Tesla'nın Wardenclyffe yıkımının hemen ertesinde yaşadığı parasal sorunlar, 1916 yılının Mart ayında 935 dolar tutarındaki kişisel vergilerini ödemediği gerekçesiyle New York'ta mahkemeye çağırılması ile iyiden iyiye yıpratıcı bir hal almıştı. Zaten eski işvereninin vergileri ile ilgili endişeleri nedeniyle geceleri uykuları kaçan Scherff'in korktuğu başına gelmişti. Bütün yerel gazeteler öykünün üzerine atlamıştı. Edison, Washington'da savunma sahasında bir ihale kapmışken, Westinghouse, General Electric, Marconi ve diğer daha küçük çaptaki yüzlerce firma Tesla'nın patentleri ile servetlerine servet katarken, talihi Tes-la'ya hiç de merhametli davranmıyordu.
Mahkemede yıllardan beri Waldorf-Astoria'nın açtığı kredilerle yaşamını devam ettirebildiğini, tek kuruşu olmadığını ve borç içinde yüzdüğünü itiraf etmek zorunda kalmıştı. War-denclyffe'in inşa edildiği arazi elinden alınmış ve New Yorklu bir avukata satılmıştı, her yerde vergi borcu nedeniyle hapse girebileceği konuşuluyordu.
Yine de tüm bu felaketler zinciri ile eli kolu bağlanmışken, neredeyse otuz yıl sonra radar adı ile anılacak aygıtın temel prensiplerini keşfedip yayınlatabilmişti.
Amerika 1 Nisan 1917 tarihinde Birinci Dünya Savaşı'na girdiğinde, Almanlar müttefiklerin neredeyse bir milyon tonluk gemilerini suların altına yollamıştı. Herkes denizaltıların tespit edilebilmesini sağlayacak bir yol arayışına girmişti. Almanlar, Fransa'ya ve İngiltere'ye uçaklar ve zeplinlerle hava saldırılan düzenliyordu ama bu saldırıların önceden fark edilebilmesini sağlayacak bir sistem geliştirilememişti. Hava saldırılarının bir gün gelip çok etkili olacağı tahmin ediliyordu ama hava kuvvetleri o günlerde henüz romantik bir birim olmanın ötesine geçememişti.
Alman uçakları Paris üzerine ilk defa bomba yağdırdığında Parisliler sokaklarda toplanıp olayı seyre dalmışlardı. Londralılar şehirlerinin maruz kaldığı ilk hava saldırısına tanık olabilmek için bahçelerdeki çuha çiçeklerini ve çimleri ezmeyi bile göze almışlardı. Bir uçağın alevler içinde yere çakılması bir gazetede "Londralıların hayatları boyunca seyrettikleri en etkileyici bedava gösteri" olarak anlatılmıştı.
Bombaların kurbanları dahi, The Lancet'te yazılanlara bakılırsa, yaşadıkları bu olağanüstü ve eşsiz deneyimin etkisiyle fazla bir öfke göstermiyorlardı. Bu olay halkın savaşın başlangıcından beri yaşadığı duyguları harekete geçiren deneylerin en şaşa-alısıydı. Savaş İngilizlerin kendilerini daha bir İngiliz gibi hissetmelerini sağlamıştı.
Bu açıdan bakılınca Tesla'nın radar geliştirme çabalarının da hava kuvvetlerinden ziyade deniz kuvvetlerine yönelik olması daha anlaşılabilir bir hale geliyor. "Durağan dalgalar telsiz telgrafın ifade ettiğinin ötesinde bir anlam taşımaktadır. Örneğin bunların uygun kullanımı sayesinde, verici istasyonundan yayınlanan dalgalar aracılığı ile dünyanın herhangi bir yerindeki bir nesnenin, örneğin bir geminin, görece konumunu ya da seyrini, uzaklığını, ya da hızını tespit edebilmek mümkün olacaktır."
Tanımını yaptığı aygıt II. Dünya Savaşı'na birkaç yıl kala yoğunlaştırılmış bir program ile geliştirilen atmosferik atışlı radarın özelliklerini taşımaktaydı. Tesla bunu bir sualtı radarı olarak tasarlamıştı ancak bu elektromanyetik dalgaların sualtında çok fazla atonasyona maruz kalması nedeniyle mümkün olamayacaktı. Son yıllarda yapılan araştırmalara karşın halen okyanusların altından radar, yüksek frekanslı radyo sinyalleri, ya da ışık dalgalarının istenilen şekilde yayılması sağlanamamıştır. Ancak Tesla'nın çok düşük frekanslı dalgaları suların içine yayılabilecek ve komünikasyon alanında bir çığır açacaktı.
Tesla'nın radarı su altındaki nesneleri saptayamıyordu ama o günlerde bu aygıtın başka bir amaçla kullanılabileceği de düşünülmüyordu. Edison da donanma ile birlikte bu konuya eğilmeye başlamıştı. Alman U-botlarının bir şekilde tespit edilebilmesi için yoğun bir çalışmaya girişmişti. Ama en sonunda, işin içinde Edison'un da olmasına karşın, bunun bir rüya olduğu düşünülmeye başlanacaktı.
Edison da bu arada gırtlağına kadar donanma bürokrasisinin içine gömülmüş, araştırma departmanındaki kıyasıya çekişmeden bir hayli bunalmıştı. Düşünceleri donanma mensupları tarafından küstahça baltalanıyor, bu arada kendisi de harap oluyordu.
Pasaklı ama varlıklı Edison, Washington'daki dalgalarla boğuşurken, fakir ama züppe Tesla da New York'ta mücadele veriyordu. Her iki mucit de kendi aralarındaki uçurum kadar, yeni çağın atom fizikçileri ile kendi aralarındaki uçurumun da derinleşmeye başladığının farkındaydılar. Artık Einstein'ın konuşulacağı çağ açılıyordu. Yeni insanlar, branşlaşma henüz altın çağına girmiş olmasa da, kendi dallarında uzmanlaşıyorlardı. Amerikalı Fizikçiler Derneği'ne üye oluyorlar ve dergilerinde yayımlananlar dışındaki görüşlere prim vermiyorlardı. Pratisyenler (mühendisler) ile teorisyenler (fizikçiler) arasındaki ayrım keskinleşmeye başlamıştı. Artık Tesla, Pupin gibi mucitlerin, bilim insanlarının, mühendislerin, ya da Edison gibi kimyagerlerin ve mucitlerin dönemi kapanmıştı.
Yeni fizik dalgalara karşı partiküler tartışmaları öne çıkıyor, Tesla'nın kendine has kozmik teorisine dayanarak reddettiği Einstein'ın özel izafiyet teorisi fizikçilerin zihnini meşgul ediyordu. Teorik olarak savunulan dinamik evren fikrini tam anlamıyla içine sindiremese de Einstein'ın genel izafiyet teorisi bir bütün olarak 1916 yılında yayımlanacaktı. Einstein bu belirsizlikten rahatsızlık duyduğu için sonradan evrenin durağan ve değişmez olabileceğini de tam olarak reddetmiş olmamak için teorisine bir "yumuşatıcı etmen" ekleyecekti. Bu durum Tesla'ya göre izafiyet teorisyenlerinin neden bahsettiklerini kendilerinin bile anlamadığının kanıtıydı. Kendisi de bir evren teorisi üzerine çalışmaktaydı ve uzun süredir üzerinde durduğu (ama yayımlanmayan) dinamik çekim teorisi üzerine bir bildiri hazırlamaktaydı.
Atom enerjisinin birincisinin işe yaramaz, ikincisinin ise kontrol edilmesini olanaksız kılacak derecede tehlikeli olduğuna inanıyor ve bunu da sık sık dile getiriyordu. Einstein'ın da bu konuda ciddi kuşkuları vardı aslında. 1928 yılında bile Dr. Mil-likan, insanoğlunun atomun enerjisinden faydalanabileceği bir yol olduğuna inanmadığını belirtiyordu. "Kömürümüz bittiğinde atom enerjisi kullanabileceğimiz fikri tamamıyla bilim dışı bir ütopyadır..." 1933 yılında Lort Rutherford "Atomun parçalanması ile elde edilebilecek olan enerji zayıf olacaktır. Atomun transform edilmesinin ortaya çıkaracağı enerjiden söz edenler güneşi ay ışığı ile bir tutuyorlar" diyebiliyordu.
'Yeni fiziğe' dair bu nüktelerin bir tanesinin Tesla'nın Nobel ödülünü elinden aldığını düşündüğü Sir William Bragg'e atfedilmesi belki de acılarını depreştirmişti. Bragg şöyle diyordu: "Elektromanyetiği Tanrı pazartesi,
çarşamba ve cumaları dalga teorisi ile açıklıyor, Şeytan ise salı, perşembe, cumartesi günleri quantum teorisi ile."
Tesla daha sonraki yıllarda daha bütünsel bir fizik teorisine bağlanacaktı. Tüm maddelerin ilksel bir tözden, tüm uzayı kaplayan ışıksal eterden türediğine inanıyordu ve cüretle kozmik ışınların ve radyo dalgalarının zaman zaman ışıktan daha hızlı hareket edebildiğini iddia ediyordu.
Üniversitelerde görevli genç bilim insanları devlet destekli araştırma programlarının ne büyük bir nimet olduğunu yeni yeni fark etmeye başlamışlardı. İşin ilginç yanı umutlarını kıran kişi, modern araştırma laboratuvarlarınm kurucusu Edison'un ta kendisi olacaktı.
Donanma Danışma Kurulu'nda görev yaparken "büyük gelişmeler için bilimsel araştırma elzemdir" diyerek ilk çıkışını yapmıştı. Daha sonraları donanmanın gerçeklere büyük oranda vakıf olduğunu söyleyecek ve asıl ihtiyaç duyulanın teorisyen-ler değil mühendisler olduğunu öne sürecekti. Ordu, daha çok sivil uzman barındırmak istese de Edison fizikçiye ihtiyaç olmadığı konusunda ısrar edecekti (tabii bir ya da iki matematikçi işe yarayabilirdi).
Bilimsel konularda oldukça hırslı olan komutanların, en az üniversiteliler kadar huzuru kaçmıştı bu açıklamalardan dolayı. Peki ya denizaltı tarayıcıları ne olacaktı? Bilmek istiyorlardı. Bunun için yoğun bir araştırma programı uygulamak gerekmiyor muydu?
Edison hiç canını sıkmıyordu, Donanma Araştırma Labora-tuvarı fikrini temelden hayalperestlik olarak yorumluyordu. Ama donanma ısrar ederse laboratuvarında işlerin nasıl yürüdüğünü herkesin bilmesini isteyecekti: "Sistemimiz yoktur, kurallar yoktur ama bir yığın zamazingo bulabilirsiniz. Ve bu zama-zingoların çevresinde yeteri kadar dolaşan mucitler eninde sonunda bir icatla çıkar ortaya." Ekibinin laboratuvara gübre bahçesi dediğinden bahsetmiyordu.
Bu kadarı da üniversiteli bilim insanlarını harekete geçirmek için yeterli olmuştu. Donanmayı atlatıp doğrudan en üstle bağlantı kurmaya çalışacaklardı. Ulusal Bilim Akademisi aracılığı ile başkan Wilson'a başvuracaklardı. Akademinin ülke için bilimsel bir cephanelik gibi işlev göreceğini öne sürüyorlardı.
Kısa bir süre sonra tüm bilimsel araştırma kurumlarına öncülük edecek Ulusal Araştırma Konseyi (NRC) kurulacaktı. NRC bünyesinde, üniversitelerin, hükümetin ve sanayi dünyasının önde gelen bilim insanlarını, mühendislerini barındırıyordu ve hem temel, hem de uygulamalı araştırmaları destekliyordu. Profesörlerin akıllıca bir hareketi de Washington'da Beyaz Saray'a ve Kongre'ye oldukça yakın bir bölgede bir karargah kurmaktı.
Ulusal Araştırma Konseyi'nin Amerika'ya katkısı tartışılmaz nitelikteydi. Grup, iş ve sanayi dünyasının da desteğini almıştı arkasına. Geleceğin süper gücünün bir taslağı belirmişti bile: Devlet, endüstri ve akademi üçgeni yirminci yüz yılda Amerikan hayatına şeklini verecekti.
Hükümet NRC'ye, Edison'un halen donanma hesabına üzerinde çalışmakta olduğu, Alman U-botlarını tespit edebilecek bir aygıt geliştirilmesi görevini verecekti. Fransız ve Amerikalı bilim insanlarının ortaklaşa yürüttükleri bir denizaltı dinleme cihazı üzerine çalışmalar da sürüyordu.
Geleceğin radarı üzerine fikirleri dikkate alınmayan Tesla ise dinleme cihazı geliştirmek gibi küçük işlerle ilgilenmiyordu. Güdümlü füzeler ve kıyamet makineleri onun ilgisini daha çok çekiyordu. New York Times'a. en son icadından kışkırtıcı bir tarzla bahsetmişti. "Thor'un yıldırımları gibi" çarpacak olan bu silah bırakın orduları, deniz filolarını dahi yok edebilecek güçteydi. Times "Doktor Tesla bunun sansasyonel bir haber olmadığında diretiyor" şeklinde not düşüyordu yazıya, "bu, yılları alan bir araştırma ve çalışmanın sonucudur."
Bu füze, havada saniyede 480 kilometrelik bir süratle gidecek, pilota ihtiyaç duymayan ve ne motoru, ne de kanatları olan bir taşıttı, dünyanın herhangi bir yerini bombalamak için elektrikle yönlendirilecekti. Bunun gerçekleşmesini sağlayacak telsiz bir verici sistemini çoktan geliştirmiş olduğunu ama güdümlü füzesinin ayrıntılarından söz etmek için henüz erken olduğunu da sözlerine ekleyecekti.
Robot savaş gemilerinden oluşan filo hayalinden de vazgeçmemişti. Daha bir yıl önce hükümete "kıyılar boyunca stratejik noktalara uzaktan telsizle kumanda edilecek ve güçlü teleskoplarla izlenebilecek denizaltı, üstü ve hava taşıtları kontrol şebekeleri" yerleştirmeyi önermişti.
Washington bundan daha tepkisiz davranamazdı bu çağrıya. Tek ilgilendikleri NRC'nin geliştirdiği ilkel dinleme cihazlarıydı. Bunlar da bir dereceye kadar işe yarıyorlardı. Çok sonraları sonar geliştirildiğinde bunun Tesla'nın adı konmamış radarının prensiplerine benzer nitelikler taşıdığı görülecekti.
Savaş bittiğinde Edison da, en az Tesla kadar, savunma birimlerindeki bürokrasinin hayal gücü eksikliğinden dolayı hayal kırıklığı içinde ayrılacaktı görevinden. Önerdiği projelerinin bir tanesi bile donanma tarafından yürürlüğe konulmamıştı.
Savaşın bitmesinden çok sonraları ve Tesla'nın kendi radarının ilkelerini yayımlamasından on beş yıl sonra, yine Amerikalı ve Fransız bilim insanlarından oluşan bir ekip Tesla'nın ilkelerine dayanarak yeni bir sistem geliştirmeye çalışacaklardı. Donanma araştırma biriminde görevli olan iki bilim insanı, Law-rence H. Hyland ve Leo Young, düşük enerji sekteli yüksek frekans sinyallerinin hem hava, hem de su üstü taşıtlarını tespit etmedeki işlerliğini yeniden keşfedecekti.
Amerika'da ilk radar testleri 1937 yılında yapılacaktı. Atlantik'teki bir destroyer filosu tespit edilebilmişti ve bu başarı üzerine XAF modeli geliştirilecekti. Daha ileri bir model daha sonraları 19 savaş gemisinde denenecek ve savaş sırasında çok iyi sonuçlar alınacaktı.
Bu arada II. Dünya Savaşı'nda Hitler'in işgal tehdidiyle karşı karşıya kalan İngilizler de bu konuda harıl harıl çalışıyorlardı. İngiltere ilk mikro dalga radar istasyonunu kuracaktı ve bu az gelişmiş bir model olmasına karşın hava savaşlarında üstünlük sağlamalarına yarayacaktı.
Alman mühendisler de bu arada bir radar modeli geliştirmişlerdi. Asında tüm dünyaya bu konuda ilham veren isim Tesla idi ama genellikle İngiliz bilim insanı Robert A. Watson-Watt'ın adı anılacaktı radar teknolojisi ile birlikte.
II. Dünya Savaşı'nda radar Nazi bombardımanlarına karşı tam zamanında yardımına yetişmişti İngilizlerin. Radar tüm dünya ülkelerinin temel savunma aracı olacaktı kısa süre içerisinde. Savaştan hemen sonra da ticari havacılık ve denizcilik sahalarında boy gösterecek, uzayın keşfedilmesinde önemli bir görev üstlenecekti.
Dr. Girardeau, Tesla'nın radarın prensiplerini yayımladığı zamanlar için şunları söylemektedir: "İçinde bulunduğu dönemin teknolojisi göz önüne alındığında Tesla'nın kehanette bulunduğu ya da rüya gördüğü anlaşılıyor. Ancak şunu da eklemek gerekiyor ki rüya görüyorduysa o da bir gün gerçek olacaktı."
1917 yılında bu icadının temel ilkelerini yayımladığında Tesla Chicago'da bulunmaktaydı. Kaybetmişti ama yenilme-mişti ve tekrar daha pratik icatları üzerinde çalışmaya başlayacaktı. Chicago'da hem mühendislerle fazlasıyla muhatap olmak zorunda kalması, hem de dostlarında uzak düşmüş olması nedeniyle sancılı günler geçirmişti. Ama bu arada kendisine hayranlık duyan dostlarından biri -B. A. Behrend- Tesla'ya Amerika'daki her mühendisin layık görülmekten büyük onur duyacağı Amerikan Elektrik Mühendisleri Enstitüsü Edison Madalyası'nı önerecekti.
21. ONUR KONUĞU
B. A. Behrend o dönemin başarılı mühendislerinden birisiydi ve kendisi de Edison Madalyası'na aday isimler arasında gösteriliyordu. Ama dostu Tesla'ya yapılan haksızlıklar nedeniyle de derin bir üzüntü duymaktaydı.
İnsanlığa, dünyaya modern elektrik çağını açarak paha biçilmez bir hediye sunduğuna inandığı mucidin şimdi başını sokabilecek bir otel odası için mücadele vermek zorunda kalmış olması katlanılamayacak bir durumdu. Başkaları ticari olarak fazlasıyla faydalanırken Tesla'nın radyo alanındaki icatları için tek bir ödüle dahi layık görülmemiş olması inanılmaz bir durumdu. Yıldırımlarla yapılan deneyleri o başlatmıştı ama meyvelerini başkaları topluyordu, yüksek frekans aletinin geliştirilmesi ile üretilen elektroterapötik aygıtlar mucit dışında herkese para kazandırıyordu. Daha bir yıl önce Dr. Edwin Northup yüksek frekans fırınını geliştirmek için Tesla'nın yıllar önce icat ettiği devrelerini ve üzerinde durduğu fikirleri kullanmak zorunda kalmıştı. Ama Tesla'nın başarılarına karşın içinde bulunduğu kötü koşullardan Behrend dışında hiç kimse hayıflanıyor gibi görünmüyordu.
AIEE'yi Edison madalyasının Tesla'ya verilmesi konusunda ikna etmek, bu madalyayı Tesla'ya kabul ettirmekten çok daha kolay olacaktı. Edison Madalyası'nı istemiyordu. Asla bunu kabul etmeyecekti.
"Bu meseleyi unutalım Mr Behrend" diyordu. "Sizin dostluğunuz ve iyi niyetiniz beni fazlasıyla memnun etti ama lütfen komiteye gidip bir başkasını seçmelerini söyleyin kendilerine... Enstitünün önünde döngüsel manyetik sahayı ve alternatif akım sistemini anlatmamın üzerinden otuz yıl geçti ve artık ödüllerini istemiyorum, belki bir başkasının işine yarayabilir."
Eski yaralar açılmış, acıyla kanamaya başlamıştı. AIEE bugüne kadar bu denli vurdumduymaz olmayı nasıl başarabilmişti gerçekten de? Enstitünün üyelerinin dörtte üçü muhtemelen işlerini Tesla'nın icatlarına borçluydular.
Edison'la Tesla arasındaki çekememezlik çok iyi bilindiğinden Tesla'nın madalyanın isminden rahatsızlık duyacağı tahmin ediliyordu zaten ama mucidin bu dönemde buna ihtiyacı olduğunu ve hem de gerçekten madalyayı fazlasıyla hak ettiğini düşündüğünden ısrar ediyordu.
"Bana ceketime iliştirilecek bir madalya ile enstitünün üyelerinin önünde bir saat boşu boşuna kibirle dikilip durmamı öne-riyorsunuz" diyordu Behrend'e, "beni onurlandırdığınızı düşünerek görünümüme bir değişiklik katmış olacaksınız ama enstitünüzün büyük bir kısmını besleyen yaratıcılığımı hayata geçirebilmek için ihtiyaç duyduğum desteği bulabilmek için çabala-maya, sürünmeye eskisi gibi devam edeceğim."
Tesla'nın Edison hakkında kişisel duygularını açığa vuracak bir tek kelime dahi ettiği görülmemişti ama artık dizginlerinden boşanmıştı: "Ve bu madalyayı bana vermekle Nikola Tesla'yı onurlandırmış olmayacaksınız, bilakis kendisine ait olmayan zaferler üzerinde yükselen Thomas Edison'u onurlandırmış olacaksınız."
Behrend ise konunun burada kapanmasına izin vermiyordu. Tesla'yı sık sık ofisinde ziyaret ediyor ve madalyayı kabul etmesini rica ediyordu.
Tesla neredeyse her gün Mühendisler Kulübü'nün önünden geçiyor ama artık içeri adımını atmıyordu. Bugün de olduğu gibi bina, halk kütüphanesinin arkasındaki Bryant Parkı'nın karşısındaydı, Tesla her gün güvercinleri beslemek için buraya gelirdi. Mühendisler bu uzun boylu, eskisi kadar şık giyinemeyen ama hala gururla başını yükselten ve çevresi cıvıldayan kuşlarla sarılı bu adamı seyrederlerdi. O günlerde güvercinler toplum içinde pek sevilmezdi. Açlıkları, genellikle kendisi de aç olan insanların ilgisini çekerdi ancak. Onlar aç, fakir, yalnız insanları çağrıştıran zavallı kuşlardandı ve önemli işlerle meşgul olan mühendislere göre bir iş değildi şehir parkında pis kuşları beslemek.
Tesla'nın kuşlarla olan dostluğu gazetecilerin de gözünden kaçmamıştı. Gecenin bir yarısı evine dönmekte olan bir muhabir karanlık parkta sessiz ve düşüncelere dalmış bu yalnız adamın elinden ya da dudaklarından yem didikleyen güvercinleri fark edebilirdi, oysa kuşların çoğunun geceleri
körleştikleri ve yuvalarında kalmayı tercih ettikleri bilinirdi. Böyle zamanlarda Tesla gazetecilerle konuşmak istemediğini açıkça belli ederdi. Sonradan iki gazeteci bunun nedenini öğreneceklerdi.
Bir başka gazeteci, Tesla ile Merkez İstasyonu'nda buluşmak üzere sözleşmişti. Kendisine bir treni mi beklediğini sorduğunda "Hayır, burası düşünebilmek için seçtiğim bir yer" cevabını alacaktı.
Edison Madalyası'nın sahibine verileceği gün Mühendisler Kulübü'nde bir ziyafet düzenlenmişti. Daha sonra davetliler ve üyeler 39. Sokak'taki Mühendis Odaları Birliği Binası'na geçeceklerdi.
Görkemli bir davetti bu. Onur konuğu gençliğinde olduğu gibi parıltılar saçan kişiliği ile çevresinde bir çekim alanı oluşturuyordu. Bütün gözler bu uzun boylu karizmatik adamın üzerindeydi. Gel gör ki davetin ortasında dinleyicilerin arasından ayrılıp gidecekti bir süre sonra.
Bu sırık gibi adamın nasıl olup da kayboluverdiğini hayatı boyunca anlayamayacaktı Behrend. Komite telaşlanmaya başlamıştı, seremoniye başlayabilmek için onur konuğunun ortaya çıkarılması gerekiyordu. Garsonlar tuvaletleri dahi araştırmışlardı. Tesla'nın hastalanmış olabileceğinden endişelenen Behrend sokağa fırlayıp bir taksi tutacak ve Tesla'nın oteline doğru yola çıkacaktı. Ama içinden gelen bir ses aslında Byrant Parkı'na doğru gitmesi gerektiğini söylüyordu.
Akşam karanlığı çökmek üzereyken Behrend parkın kapısına kadar gelebilmişti. Kapının önünde işsiz güçsüz bir grup toplanmış gölgeler içindeki bir şeyi seyrediyordu. Behrend içeri doğru kendine yol açtığında parkın içinde Tesla'yı başından topuklarına kadar güvercinlerle kaplanmış bir halde bulacaktı. Avucun-dan yem yiyen güvercinler siyah giysisinin her tarafını kaplamışlar, üstüne tüyden bir battaniye gibi sarılmışlardı. Tesla, Behrend'i fark etmiş ve beslenmekte olan dostlarını rahatsız etmemesi için parmağını dudaklarına götürerek uyarmıştı onu.
Sinirli bir bekleyişin sonunda Behrend, üzerindeki tüyleri silkeleyip Tesla'yı törene geri götürebilmeyi başarmıştı.
Behrend'in dostunu resmi takdimi içten ve etkileyiciydi.
"Eğer sanayiden Tesla'nın icatlarını söküp çıkarsaydık" diye hatırlatıyordu meslektaşlarına, "çarklar dönmez olur, elektrikli trenler ve tramvaylar durur, şehirlerimiz karanlığa gömülür, atölyelerimiz işsiz kalırdı. Evet, çalışmaları endüstrinin kolu bacağı olmuştur... Adı elektrik biliminin gelişiminde bir çağa damgasını vurmuştur. Çalışmaları devrimler yaratmıştır..."
Sözlerine Papa'nın Newton için söyledikleriyle son veriyordu:
"Tabiat ve kanunları gecenin karanlığında gizlenir,
Ve Tanrı'nın buyruğuyla aydınlatan Tesla'nın ışığı seslenir."
Onur konuğu da yavaş yavaş toplantıya ısınmaya başlamıştı, eninde sonunda o da bir adem oğluydu ve kendisine atfedilen bu övgüler hiç de yersiz değildi. AIEE'nin başkanı W. W. Rice, Tesla'nın titreşen akımlar üzerine çalışmalarının bilimsel bir çığır açtığını dinleyicilere hatırlatmasıyla memnuniyeti iyiden iyiye artmıştı.
"Bu çalışması X ışınlarını keşfeden Roentgen'e ışık olmuştur" diyordu Rice, "ve J. J. Thomson'a ve diğerlerine, modern fizikte söz sahibi olan herkese... Çalışmaları Marconi'ye yol göstermiş ve telsiz telgrafın müjdecisi olmuştur... ve bilimin ve mühendisliğin hemen tüm alanlarında Tesla'nın önemli katkılarının izlerini buluruz..."
Onur konuğu en sonunda kulaklarını çınlatan bir alkış eşliğinde doğrulacak ve içinde Edison hakkında birkaç söz söyleyebilecek gücü de bulacaktı. İlk karşılaşmalarını şu sözlerle anlatıyordu: "Hiçbir teorik eğitimi ve birikimi olmayan bu harika adam tamamıyla kendi çalışmaları ve araştırmalarıyla muhteşem işler başarmıştır..."
Konuşması mühendislerin tahmin ettiğinden de uzun sürecekti, çocukluğundan başlayarak tüm hayatından bahsediyordu. Arada nükteli anektodlar sıkıştırıyor ve neden "kendi çalışmasını dünyevi nimetlere tercih ettiğini" anlatıyordu. Kelimenin Ortodoks anlamıyla olmamakla birlikte koyu bir dindar olduğunu söylüyordu: "Varlığımızın gizemlerinin büyük bir kısmının hala ortaya çıkarılmayı beklediğini düşünmek bana büyük bir heyecan veriyor; tüm pozitif ve deneysel bilimlerin bize bildirdiğinin aksine, ölümün yaşadığımız olağanüstü dönüşümlerin sona ermesi anlamına geldiğine inanmıyorum.
"Acılara bağışıklık kazandığım ruhsal bir huzura kavuşabildim ve hayatın karanlık yanlarından, dertlerden ve varoluşun kaygılarından dahi tatmin vesilesi bulabilecek bir doygunluğa ve mutluluğa ulaşabilmeyi başardım. Üne kavuştum ve bunların ötesinde bir servete sahibim ama buna karşın sayısını hatırlamadığım kadar çok ufku sınırlı yazar tarafından hayalperest olmakla suçlandım; başarısız, pratik olmayan bir adam olarak lanse edildim. İşte bunlar da dünyanın cahilliğinden ve ileri görüşlü olmamasından kaynaklanıyor..."
Birkaç yıl sonra Yugoslavya'dan Amerika'yı ziyarete gelen Dragislav Petkoviç, Tesla'ya parka düzenlediği günlük merhamet turlarından birinde eşlik edecek ve kendisinden aydınlatıcı bir yorum dinleyecekti.
"Mr Tesla, başını kaldırıp bazı güvercinlerin içinden çıkamadıkları için donarak öldüğü kütüphanenin demir parmaklıklarla kafeslenmiş pencerelerine baktı; bir tanesinde yarı donmuş halde bir güvercin olduğunu fark etti. Bana orada kalmamı ve kendisi diğerlerine bakarken kedilerin gelip onu kapmasına izin vermememi söyledi. Orada beklerken güvercine ulaşmaya çalıştım ama parmaklıkların aralıkları çok sık olduğu için başaramadım. Mr Tesla geri döndüğünde çabucak tırmanıverdi çubuklara ve güvercini dışarı çıkarttı.
"Çocukluğumdan bana kalanlar hala yaşıyor" demişti Petko-viç'e elindeki güvercini okşarken.
"Sonra elimdeki paketi aldı ve yemi kütüphanenin önüne serpmeye başladı. İşi bittikten sonra bana dönüp 'Bunlar benim en yakın arkadaşlanmdır' dedi."
Edison Madalyası hikayesi de sona erdikten sonra Tesla, Chicago'dan ayrılacak ve yılın geri kalan bölümünü -yalnızca Amerika'da değil, Kanada ve Meksika'da da- çeşitli icatlar üzerinde çalışarak geçirecekti. Savaşta kaybettiklerini Avrupa'dan gelecek telif hakki ödemeleriyle telafi etmeyi tasarlıyordu.
Otomobil hızölçerini Wlatham Watch Şirketi'ne satmıştı. Ama savaş süresince otomobil sektörü büyük bir duraklama dönemi yaşamıştı. Buna karşın hızölçer ve lokomotif farlarından 17 bin dolarlık bir gelir elde edebilmişti.
Ulusal Havacılık Komitesi'ne o zamanlar kullanılmakta olan Liberty motorunun beşte bir ağırlığında olan küçük bir uçak motorunu kabul ettirmeye çalışıyordu. NACA (NASA'nın öncüsü) ile kontrat imzalama çabaları sonuçsuz kalacaktı.
Scherff'e, tüm bu koşuşturmalarından zaman bulabildiği takdirde, gizli mesajlar gönderebilen ve "Amerika'ya barışta olduğu kadar savaşta da faydalı olabilecek" yeni bir telsiz sisteminden söz ediyordu. Bu arada Tesla Nitrat, Tesla Elektro Terapö-tik ve Tesla Motor şirketlerinin de işlerine koşturuyordu. Century dergisinde 1900 yılında yayımlanan bir makalesinde söz ettiği gibi, havadan azot elde etmek için kurulan nitrat şirketinin kar getiren bir kuruluş olmadığı anlaşılacaktı.
Borçlarından kurtulmaya kararlı olduğundan Connecticut'ta bir türbin laboratuvarı kuracak, American&British Manufactu-ring Company ile iki telsiz istasyonu kurma konusunda anlaşmaya varacaktı. Ama bu projeler de yeterli sermaye bulunama-masından dolayı Wardenclyffe ile aynı kaderi paylaşacaktı.
Artık Tesla'nın ticari bir kazanç sağlayamadığını hiç kimse iddia edemezdi. Nitekim bu girişimlerinin çoğundan para kazanmaya başlamıştı, belki akmıyordu ama borçlarını ödeyebilecek ve emrinde bir ekip çalıştırabilecek kadar damlıyordu.
Tefecilerin ağına düşen Johnson'a gönderdiği mektupta "Şiirlerini iç huzuru ile yazmaya devam et, ben senin dertlerine bir çare bulacağım. Yeteneğin bu ülkenin insanlarının körlüklerinden dolayı kazançlı bir uğraşı olamıyor ama benimki külçelerle altın kazandırabilecek nitelikte. Ben de şu anda testimi doldurmaya bakıyorum" diyordu.
Johnson hastalanmıştı. Tesla'dan eski bir borcunu hatırlatarak 2 bin dolar istemişti, mucit de kendisine 500 dolarlık bir çek göndermişti. İki hafta içinde vergilerini ödeyemediğini bildirip tekrar paraya ihtiyacı olduğunu anlatacaktı ve Tesla bir kere daha 500 dolar gönderecekti kendisine. Yılın sonuna doğru bankada bulunan yirmi dolarına karşılık piyasaya 1.500 dolar borcu olan Robert bir kez daha dostundan yardım isteyecekti ve Tesla da bir kez daha çek defterine uzanacaktı.
New York'taki masasında Katharine Johnson tarafından, belki de birkaç yıl önce gönderilmiş bir mektup duruyordu. Mektup "daima sessiz kalan dost"a hitaben yazılmıştı. Yanında çocukları ya da kocası olmadığı halde yazın bir bölümünü geçirmek üzere Maine'e gitmişti.
"Birkaç ay önce geldim bu kalabalık ama benim için bomboş olan otele" diye yazıyordu mektubunda, "hayat ne kadar da garip. Burada hatıralarımdan başka hiçbir şeyim yokmuş gibi yaşıyorum. Bazen derin bir keder kaplıyor içimi ve genç kızlığımda yaptığım gibi deniz kıyısına gidip hala benim için anlaşılmaz ve etkileyici olan dalgaların seslerini dinliyorum o zaman. Peki ya sen? Neler yapıyorsun? Umarım bana verebilecek yeni haberlerin, iyi ya da kötü, vardır benim sadık ve sessiz dostum. Ama eğer bana mektup yollamayacaksan, düşüncelerini yolla ve emin ol ki gayet iyi ayarlanmış bulunan bu alet hemen algılayacaktır mesajını.
"Neden bu denli üzgün olduğumu bilemiyorum ama sanki hayat ellerimin arasından kayıp gidiyormuş gibi geliyor bana. Belki de çok fazla yalnızım ve bir yoldaşa ihtiyacım var. Senden bir haber alabilseydim sanırım daha mutlu olabilirdim. Sen ki işin dışında hiçbir şeyin bilincinde değilsin ve insani ihtiyaçlardan bihabersin. Söylemek istediğim aslında bu değildi; Sadakatle senin olan, KJ."
Mektubunun sonuna bir de not eklemişti: "Robert ile senin aranda gidip gelen altın doları hatırlıyor musun? Onu şimdi hepimiz için bir tılsım olarak ben takıyorum."
Para için mi, yoksa iyi talih için mi? Eski mutlu ve heyecanlı günlere dönebilmek için mi? Bu tılsım gerçekten de bu üçlüye iyi şans getirecek miydi acaba?
22. GÜVERCİNLER
İnsanlar onlarca yılın akıp gitmesinden, bunlar sanki doğal sonlarmış gibi söz eder, oysa on yılın sonunda işlerin gerçek anlamda bir sonuca bağlandığı pek nadir rastlanan bir durumdur. Hayatta kalanlar aslında uyumdan yoksun ve can sıkıcı değişikliklerin hakim olduğu yeni bir zaman dilimine geçmişlerdir sadece. 'Kükreyen' yirmili yıllar da Tesla için farklı bir şey ifade etmeyecekti.
1920'ler ikiyüzlü yasakların yılları olacaktı. İnsanlar artık iş çıkışlarında her zamanki barlarına gidip içkilerini içemiyorlar bunun yerine yeraltı batakhanelerine sığınmak zorunda kalıyorlardı. Gizli içki salonları ve gangsterler türemişti her yerde. Çarliston gecelere elveda demişti. Borsa da spekülatörlerin etkisiyle göklerde süzülürken bir anda yerin dibine çakılabiliyordu. Servetlerini yitirenlerin yanı sıra yeni çağa kolayca ayak uyduran zenginler de türemişti. Yapısı itibariyle tam bir Viktoryan olan Tesla ise bu çağa asla uyum sağlayamayacaktı. Dünyaya her zaman olduğundan daha fazla yabancılaşmıştı.
İspanya-Amerika savaşının kahramanı, eski kongre üyesi ve onur madalyası sahibi Hobson, Senato'ya girmeyi bu defa başaramamıştı ama içkiye karşı verdiği savaşı, Tesla her ne kadar bu başarısından diğerleri kadar memnun olamadıysa da, kazanmıştı. Tesla, yasağın kişisel özgülüklerin önüne zebani gibi dikildiğini düşünüyordu. Bu durumun insan hayatını, özellikle de ken-disininkini, kısaltacağından dem vuruyordu. Artık 140 yaşına kadar yaşayabilmek gibi bir umut besleyemeyecek miydi yani? Zaten ilahi amberden az ama düzenli aralıklarla tatmayan bir insan neden böyle bir umut beslesindi ki?
Hobson ailesi ile birlikte Manhattan'a taşındığında, Tesla eski dostu sabık kahramanla yeniden yakın olabildikleri için sevinecekti. Hobson, her ne kadar narkotik konularla ilgili diğer kampanyalardan başını kaşıyacak vakit bulamıyorduysa da eski dostuna zaman ayırabiliyordu. Her ay Tesla'yı otelin lobisinde yakalayıp sinemaya götürmek gibi bir alışkanlık edinmişti. Doğrusu bu da iki seçkin adam için de hayli sulu bir eğlence tarzıydı. Karanlık salondan çıkıp Times meydanının ışıl ışıl ortamına dalıyor ve favori parklarındaki bir bankta oturup, sohbet ediyorlardı. Ya dünya siyasetinden ve bilimden konuşuyorlar ya da eski zamanları yad ediyorlardı.
Artık yetmişine merdiven dayamış olan Tesla paraya eskisinden de fazla ihtiyaç duyuyordu. Zaman zaman garip bir rahatsızlığın yokladığı oluyordu. Chicago'da büyük emekler vererek kurduğu işi bozulmak üzereydi. Wardenclyffe artık eski buruk bir anı olmaktan öteye gidemiyordu ama o hala dünya telsiz sistemini inatla savunuyordu. 1920'de Westinghouse'un temsilcilerine bir telsiz istasyonu kurma teklifi daha götürecekti. Alternatif akım haklarından vazgeçtiğinde olduğu gibi yine reddedildiğinde Westinghouse'un müdürünün o sözlerini hatırlayacaktı acı bir şekilde: "Çalışmak istediğiniz her konuda bizi arkanızda bulacaksınız." O zamanlar "önemli şahsiyetler kendilerine başarı yollarını açan bir öncüye verdikleri söze daima sadık kalırlar diyerek" bu güvenceye inanmıştı.
Şirketin tutumunun üzücü olan bir diğer yanı da Tesla'nın Westinghouse'un bir telsiz istasyonu ve dünya yayın sistemi kurmayı planladığını öğrenmesi olacaktı. "Mühendislerinizin bu konuda çalışmaya başlayacaklarını öğrendiğimde derin bir keder ve hayal kırıklığı hissettiğimi bilmenizi isterim" diye yazacaktı. Westinghouse'un temsilcilerine, "emin olunuz ki onlara en küçük ayrıntılarına kadar incelenmiş bir çalışma dışında başka hiçbir şey sunamazdım." Karşılık olarak şirket kendisine geçici bir danışmanlık statüsü teklif edecekti.
Ertesi yıl Westinghouse'dan tüm dünyaya çeşitli yayınlar yapacak istasyonlarının açılışında Tesla'nın görünmez dinleyicilere bir konuşma yapması için iyi niyetli bir teklif gelecekti. Ancak Tesla kendisinin de uzun süredir bir yayın sistemi üzerinde çalışmakta olduğunu hatırlatacak ve ilk olarak kendi görünmez dinleyicilerine hitap etmek istediğinden kendisini mazur görmelerini rica edecekti.
Ancak bu sefer de Westinghouse'a "ticari açıdan üstün türbini" ile başvuracaktı. Bunun şirkete milyonlarca dolar kazandıracağı konusunda
güvence veriyordu. Ama hiçbir önkoşulu kabul etmeyeceğini de sözlerine ekliyordu. Kendisi türbinleri üretecek ve deney safhasına kesinlikle karışmayacaktı. Tabii alacağı yanıt da öncekilerden pek farklı olmayacaktı. Kendisine böyle bir anlaşmaya giremeyecekleri, mühendislerinin bu konuda olumsuz görüş bildirdiği ve tabii ki mühendislerin fikirlerinin kendilerine yol gösterici olduğu belirtiliyordu.
Bu dönemde iki yeni arkadaş, bir heykeltıraş ve bir yazar girecekti Tesla'nın hayatına. Bu iki görece yetenekli sanatçının dostluğu adının çevresindeki başarı ve ün ne olursa olsun, kamuoyu tarafından unutulmamasını sağlayacaktı. On dokuz yaşındaki yazarın adı Kenneth M. Sweezey idi ve Tesla'nın her zaman birlikte olduğu arkadaş grubuna yeni katılmıştı. Yugoslav heykeltıraş İvan Mestroviç ise orta yaşlı ve Avrupa'da o sıralarda ün yapmış bir adamdı. Eserlerini tanıtmak üzere gelmişti Amerika'ya.
Tesla ve heykeltıraş, Yugoslavya'nın dağlarında geçirdikleri çocukluk günlerinin hatırasını yaşatıyorlardı birlikte. Her iki adam da gönülden şairdi. Şu ya da bu konuda muhabbet etmek amacıyla sık sık bir araya geliyorlardı New York'ta. Her ikisi de sabahlara kadar çalışan ve aynı dertten mustarip olan insanlardandı. Mestroviç koca koca mermer blokları stüdyosu olmadığından bir otelden diğerine taşınmak zorunda kalıyordu, Tesla'nın da bir laboratuvarı finanse edebilecek gücü yoktu eskisi gibi. Böylece beraberce yürüyüşlere çıkıyor, Balkanların durumundan ve kendi çalışmalarından bahsediyor, Sırp şiirinin tadını çıkarıyorlardı. Bu yürüyüşlerde Mestroviç, Manhattan'ın güvercinlerini besleme misyonundan da haberdar olmuştu.
Split'e döndükten çok sonra Tesla, Robert Johnson'un da teşvikiyle, heykeltıraştan kendisinin bir büstünü yapması ricasını bildirecekti bir mektupla. Ama Avrupa'ya gitme olanağı yoktu, Mestroviç de bir daha Amerika'ya dönemeyecekti. Buna karşın Tesla'yı hayalinde gayet iyi canlandırabildiği ve bir fotoğrafını gönderdiği takdirde bu işin altından başarıyla kalkabileceği cevabını verecekti heykeltıraş. Tesla bu iş için kendisine ödeme yapabilecek kadar parası olmadığını yazmıştı ama Mestro-viç'ten buna gerek olmadığı yanıtını almıştı. Daha sonra Tes-la'ya, güçlü bir ifade ile şaşılacak derecede benzeyen bronzdan bir büstünü yapacaktı. Bu büst bugün hala Belgrat'taki müzede, yine Mestroviç tarafından yapılan ve Tesla'nın kuzeni tarafından açılışı yapılan bir kopyası da Viyana Müzesi'nde sergilenmektedir.
Genç Sweezey mucit ile ilk karşılaşmalarını şu sözlerle dökecekti satırlara: "Uzun boylu ve dik duruşlu bir beyefendi idi. Şaşılacak şekilde uzun saatler boyunca işine konsantre olup çalışmasını devam ettirebiliyordu. Bu arada dostlarına ve diğer tüm canlılara çok içten ve sıcak duygular beslediği de anlaşıla-biliyordu."
Kendisi de Brooklyn'de köhne bir dairede oturan Swe-ezey'nin az sayıda yakın arkadaşı ve akrabası vardı. Gazetecilikte Tesla'ya en yakın kişi olmasının yanı sıra bilim insanına gerçek bir hayranlık da besliyordu. Biri genç, diğeri bir hayli yaşlı olan bu iki adam sık sık birlikte oluyorlardı. İnsanların uyuduğu saatleri çalışarak geçirse de şehirde çıktığı uzun gezintilerle kendisini tazelemeyi gayet
iyi başarabiliyordu. Sweezey de bu gece yürüyüşlerinde sık sık eşlik ediyordu mucide.
O da güvercinlerle tanışmıştı. Bir gece vakti Broadway'de yürürlerken ve Tesla ateşli bir şekilde dünyanın her hangi bir yerine telsiz enerji nakledilebilmesini sağlayacak sisteminden söz ederken, aniden sesinin tonunu alçaltmıştı. "Yine beni şu anda asıl endişelendiren şey odamda bıraktığım hasta kuştur. Dünyanın tüm telsiz sistemleri bir araya gelseler beni daha fazla dü-şündüremezler."
İki gün önce kütüphanenin önünde bulduğu kuşun dilinde tümöre benzer bir oluşum vardı ve bu durum yemek yemesini engelliyordu. Tesla onu yavaş yavaş ölmekten kurtarmış ve sabırlı bir tedaviyle yine o eski güçlü ve mutlu günlerine döneceği garantisini vermişti kendisine.
Ama bulduğu hasta kuşların tümünü odasına alabilmek gibi bir şansı yoktu, nitekim otel görevlileri pislikten şikayet etmeye başlamışlardı bile. "Bir kuşçu dükkanında bir düzineye yakın hasta güvercin birikmişti. Bunlardan kimi bir hastalığa yakalanmıştı, kiminin de bacağında falan bir yarası vardı. Tesla en sonunda veterinerlerin tedavi edilemez dediği güvercinlerden birini kangrenden kurtarmıştı. Eğer bir güvercinin Tesla'nın halledemeyeceği bir rahatsızlığı varsa çok iyi bir doktorun gözetimine teslim edilirdi."
Tesla ve Sweezey yürüyüşleri sırasında Einstein'dan, diyetlerden, çalışmalardan, modadan ve evlilikten konuşuyorlardı. "Tesla'nın tek evliliği işi ve dünya ile olan bağı idi" diye yazıyor genç yazar, "Newton ya da Michelengelo gibi evrensel bir düşünce ile evliydi o. S ir Francis Bacon gibi o da en başarılı çalışmaların çocuksuz erkekler tarafından ortaya konulduğuna inanıyordu..."
Genç yazara önüne çıkan ticari, hukuki ve akademik engellerden bahsediyor ama tüm bunlara karşın yine de göklerin en yüksek noktasına ulaşabileceğine inandığını anlatıyordu. Söylediğine bakılırsa, hayatı boyunca 2 milyon doların üzerinde para kazanmıştı. Bunun 1 milyonu da aslında Westinghouse'dan alternatif akım patentleri karşılığında alması gereken paraydı.
Tesla'nın güvercinlere duyduğu sevgi konusunda bazı tuhaf yorumlar yapıldığından Yugoslavya'nın ABD Büyükelçisi Konstantin Fotiç'in kızı Pola Fotiç'e bu çocukluk aşkını anlattığı bir mektuba burada da yer vermek uygun olacaktır. "Bir Yaşlının Ağzından Gençlik Hikayesi" adını taşıyan yazısında kışın dünyayla bağlantısı kesilen doğduğu evini ve o sıralarda sahip olduğu özel bir arkadaşını, "Maçak, dünyadaki kedilerin en kahramanı" diye anlatıyordu.
Daha üç yaşındayken karlı bir gecede, hayatında önemli bir rol oynayacak elektrikle Maçak sayesinde tanışacaktı. "Karda yürüyen insanlar arkalarında ışıltılı izler bırakıyorlardı. Ve duvara fırlatılan kartopları tıpkı bir kesme şeker bıçakla parçalandığında olduğu gibi titrek ışıklar saçıyordu..." Daha o yaşlarda ışığa karşı aşırı bir duyarlılık gösteriyordu. Kardaki ayak izleri ona, başkalarına olduğu gibi, kara, mor gölgeler halinde görülmüyordu.
"İçimden bir şey beni Maçak'ın sırtına vurmam için dürtüyordu. Sonunda beni nefessiz bırakacak bir mucizeye şahit olacaktım... Maçak'ın sırtı ışıltılar saçıyordu ve elimin üstü çatırtıları her yerden duyulabilen kıvılcımlarla kaplanmıştı."
Babası bunun elektrikten kaynaklandığını anlatmıştı. Annesi de zavallı kediyi kendi haline bırakmasını, yoksa hayvancağızın az sonra ateş alacağını söylüyordu. Ama çocuk daha soyut düşünmeyi tercih ediyordu.
"Doğa da dev bir kedi miydi? Eğer öyle ise onun sırtına vuran kimdi? Sonunda bunu ancak Tanrı'nın yapabileceğine hükmetmiştim."
Az sonra odanın içi daha da karardığında küçük çocuk kedinin sanki ıslak bir zeminde yürüyormuş gibi adımlarını sakınarak attığını ve kürklü bedeninin azizlerde olduğu gibi bir ışık halesi ile çevrili olduğunu görecekti. Günlerini elektriğin ne olabileceğini düşünerek geçiriyordu. Ama bir cevap da bulamıyordu. Bu mektubu yazarken Tesla seksen yaşına basmış bulunuyordu ve hala da bunun yanıtını bulamadığını söylüyordu.
Kediye duyduğu sevginin tam zıttı bir hissi de ailenin kazına karşı besliyordu. "Canavara benzeyen çirkin bir hayvandı, devekuşu gibi bir gagası vardı, gagası timsah ağzını, zeka kıvılcımları saçan gözleri ise insan gözlerini andırıyordu." Yaşlılığında Tesla bu kazın neden olduğunu öne sürdüğü bir yaradan bahsediyordu hala. Ama çiftlikteki diğer kuşların hepsini seviyordu.
"Güvercinlerimizi, tavuklarımızı beslemekten büyük bir zevk duyardım; onları kolumun altına sıkıştırıp sarılmak, okşamak bana dünyanın en güzel şeyi gibi gelirdi." Hatta o kazın bile eve "bir kuğu edasıyla" sürüsüyle birlikte dönmesi "benim için eşsiz bir neşe ve ilham kaynağı olurdu." Şimdi New York'ta hareketli yılları geride bırakıp, pek uyum sağlayamadığı insanlardan da yavaş yavaş elini eteğini çektikçe, bu güvercinlerin sıcaklığına daha çok sarılıyordu.
Bir gün ofisinde ağır bir hastalığa yakalanmış olarak yatıyor ve yine her zaman olduğu gibi bir doktora görünmeyi reddediyordu. En sonunda St. Regis Oteli'ndeki odasına dönemeyecek kadar halsiz düştüğünü anlayınca sekreterine otel resepsiyonunu aramasını fısıldayacak ve onlara odasındaki "kanatlarında gri benekler olan beyaz güvercine" yem vermelerini söylemesini isteyecekti. Sekretere bu notu aynen iletmesi konusunda ısrar edecekti. Oda görevlisi ikinci bir habere kadar güvercini beslemeye devam etmeliydi. Odada yeteri kadar yem bulabilecekti.
Eskiden Bryant'a yürüyüşe çıkamadığı günlerde, yokluğunda güvercinlerle ilgilenecek ve onlara yem verecek birisini görevlendirirdi. Sekreterleri delirmeye başladığını düşünüyorlardı.
İyileştikten kısa bir süre sonra bu olay unutulup gitti. Ama mucit bir gün ofisini arayarak otelden ayrılamadığını zira güvercinin çok hasta olduğunu bildirecekti. Daha sonra Miss Skeritt, Tesla'nın birkaç gününü güvercinle birlikte otelde geçirdiğini bildirecekti. Güvercin iyileştikten sonra Tesla da günlük olağan çalışma, yürüme ve güvercinlerini besleme ritüellerine devam
edebilecekti. Yaklaşık bir yıl sonra Tesla avucunda küçük ve ölü beden bulunduğu halde sarsılmış ve üzüntülü bir halde girecekti bürodan içeriye. Lulious Czito'dan yaşadığı banliyöde güvercini için bakımlı bir kabir yeri bulmasını rica edecekti. Neden sonra fikrini değiştirecek henüz yola çıkmış olan Czito'dan hayvanın ölüsünü geri getirmesini isteyecekti. Kendisi "daha özel" bir şey ayarlamıştı. Kimse ölü güvercinle ne yaptığını öğrenemeyecekti.
Üç yıl sonra Tesla tam anlamıyla iflas etmişti. Otele olan borcunu uzun süredir ödeyemiyordu. Bir akşam icra memurları ofisine gelmişler ve eşyalara mahkeme kararıyla tedbir koydurmuşlardı. Tesla memurları bir erteleme için ikna etmeye uğraşıyordu. Diğer bir yanda da iki haftadır maaşlarını alamayan sekreterleri vardı. Bir tek Edison Madalyası kalmıştı yadigar. Onun da ancak yüz dolar edeceğini söylemişti mahcup kadınlara. Bunu ikiye bölecek ve yarısını birine, yarısını da diğerine verecekti.
Dorothy Skeritt ve Muriel Arbus hemen buna itiraz ettiler, tam tersine yanlarındaki parayı onunla paylaşmak istiyorlardı.
Birkaç hafta içinde Tesla parayı toparlayabilecek ve sekreterlerine olan borcunu birer zarf içinde gönderecekti. Aslında Edison madalyasını ikiye bölmeyi teklif ettiğinde ofisinde beş dolar kadar bir bozukluğu da vardı. Ama hemen bunu kuşlara yem almak için kullanacağını belirtecekti, öyle ya hiç kuş yemi kalmamıştı ve sekreterlerden birini kuş yemi almaya yollayacaktı.
Hayli borçlandığı Czito'nun yardımıyla ofisini yeni bir binaya taşıdı. Kısa bir süre sonra St. Regis otelinden Tesla'ya bir çağrı gelecekti. Gelip güvercinlerine bakmasını rica ediyorlardı. Aslında Tesla beyaz dostlarını, Connecticut'ın havasının kendilerine iyi geleceğini düşünerek Sherff'in yanına göndermişti bir kafes içerisinde. Gel gör ki, vefalı arkadaşları bir süre sonra eski dostlarının sıcaklığını özlemiş ta oralardan bir akşam vakti otel odasının balkonuna geri gelmişlerdi. Üzgün bir halde eşyalannı toplayıp Hotel Pennsylvenia'ya taşınacaktı kısa bir süre sonra. Tabii güvercinleri de onunla beraber. Bir süre sonra göç yolları Hotel Governor Clinton'a atacaktı onu. Hayatının son on yılını ise güvercinleri ile birlikte Hotel New Yorker'da geçirecekti.
Beyaz güvercinin ilginç hikayesini de Tesla, O'Neill'a ve New York Times'ın bilim yazarı William L. Lawrence'a Hotel New Yorker'ın lobisinde oturdukları bir akşam anlatmıştı. Bir psikoloji derneğinin üyesi olan John O'Neill Tesla'nın beyaz güvercin masalında mistik semboller bulmuştu. O'Neill ve diğer ruhbilimciler Tesla'nın güvercinine kumru diyorlardı. Teknik olarak güvercinler de kaya kumruları olsalar dahi bu ayrımı ancak kuş gözlemcileri yapardı ve Tesla da kendi güvercinine güvercinden başka bir şey demek istemiyordu. Ancak mucidin yaşam öyküsünü ilk kaleme alanlardan olan O'Neill, Tesla'nın otelin lobisinde güvercinle ilgili anlattıklarını kumrularla olan aşk hikayesi olarak değerlendiriyordu.
"Yıllardır güvercinleri besliyorum. Binlercesini besledim, kim bilir ne için...
"Ama aralarında bir tanesi vardı ki... Çok güzel bir güvercindi. Bembeyazdı, yalnız kanatlarında gri benekçikler vardı. O farklıydı. Bir dişiydi. Onu her yerde ayırt edebilirdim.
"Nerede olursam olayım bu güvercin beni bulurdu. Ne zaman onu yanımda istesem umutla seslenirdim, uçarak çıkar gelirdi. O beni anlardı, ben de onu...
"O güvercine aşıktım."
"Evet bir erkeğin bir kadını sevdiği gibi severdim onu ve o da beni. Hasta olduğu zaman hemen haberim olurdu; odama gelirdi ve ben de günlerce onunla kalırdım. Onu iyileştirirdim. O güvercin hayatımın neşe kaynağıydı. Bana ihtiyacı olduğunda başka hiçbir şey umurumda olmazdı. Benimle olduğu sürece hayatımın bir anlamı, amacı olurdu.
"Bir gece karanlıkta yatağıma uzanmıştım, zihnim problemler çözmekle meşguldü, sık sık yaptığı gibi uçarak penceremden içeri süzüldü ve masamın üstüne kondu. Beni istediğini biliyordum, bana önemli bir şeyler anlatmak istiyordu.
"Yanına gittiğimde anladım ki bana ölmek üzere olduğunu söylemek istiyordu. Mesajını aldığımda gözleri ışıldadı, güçlü ışık demetleri yayılıyordu gözlerinden."
Tesla duraksadı ve sanki kendisine sorulan bir soruyu yanıt-lıyormuş gibi açıklamaya girişti.
"Evet bu, gerçek bir ışıktı. Güçlü, göz kamaştırıcı, kör edici bir ışıktı. Laboratuvarımda lambalarımla elde edebildiğim tüm ışıklardan daha güçlüydü.
"O güvercin ölünce hayatımdan da bir şeyler eksildi. O zamana dek, ne kadar yoğun çalışmam gerekirse gereksin işimi tamamlamam gerektiğini düşünürdüm, bunu yapabileceğimden emindim her zaman için. Ama o hayatımdan çıkıp gittikten sonra artık yaşamım boyunca süren çalışmanın da sonunun geldiğini anlamıştım.
"Evet, yıllar boyunca güvercinleri besledim. Binlercesini... ve beslemeye de devam edeceğim, kim bilir ne diye?"
Yazarlar onu sessiz bir şekilde bırakıp dışarı çıkacaklar ve uzun bir süre tek bir kelime bile etmeden yürümeye devam edeceklerdi.
Sonradan O'Neill şunları söyleyecekti: "Güvercini kendisini terk edip odasının penceresinden uçup gittiğinde Tesla'nın gördüğü göz kamaştırıcı ışık, Budapeşte'de parkta dolaşırken gördüğü güneşin ışığı ile aynı anlama geliyordu; Tesla mistik iç dünyasını bu derece baskı altında tutmasaydı Kumru sembolizmini o da anlayabilirdi."
Dr. Jule Eisenbud Amerika Psişik Araştırmalar Dergisi'nde yayımlanan bir yazısında kuş sembolünü Tesla'nın nevrozları ve çocukluğunda annesi ile
arasındaki ilişki ile bağdaştıracaktı. Kuşun eski çağlardan beri anneyi ve onun besleyici memesini simgelediğini belirtiyordu ruhbilimci. Ve Tesla'nın tek bir dileği ile kuşun istediği zaman, istediği yerde yanında belirdiğini söylediğini hatırlatıyordu. "Bu fantezinin anlamı ancak biyografik veriler ayrıntılı bir şekilde incelendiğinde ortaya çıkabilir. Görülüyor ki, Tesla'nın hayatında baskın bir figür olan annenin 'kaybolması' sonucunda bilinçsiz bir ihtiyaç ve kontrol edilme gereksinimi bu fantezi ile ilişkilendirilebilir. Bu kanıyı hayatı boyunca sergilediği tuhaf klinik alışkanlıkları, özellikle de insanlarla ve nesnelerle olan sıra dışı ilişkileri de güçlendirmektedir. Bilinç altında tüm hayatını, evrene egemen olan mitolojik bir sembolü zaptetmeye adaması dahi tek başına bu görüşün geçerliliğini açıklayabilmektedir."
Tesla'nın yazılarının hiçbirinde bu 'kaybolan' annenin yerine koyduğu doğal sembolden söz ettiğine rastlanamamıştır. Ama Dr. Eisenbud hayatının tüm aşamalarında bu memeden duygusal ve fiziksel olarak mahrum kalmış bebeğin izlerini görebiliyordu. Eisenbud, Tesla'nın annesini idealize ettiği konusunda ısrarlıydı: "Ve tüm hayatı boyunca annesinin ölümüne, tam anlamıyla kaybolmasına dair tamamlanmamış önseziler hissedecekti. Bu tip çelişkilere Tesla gibi takınaklı nevrotiklerde sık sık rastlanır, tüm ilişkilerine ve tavırlarına anne simgeleri ve anneyi temsil eden semboller hakimdir."
Eisenbud'a göre, mükemmel küresel şekillere, kadınların bo-yunlarındaki incilere tahammül edememesinin nedeni de buydu. Hastalarından birinin de henüz iki haftalıkken memeden kesilmesinin etkisiyle hayatının ileri safhalarında ölümcül bir depresyona girdiğinden ve dünyanın yuvarlak olmasına bile tahammül edemediğinden bahsediyordu.
Dr. Eisenbud, Tesla'nın paraya karşı olan tavrının da temelde yatan bu anne sembolünün etkisiyle güçlenen evrene hakim olma fantezisinin belirtisi olduğuna inanıyordu:
"Milyonları büyük ve çoğu zaman da garip bir cömertlikle savuruyordu ve sonuçta da iflası kaçınılmaz oluyordu. Ancak, açıkça görülüyor ki varolmak için kaderine veya başka insanlara ihtiyacı olmadığına dair ferahlatıcı bir inancın etkisi altındaydı ve parayı da hayatın mekanik ve sıkıcı işleyişinin küçük ve önemsiz bir parçası olarak görüyordu, ne zaman istese aYzu ettiği kadar kazanabilirdi... Tesla'nın anne kontrolü ile ilgili olarak oynadığı bu sonu gelmeyen oyunun en acayip bölümü ise yemek üzerine idi. Ve ne olursa olsun en sonunda annesini temsil eden sembol galip gelecekti..."
Bu, o akşam yemeği seremonilerini de açıklıyordu; özel kıyafetlerle kendine ayrılmış masada belirlenen saatte ve annenin pahalı bir temsilcisi olan garsonun hizmetinde yenen yemek "kendisine kırıntılar için yalvarmak zorunda kalmadığı annenin sembolik kontrolü idi."
Tesla'nın en sevdiği yemeğin de bir tür kumru olduğuna dikkat çekiyordu: "Kendisini beslemeyen memeyi ısırmanın güzel bir klinik örneği vardı. (Madalyonun öbür yüzünde ise saplantılı bir şekilde güvercinleri beslemesi.) Sadece göğüs eti yiyebilirdi."
"Hayatının sonlarına doğru" diye devam ediyordu Dr. Eisen-bud, "alacağı tek besin ılık süt olacaktı. En sonunda da güvercinin gözlerinden kör edici bir ışık yayılacaktı. Memeden gelen sütü temsil eden bir simge..." Tesla'nın hayatı boyunca süren telafi etme çabası, simgesi çökmüştü. Hayatından önemli bir parça sökülüp alınmıştı, işinin bittiğini biliyordu.
Davranışçı teorisyenler bu tip FreudçuMungçu açıklamalara karşı çıkacak, Tesla'nın saplantılı nevrozunun temelinde çocukluğunda yaşadığı travmaların olduğunu savunacaklardı.
Ancak konuyla ilgili yeterli verilerin olmayışı spekülasyondan ileri gitmemizi engelliyor.
23. GEÇİŞLER
Katharine Johnson hasta düşmüştü. Tesla özel bir diyet tavsiye ederek endişesini göstermişti. Ama Katharine'in içine düştüğü daha derin bir durum, kendisi için değerli olan her şeyin hayatının ortasında ellerinin arasından kayıp gittiği hissi, iyileşme iradesini de yok ediyordu. Perdeleri çekilmiş odasında hasta yatarken gözlerinin önünde eski zamanlar, evlerinin partilerle, şölenlerle şenlendiği, kapılarının önünden gösterişli kalabalıkların, faytonların, otomobillerin eksik olmadığı, Tesla ile Wal-dorf-Astoria otelinde ziyafetler düzenledikleri ve çalışmaları için uygun bir para babası bulmaya çalıştıkları o dönemler gözlerinin önünde yeniden canlanıyordu. Laboratuvarındaki tüm o gösteriler, heyecanlı geziler gittikçe silikleşen benliği ile birlikte çözülüp yok olmuştu sanki. Yaşadığı hayat kendisine ait değildi ve kimin hayatını yaşamakta olduğunu da bilmiyordu. Hayatı, yalnızca başkalarının hayatlarının, eylemlerinin ve zaferlerinin bir yansıması olarak kalmıştı. Şimdi kendi kendine yaban-cılaştığını hissediyor, öfke ve umut arasında ikiye bölünüyordu. Aldatılmış, kandırılmış olduğunu hissediyor, kendini ölesiye yalnız ve zayıf görüyordu.
O böyle eriyip giderken, Tesla da kendisini garip kehanetlerinden birinin yazılmasına kaptırmıştı: Kadınların geleceği... Bu, sürekli kendi ekseninde dönüp duran ve kafasını allak bullak eden bir konuydu ama düşünmekten de alıkoyamıyordu kendisini. Katharine hastalanmadan bir yıl önce Detroit Özgür Basın gazetesine kadınların "sorunları" üzerine bir demeç vermişti. Herhangi bir erkeğin tatlı dilli üslubu içinde ve kederli bir şekilde kadınların nasıl da erkeklerin onlar için inşa ettiği kaidede kıstırılıp kaldığından dem vuruyordu. Kadınlara bütün hayatı boyunca uzaktan uzağa özel bir saygı ile taptığını anlatıyordu. Ancak şimdi kendi zekalarını erkeklerinkine denk koşmaya çalışarak, Tanrı'nın doğal atamalarına karşı gelmekten de öte, "medeniyeti tehlikeye atmıyorlar mıydı?" Bu soruya karşılık "Kimin medeniyetini?" sorusu 1920'lere kadar sorulmayacaktı.
Şimdi Katharine'in hastalığı nedeniyle zihni tekrar bu konu etrafında dönüp durmaya başlamıştı. En sonunda Colliers'e bir yazı gönderecekti. Makalenin başlığı tehditkar bir şekilde "Kadınlar Patron Olduğunda" diye atılmıştı. Yazıda kadınların entelektüel açıdan daha üstün olduğu bir cinsel düzen anlatılıyordu.
Bir yandan bu düzeni savunuyor gözüküyor, diğer yandan da kaygılarını dile getiriyordu. Katharine'in hayatının nasıl heba olup gittiğini mi fark etmişti? Kendisini harekete geçiren neden her neyse, kararsız bir şekilde de olsa, en sonunda kadın ve erkeklerin gelecekte mekanik "rasyonel" toplum ütopyasına uygun yaşayacaklarını müjdeliyordu.
Tesla, Birinci Dünya Savaşı'ndan hemen önce aniden ortaya çıkan cinsel eşitlik eğiliminin hiçbir titiz gözlemcinin gözünden kaçmış olamayacağını sözlerine ekliyordu. Tabii İkinci Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde üreme baskısıyla kadınların bu toplumsal ve ekonomik kazanımlarından feragat etmek zorunda bırakılacaklarını öngöremiyordu.
Bazı feministler Tesla'nın dayanak noktasının ilk kısmını eleştiriyorlardı: "Kadınların cinsel eşitlik savaşımları yeni bir cinsel düzen doğuracaktır ve bu düzende kadınlar üstün taraf olacaktır. Modern kadının yüzeysel cinsel eşitlik taleplerinin altında çok daha etkili bir iktidar arayışının belirtileri mayalanmaktadır.
"Kadınların kuşaklar boyunca itaat etmek zorunda bırakılmaları onlarda bir atropi ya da en azından zihinsel kabiliyetlerin zayıflaması sonucunu doğurmuştur ki içinde bulunduğumuz dönemde artık bu durum ortadan kalkmaya başlamış ve kadınların ussal olarak erkeklerden hiç de aşağı olmadıkları fark edilmeye başlanmıştır.
"Kadınlar, erkeklerin zihinsel kazanımları, başarıları ile boy ölçüşebilmeye başlamıştır ve nesiller boyunca devam edecek bu gelişme süresince kapasiteleri de gelişecektir. Ortalama bir kadın en az ortalama bir erkek kadar iyi eğitim almış olacak, bu eğitimde yıllar boyu süren dinginliğin yarattığı yoğun ve güçlü istek ile erkekleri de geride bırakacaktır. Kadınlar bugünkü durumu yadsıyacak ve ilerlemeleriyle güçlenen bir medeniyet kuracaktır."
Ama Tesla'nın tanımladığı bu, "kovandaki arılar gibi cinsel kimliklerinden soyutlanmış bir şekilde hayatlarının amacını çalışmak haline getirmiş olan kadın ve erkeklerin meydana getirdiği ideal toplum" fikri erkekleri olduğu kadar düşünen kadınları da fazlasıyla ürkütecekti.
"Kadınların çabaları yeni alanları da kapsadıkça liderliği yavaş yavaş ele geçirmeleri sonucunda kadınsı hassasiyetleri silinmeye başlayacak, sonunda tamamen ortadan kalkacak, annelik içgüdüleri körelecek, sonuçta annelik ve evlilikten soğuyacaklar ve insan medeniyeti de gittikçe arıların mükemmel medeniyetine daha çok benzeyecektir..."
Arıların mükemmel komün hayatından esinlenerek "toplumsal ortaklaşa hayatta, çocuklar da dahil her şeyin, herkesin mülkiyetinde ve sorumluluğunda olacağı"nı vaat eden bu fikir o zamanlar için fazla radikal kaçan bir hayaldi.
Aynı ileri görüşlü yazıda Tesla teknolojik ilerlemelere dair öngörülerde de bulunuyordu. "Ailenin günlük gazetesinin 'telsiz' yolu ile yollanması imkan dahilinde olacaktır. Park ve ticari yollar ile özel yolların birbirlerinden ayrılması sorunları çözümlenmiş olacaktır. Şehirlerimizde asansörlü park yerleri
yükselecek, tercihli yollar ihtiyaca göre düzenlenecek, belki de insanoğlunun tekerleklerin yerine kanatları koyması ile bunlar tamamen ortadan kalkacaktır.
"Yerkürenin ısı kaynaklan endüstrinin kullanımına sunulacaktır. Güneş enerjisi evimizdeki enerji ihtiyacının büyük bir kısmını temin edecek, geri kalanı telsiz enerji nakli ile sağlanacaktır. Bugün kullanmakta olduğumuz telefonların yerini ceplere girebilecek kadar küçük aletler alacaktır. Herhangi bir habere, bir ülkenin devlet başkanının devrilmesine, dünya kupası final maçına, ya da bir depremin ya da terörün yarattığı felaketlere sanki olay yerindeymiş gibi şahit olabileceğiz."
Katharine 1925 yılında ölecekti. Son nefesini verirken dahi Tesla'yı unutmayacak Robert'i her zaman ona destek olmakla görevlendirecekti.
Johnson ve kızı Agnes (geleceğin Agnes Holden'i) ailenin yaz tatili geleneğini yaşatmaya devam edeceklerdi. Tesla her zaman bu seyahatlere davet edilecekti. Katharine'in doğum günlerine de çağınlıyordu. Robert davet mektubuna şu sözleri yazmıştı: "Müzik de olacak, her şey onun istediği gibi olacak. Senin dostluğun ona mutluluk verirdi. Seni gözden yitirmememi emretti bana. Eğer gelmezsen onun isteği gibi bir kutlama olamayacaktır bu."
Ama kısa bir süre sonra Robert tekrar parasal yardım arayışına girecekti. Vergilerini ve bir bankadan aldığı kredi borcunu ödeyemiyordu. Tesla, telif haklarından ve danışmanlık görevinden kazandığı parayla çok fazla bir yardımda bulunamıyordu. Tekrar rahatsızlanmış olmasına karşın gönderdiği çekin yanına şakacı bir not düşmekten de geri kalmayacaktı: "Bu ufak sorunların neşeni kaçırmasına izin verme. Biraz daha dayan ve göreceksin ki sen de Pegasus'unun sırtına binmiş göklerde süzülmeye başlamışsın."
Johnson teşekkürlerini iletecek ve kızı ile birlikte iki aylık bir Avrupa gezisine çıkmayı planladıklarını bildirecekti. Gezisi sırasında kendisini hayatının son birkaç yılında mutlu edecek genç bir aktrisle tanışacaktı.
Ertesi yıl Nisan ayında Tesla, böyle bir istekte bulunmamış olmasına karşın beş yüz dolarlık bir çek gönderdi. "Lütfen bu sana vahşi tefecileri hatırlatmasın, bunu küçük bir kutlama vesilesi olarak kabul et." Johnson bu paranın yarısıyla Kate'in mezarına duvar ördüreceğini bildirecekti yanıt olarak. "Tatlı Mar-guarite (Churchill)'in" kendisini gençleştirdiğinden ve mucidin de onunla tanışmasını çok istediğinden bahsediyordu.
Kısa bir süre sonra Johnson hastaneye kaldırılacaktı. Hasta yatağından Tesla'ya şu mektubu göndermişti: "Mutlaka, ben buradan çıktıktan sonra, gelip Miss Churchill ve Marguerite'le bir akşam yemeği yemelisin." Genç aktrisle ilgili hayaller sayıklıyor, onunla bir Avrupa turnesine çıkmayı planladığından dem vuruyordu. "Tabii annesi de bulunacaktı" yanlarında. Onlarla birlikte Shakespear'in, Keats'in, Wordsworth'ün mezarlarını ziyaret edecekti. Buna karşın Avrupa'da ancak ertesi yıl ve 1928'de yanında sadece kızı olduğu halde bulunabilecekti. Bu gezilerin parası ise kendisi de kıt kanaat geçinen Tesla'nın gönderdiği çeklerden çıkıyordu.
Niagara Şelalesi elektrik şebekesinin kurulduğu yıllarda, Ni-agara Komisyonu'nun bir üyesi ve o zamanlardan beri Tesla'nın da yakın bir dostu olan Francis A. Fitzgerald, 1927 yılında mucidin o sıralarda en çok ilgi çeken projelerinden birinde kendisine yardımcı olmaya çalışıyordu. Telsiz enerji nakli projesini finanse etmesi için Kanada Enerji Komisyonu'nu ikna etmeye uğraştı. Bu çaba o sıralarda sonuçsuz kaldı ama hidroelektrik enerjisinin telsiz nakledilebileceği fikri Kanadalıların zihnine yerleşecekti.
Uzun yıllar boyunca Tesla'nın çok kuvvetli bir ışık, bir ölüm ışını icat ettiğine ilişkin bir dedikodu yayılacaktı kulaktan kulağa ama Tesla anlaşılamaz bir tavırla bu konuda herhangi bir açıklama yapmaktan kaçınıyordu. 1924 yılında Avrupa'da da bazı bilim insanları, önce bir İngiliz, daha sonra bir Alman ve bir Rus, ölüm ışınını keşfettiklerini iddia etmişlerdi. Bir keresinde Amerikalı bir bilim insanı, Dr. T. F. Wall, uçakları ve arabaları durdurabilen bir ışının patentini almak için neredeyse bir başvuruda bulunacaktı. Daha sonra bir Colorado gazetesi Tesla'nın 1899 yılında şehirlerinde deneyler yapmak üzere bulunduğu sırada ölüm ışınlarının en güçlüsünü icat ettiğini gururla duyuracaktı. Tesla, hiç de alışık olmadık bir şekilde, bu konuda sesini çıkarmaktan kaçınıyordu.
1929 yılında Scherff, Nikola Tesla Şirketi'nin alacağı vergi iadeleri konusunda mucide gönderdiği bir notta "ne yazık ki, zaten şirket hiç vergi ödeyememişti" diye yazacaktı. En azından bu defa durum zamana uygunluk gösteriyordu, zira Büyük Bunalım yılları yaşanmaya başlamıştı.
Tesla eski dostu Johnson'u neşelendirmek için esprilerle dolu bir mektup daha göndermişti; "ekonomik durumunun bir miktar kötülediğinden" de dem vuruyor ve şunları yazıyordu: "Elbette diğer arkadaşlarla muhabbeti pek fazla koyulaştırmıyo-rum. Dikkatimi diğer önemli ve değerli icatlar üzerinde yoğun-laştırıyorum. Gerçi ben de yeni mucitler gibi basında kendime ajanlar kiralasaydım tüm dünya şimdi benden konuşuyor olurdu ya, haydi neyse!"
Aslında artık hemen hemen hiç bir yeni patent için başvuruda bulunmuyordu. 1922 yılında akışkan mekaniği alanında bazı patentler için başvurmuştu ama işlemleri tamamlanamamıştı. Böylece bunlar da ortak dağarcığa eklenmişlerdi. Bunlar arasında çok önemli olduğuna inanılan bir başvuru da vardı: "Yüksek Vakum Üretiminde Kullanılan Araç ve Yöntemlerde Yenilikler". Yıllar sonra ABD ve Sovyet Rusya ışın kitle imha silahlarının geliştirilmesinde yarışa girdiklerinde bu fikirler üzerinde dikkatle durulacaktı.
Bunlar 1916 yılında aldığı bir grup patentin devamı niteliğindeydi. Ama herkes Tesla'nın yaratıcılığının solmakta olduğuna inanıyordu artık. Fakat bu konuda bir hayli yanıldıklarını fark edeceklerdi.
24. DOĞUM GÜNÜ PARTİLERİ
Tam gece yarısı doğduğundan hangi günü doğum günü olarak kutlayacağı konusunda zaten kararsız kalan Tesla aslında doğum günü ile pek de ilgilenmezdi. Geçer giderlerdi ve kendini iyi hissettiği sürece nasıl yaşandıklarına aldırmazdı.
Ama bu arada kolej yıllarından beri kilosunun hemen hiç değişmemiş olmasıyla bir hayli övünürdü. Kedi gibi çevik olduğuna dair söylentiler dolaşırdı ağızdan ağza. Soğuk bir kış günü buzlu bir yolda yürürken ayağı kayıp dengesini kaybedince, uçarak bir takla atıp tekrar iki ayağı üzerine konduğuna ve yoluna devam ettiğine şahit olduklarını iddia edenler vardı ortalıkta. Yoldan geçmekte olanlar gözleri fal taşı gibi açılmış bir şekilde böyle bir olayı, sirkler bir yana, ne gördüklerini, ne de duyduklarını söylüyorlardı.
Ama yaş kemale erince kaçırdığı doğum günlerini telafi etme telaşına kapılmıştı. Her yıldönümü muhabirlerin ve fotoğrafçıların da hazır oldukları bir kutlama haline dönüşüyordu. Bu partilerde yeni icatları konusunda nutuklar atıyor, gönlü diledi-ğince kehanetlerde bulunuyordu ki bu durum genç arkadaşlarını bir hayli memnun ediyordu. Sadece temsil ettiği Times'ın saygınlığına uygun düşecek şekilde ayık kalan Mr Kaempffert bu sahneleri can sıkıcı bulabiliyordu. Gurularının her kelimesini, bunca anlamsızlığına karşın, nasıl olup da ağızları açık bir şekilde dinleyebiliyorlar, anlamıyordu. Dahası bunları anlıyor gibi davranıyorlardı.
Tesla'nın yetmiş beş yaşına basması dolayısıyla Sweezey tarafından çok özel bir doğum günü partisi düzenlenmişti. Genç ve çekingen bir bilim yazarı olan Sweezey'nin sohbet dağarcığı birkaç kelimeyi pek geçmezdi. Bazıları adamcağızın neredeyse işaretlerle konuşmaya çalışacağından yakınıyordu. Buna karşın bilimin anlaşılmaz dilini geniş kitlelere anlaşılabilir kılacak şekilde grafik imgelere dönüştürme yeteneği dolayısıyla yazı işinde kimse eline su dökemezdi. Bilimi parti oyunlarına dönüştürüyor, çocukların gönlünü kazanacak şekilde mutfak masası üzerinde bilimsel deneyler sergileyebiliyordu. Yemekten Sonra Bilim adında bir kitabı yayımlanmış ve özellikle okul çağında çocukları olan anne-babalar tarafından kapışılmıştı. Bilim dergilerine daha karmaşık makaleler gönderdiği de oluyordu.
Tesla da onun kahramanıydı. Sweezey doğal olarak Tesla'nın dehasını ve bilim tarihine olan katkılarını ortalama bir insandan daha fazla takdir edebiliyordu ve Behrend gibi o da kamuoyunun dar görüşlülüğüne bir hayli içerliyordu. Bu konuda bir şeyler yapmaya kararlıydı.
Böylece mucidin 1931 yılına denk gelen yetmiş beşinci doğum günü için dünyanın dört bir yanındaki mühendis ve bilim insanlarına Tesla'ya dair övgü ve tebriklerini bildirecek birer mektup yazma çağrısını örgütleme işine verecekti kendisini. Aldığı cevaplar arasında Nobel ödülüne layık görülmüş ve Tesla'nın kendi kariyerlerindeki olumlu etkisinin bilincinde olan ünlü bilim insanları da yer alacaktı.
Robert Millikan, yirmi beş yaşındayken, 'Tesla Bobini'nin
Tesla tarafından tanıtıldığı bir seminere katıldığını anlatıyordu: "O günden beri, şunu hiç çekinmeden söyleyebilirim ki çalışmalarımda ve araştırmalarımda o gece öğrendiğim prensiplere pek fazla bir şey ekleme ihtiyacı duymadım. Bu nedenle sadece tebriklerimin değil sonsuz minnettarlığımın ve saygımın da kendilerine iletilmesini canı gönülden rica ederim."
Arthur H. Compton, "Doğanın sırlarını sizin gibi birinci elden öğrenen ve onun kanunlarının nasıl gündelik hayatımızın sorunlarının çözümünde kullanılabileceğini gösteren bilim insanlarına biz genç kuşaklar ödenemeyecek kadar çok şey borçluyuz..." diye sesleniyordu.
Amerika Elektrik Enstitüsü'nün gelmiş geçmiş tüm başkanları radyo alanındaki öncü çalışmalarından dolayı kendisine övgü ve minnet dolu mesajlar göndermişlerdi. Ve daha niceleri Tesla'nın hayal gücünün kendilerine verdiği güç ile yürüdükleri yollarda ulaştıkları başarılar nedeniyle Tesla'ya methiyeler düzüyorlardı.
Dr. Behrend "kendisini geliştirenlere karşı dünyanın ne denli vefasız olabildiğinden" dem vuruyordu.
"Biz, alternatif akım enerji naklinin geliştirilmesi üzerinde çalışanlar için hiç şüphe yok ki Tesla adı, elektrik alanındaki çalışmalarıyla Faraday neyi ifade ediyorsa aynı şeyi ifade etmektedir."
Tesla'nın geniş bir başarı grafiği çizdiğinden habersiz olan Einstein da kutlamasının yanında Tesla'yı yüksek frekanslı akımlar üzerine çalışmalarından dolayı tebrik ediyordu.
Bu kutlamaya önayak olan Sweezey de kendi tebriklerini en hararetli bir dille ifade ediyordu. Tesla'nın dehasının Roentgen ve J. J. Thompson'un ve elektron konusunda çalışan diğer bilim insanlarının çabalarına öncülük ettiğini anlatıyordu. "Tek başına bilinmezler diyarına adım atmaya cesaret edebilmişti. O, kabullenilmiş doğrulara karşı gelebilen büyük bir devrimcidir" diyordu.
Tüm bu övgüler bilim editörü Hugo Gernsback'in sözleri ile gerçek anlamda tamamlanmış oluyordu: "Eğer bir mucitten, yani sadece kurulu düzeni geliştiren bir kimseden değil de, bir yaratıcıdan ve bir kaşiften söz etmek gerekirse şuna hiç şüphe yok ki sadece içinde bulunduğumuz zamanın değil, tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm dönemlerin en büyük mucidi eşsiz dehası ile Nikola Tesla'dır... Onun devrimci olduğu kadar temel nitelikteki keşiflerinin entelektüel dünyada bir eşine daha rastlanamaz."
Sweezey tarafından harekete geçirilen Amerika ve dünya basınında da bir zamanların yıldırımlar yaratan, bedeninden ışıltılar saçan bu deha üzerine yazılar yayınlanmaya başlamıştı. Time dergisinde çıkan bir yazıda muhabirlerinin çevresindeki hale ile kolayca ayırt edilebilen bu "uzun boylu kartal başlı adamı" bulmakta zorlandığından bahsediliyordu.
Buldukları adam bir deri bir kemik kalmış ve saçlarına aklar düşmüş haliyle daha çok yıldırımlar yaratanın bir hayaletini andırıyordu ama hala dinç duruyordu. Mavi gözlerinde ışıldayan bakışlar ve çınlayan sesi hala ruhunun gücünü ifade ediyordu.
Sweezey, hazırladığı onur defterini hediye ettiğinde şaşırdığını ama kendisini fazla kaptırmadığını fark edecekti. Hayatı boyunca kendisi ile zıtlaşan insanların
övgüleri ile ilgilenmediğini söylese de Sweezey içten içe bunun kendisini memnun ettiğini fark edebiliyordu. Gerçekten de Sweezey bir kısmını kısa bir süreliğine ödünç istediğinde bir hayli ayak sürüyecekti.
Röportajlarında o sıralarda zihnini meşgul eden konulardan bahsediyordu. İki şey üzerine çalışmaktaydı: Birincisi, Einste-in'ın Genel Rölativite Teorisi'ni çürütecek tezlerdi. Tesla, kendi tezlerinin Einstein'ın tezlerinden daha anlaşılabilir olduğunu ve bunları duyurduğunda doğru sonuçlara varmış olduğunun görüleceğini söylüyordu.
İkincisi, yeni bir enerji kaynağı üzerinde çalışmaktaydı. "Ye-ni-bir kaynak derken, bildiğim kadarıyla daha önce hiçbir bilim insanının enerji kaynağı olarak görmediği bir şey üzerinde çalışmaktayım demek istiyorum. Bu fikir ilk aklıma geldiğinde tam anlamıyla şok olmuştum."
Bu yeni enerji kaynağının kozmostaki bir çok karanlık noktayı da aydınlatacağını öne sürüyordu. Tesla'nın öğrencilerinin halen kafasını karıştırmakta olan bir diğer ifadesi de, bu enerji kaynağının endüstri sahasında, özellikle de çelik üretiminde yepyeni ve neredeyse sınırsız bir pazar açacağı yolundaydı.
Kendisinden daha fazla açıklama beklendiğinde bunun tamamıyla yeni bir enerji kaynağı olduğunu ve gece-gündüz yılın her anında bundan faydalanılabileceğini söylemekle yetiniyordu. Bu enerjinin üretiminde kullanılacak donanım da mekanik ve elektrik aksam açısından son derece basit olacaktı.
Tesla, ilk kuruluşunun başlangıçta pahalıya gelebileceğini ama bunun kısa bir süre içerisinde aşılacağını çünkü işleyişinin sürekli ve duraksamasız olacağını öne sürüyordu. "Bunun atom enerjisi denilen şeyle bir ilişkisi olmadığını hemen belirteyim" diyordu. Aslında bu terimle anlatılmak istenen türde bir enerjiden de söz edilemez. 15 milyon volta kadar çıkan gerilimlerde-ki akımlarla atomu ben de parçaladım ama ortaya enerji çıkmadı..."
Yeni enerji kaynağını açıklaması yolundaki ısrarları nazikçe geri çeviriyor ama "birkaç ay ya da yıl sonra" herkese açıklayacağını belirtiyordu.
Işıltılar saçan gözlerle gezegenler arasında enerji nakledile-bilmesini sağlayacak bir plan üzerinde de çalışmaya başladığını anlatıyordu. "Gezegenler arası iletişimin son derece önemli bir konu olduğuna inanıyorum, zira kesinlikle bir gün gelecek ki evrenin her yerinde dünyada olduğu gibi çalışan, acı çeken, insanlar olduğu ve bunların evrende insan ırkı varoldukça sürecek bir kardeşliğin temelini attıkları görülecektir."
Ne zaman? Bu konuda emin değildi.
"Derin meditasyon ve yoğun düşünceler içinde geçen bir hayatım var" diye yanıtlıyordu. "Doğal olarak da birçok fikir çıkarıyorum ortaya. Sorun, fiziksel güçlerimin de bunlar üzerinde çalışabilecek ve bunları dünyaya kazandırabilecek kadar yeterli olup olmadığında."
Bu arada yine yetmiş beş yaşında Everyday Science & Mec-hanics adlı dergide Tesla'nın yeni ve daha güncel çalışmalarına da yer verilecekti. Bunlar deniz suyundan ve jeotermal enerjiden elektrik enerjisi elde etme projeleriydi.
Tesla sağlığında bu projelerinin hayata geçirilebildiğini göremeyecekti. Ama 1980'lerde ABD hükümeti 'Okyanus Termal Enerji Dönüşüm Programı' adı altında bir araştırma başlatacaktı. Halen küçük bir bilim insanı ve teknisyen ordusu okyanus katmanlarındaki ısı farklarının uygun olduğu bölgelerde bu konudaki çalışmalarına devam etmekteler.
Yaşlılığının son yıllarında Tesla tıbbi terapide kullanılan elektrikli osilatör aygıtının büyük övgüler almaya başladığına da tanık olacaktı. Amerika'nın dört bir yanındaki tıp profesörleri, elektrikli osilatörlerle uygulanan tedaviler sonucunda kanser vakalarında ameliyattan çok daha olumlu sonuçlar elde edildiğini duyuruyorlardı.
Modern kanser tedavi çalışmaları elbette çok daha ileri bir aşamada devam etmekte ve Tesla'nın icatlarının tam kapasitesi de hala keşfedilmeye çalışılıyor. Tesla'nın bir çok çalışmasında olduğu gibi, bu alanda da icatlarının olası uygulama alanlarının, bazı durumlarda da teorik yaklaşımlarının genişliği öğrencilerini hayrete düşürmeye yetiyor.
25. SUDAKİ MANTARLAR
Genç bir Alman göçmen olan George Sylvester Viereck, Ho-henzollern ailesinin gayri meşru çocuğu idi. Amerika'ya genç yaşlarında gelmiş ve şiirleri ile öncü sanatçılar arasında yerini almış, siyaset ve gazetecilik alanlarında da adını duyurmuştu. Ancak kısa bir süre içerisinde faşizmin yükselen yıldızları Hit-ler ve Mussolini ile yaptığı röportajlar ile tarafını sergileyecek, Ezra Pound'un da başına geldiği gibi, ünü ağır bir yara alacaktı. II. Dünya Savaşı sırasında, daha önceleri Nazi propagandası yaptığı gerekçesi ile hapse girmesi ile bu konu gündemin üst sıralarına yerleşecekti.
Politik konulardaki tarafsızlığıyla bilinen Tesla ile arkadaşlığı savaş öncesi dönemde başlamıştı. New York'ta sık sık haber-leşiyor, buluşuyorlardı. Viereck, Tesla hakkında olumlu makaleler yazıyor, ikisi arasında sürekli bir şiir alışverişi yaşanıyordu. Telif haklarına önem vermeyişi ve şiire olan yeteneği Tes-la'ya da yansımış ve bu yeni sırdaşı ile birçok şeyini paylaşır olmuştu.
31 Aralık 1934'te kendi eliyle yazdığı ve "Dostuma ve Eşsiz Şaire" diyerek genç Alman'a adadığı bir şiir günümüze değin ulaşabilmiştir. Tesla, o zamanlar yetmiş sekiz yaşındaydı. Şiir "Kozmik telefonumdan bana / Olimpus'tan kopup gelen sesler ulaşıyor" mısralarıyla başlıyordu ve bu da edebi ilhamını hangi konulardan aldığını hemen belli ediveriyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse biraz kafa ütüleyici bir tarzı vardı ama şiirinin mizah duygusundan ve güzel deyişlerden de tamamen yoksun olduğu söylenemez.
7 Nisan 1934 tarihinde yazdığı bir mektupta Viereck'ten aldığı afyon tentür "zehrinden" vazgeçmesini rica ediyor, aksi takdirde beyninin çürüyüp gideceğini belirterek, uyarıyordu kendisini. Viereck parasal konularda da bir hayli sıkıntılı olmalıydı ki Tesla sözlerine "Amerika'nın en büyük şairinin didinen bir mucitten daha iyi bir durumda olmaması çok kötü. Neden ruhbilim üzerine bir makale yazıp, benim sana mektubumda anlattığım deneyimimden söz etmiyorsun? Psişikler o kadar çılgındırlar ki benim mesajı aldığımı ama fazla önyargılı olduğum için anlayamadığımı öne süreceklerdir" diye devam ediyordu.
Viereck'e duyduğu hayranlığı her geçen gün arttıkça kendi el yazısının da genç şairinkine benzemeye başladığını söyleyen bir not da eklemişti mektubuna.
Aralık ayında Viereck'e kardeşi Daniel'in ve annesinin ölümlerinden bahseden uzun bir mektup göndermişti. Öngörüde bulunmadığını ispatlamaya çalışıyor, tüm hayallerinin sebebini kısmi hafıza kaybı ile bağlantılandırmaya çalışıyordu. Mektupta değişik zaman dilimlerinden yazılıyormuş havasını uyandıran ifadeler bulunmaktaydı, kardeşinin ve annesinin ölüm tarihlerini de yanlış vermişti. Tesla gerçeklerden çok rüyalarını anlatır gibiydi.
Konsantrasyonunu tamamıyla kaybettiği, zihnine baskı yapan hatıraların ve imgelerin "suyun üstüne fırlayan mantarlar gibi" ortaya çıktığı dönemlerden bahsediyordu. "Ama haftalarıma mal olan bir çabadan sonra zihnimi tamamen yeni bir konu üzerinde odaklamayı başarabildim ve bu durumda kaldığım sürece başarıya çok uzak olmayacağımı tahmin ediyorum. Fikirlerim her zaman için akılcıdır, zira algılarım oldukça güçlüdür, yani bir tür kahin denilebilir bana. Ama bu halden uzak durabildiğim sürece gayet memnum oluyorum, zira böylesi bir artı yük beyni harap etmekten başka bir işe yaramıyor."
Viereck'in yazıları da bize Tesla'nın o sıralarda hangi konular üzerinde durmakta olduğu hakkında ilginç ipuçları veriyor. Bir dergide yayınlanan "Savaşı Bitirecek Bir Makine" adlı yazısında Tesla'nın 2035 ve 2100 yıllarını ne şekilde hayal ettiğini anlatıyordu.
"İnsan genel anlamıyla bir gücün harekete geçirdiği bir kitledir. Bu nedenle mekaniğe hükmeden kanunlar insan için de geçerlidir."
İnsan ilerleyişini kontrol eden enerjinin arttırılabilmesinin üç şekilde mümkün olabileceğini düşünüyordu. Birincisi, yaşam şartlarının, sağlık koşullarının ve insan genetiğinin iyileştirilmesi; ikincisi, cehalet, delilik ve dinsel köktencilik gibi ilerlemeye ket vuran düşünsel etkilerin ortadan kaldırılması; üçüncüsü, güneş, okyanus, rüzgar ve gelgit gibi doğal ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmaya başlanması.
Hayata dair kendi mekanik görüşlerini "Buda ve Dağdaki Vaiz'"in düşüncelerine benzetiyordu. Evrenin "ezeli ve ebedi bir makine olduğuna, insanın da doğal düzenden bağımsız düşünülemeyeceğine" inanıyordu. "İnsan da bir makinedir. Zihinlerimizi ya da eylemlerimizi etkileyen hiçbir şey yoktur ki öncelikle duyu organlarımıza çarpan dış etkenlerden biri olmasın. Çevremizle olan benzerliğimiz nedeniyle çevremizdeki etkenlere benzer tepkiler veririz ve
bundan da kavrayış kaynaklanır. Çağlardan beri sonsuz karmaşıklıktaki mekanizmalar gelişmiştir, ancak ruh ya da tin dediğimiz şeyler bedeninin işleyişinin parçalarından başka bir şey değildir. Bu işleyiş yok olduğunda ruh da yok olur."
Tesla bu fikirleri davranışçılardan, Rus Pavlov'dan ve Amerikalı Watson'dan, çok önceleri dile getirdiğini öne sürüyordu ve bu tip bir mekanik dünya görüşünün dini ya da ahlaki konularla zıt düşmediğini belirtiyordu. 2100 yılında insanlığa egemen olacak iki dinin Budizm ve Hıristiyanlık olacağını iddia ediyordu.
Genetik iyileştirme çalışmalarının da yerine oturacağına inanıyordu. İnsan ırkının kısırlaştırma çalışmaları ile mükemmelle-şeceğine inanıyor ve Avrupa'nın bazı ülkelerinde delilerin ve suçluların kısırlaştırılmaya başlandığından söz ediyordu.
Bu talihsiz düşüncelerin ne kadar Tesla'ya ya da Viereck'e ait olduğu tam olarak bilinemeyen bir konu. Hangisinin olursa olsun fikirler bu kadarıyla da kalmıyordu. Tesla "genetikçilerin evlenmenin zorlaştırılması gerektiğine inandıklarını" savunuyordu. "Muhakkak ki iyi ebeveyn olamayacak insanların çocuk sahibi olmalarına da izin verilmemelidir. Normal bir insanın genetik olarak suçlu özellikler taşıyan birisiyle evlenmesine izin verilmeyeceği bir çağ gelecektir." Anlaşılan 2035 yılında Genetik Büro, CIA'den daha etkin bir kuruluş olacaktı.
Sonraları daha çok bir çevreci gibi konuşmaya başlayan Tesla denizlerin kirlenmeyeceği, doğal besinlerin tüm dünya uluslarını besleyebileceği, doğal kaynakların daima bilimsel bir koruma ve denetim altında bulundurulacağı, afetlerin, orman yangınlarının ve sellerin engelleneceği bir gelecekten dem vurmaya başlayacaktı. Ve tabii ki hidrolik santrallerden elde edilen elektriğin telsiz nakil istasyonları aracılığıyla aktarılması katı ve akar yakıt tüketimini sıfıra indirecekti.
21. yüzyılda uygarlaşan uluslar bütçelerinin büyük kısmını savaşa değil eğitime harcayacaklardı. Bir zamanlar, ne kadar yok edici olursa savaşların o kadar caydırıcı olacağını ve azalacağını savunmaktaydı. "Ama hata ettiğimi anladım. İnsanın saldırganlık içgüdüsünü hafife almıştım, bunun zayıflaması için bir asırdan daha uzun bir süreye gerek vardır... Savaşlar bitebilir, ancak bu, güçlünün zayıflatılması ile değil her ulusun, zayıf ya da güçlü, kendini savunabilecek bir düzeye erişmesi ile mümkün olabilir."
Burada "her ülkenin, küçük ya da büyük, kendisini saldırılardan koruyabilmesini sağlayacak yeni bir keşiften" söz etmekteydi. Bunun için büyük bir santralin inşa edilmesi gerekliydi ama bir kere inşa edildi mi 200 millik bir çevreye yaklaşan her türlü canlı ve taşıtı yok edebilecek güçte olacaktı. "Yani her türlü saldırganlığı caydıracak güçlü bir engel" oluşturacaktı.
Ama bu icadının ölüm ışını olmadığının da altını çiziyordu. Işınlar mesafe ile bağıntılı olarak yayılma eğilimi sergiliyorlardı. Oysa kendi aygıtı ile binlerce kilometre öteden mikroskobik bir alanın dahi etkilenebilmesi mümkündü.
Bu, radyasyon değil, yüklü parçacık ışını olacaktı. Yaklaşık yarım yüzyıl içerisinde dünyanın iki güçlü ulusu gerçekten de bu tip bir silahın geliştirilmesinde birbirleriyle yarış etmeye başlayacaklardı.
1930'larda Avrupa'da kaynamaya başlayan siyaset kazanının içerisinde Yugoslavya da yerini alacaktı. Hırvat ayrılıkçı hareketlerinin hemen ertesinde Yugoslavya'da diktatörlüğünü ilan eden kral Alexander, 1934 yılında Marsilya'da Hırvat bir teröristin düzenlediği suikast sonucunda ölecekti.
Tesla, hemen New York Times'a "şehit edilen" hükümdarı savunan bir yazı gönderdi. Hırvatları ve Sırpları birleştirmeye çalışan Alexander'ı "Yugoslavya'nın Washington'u ve Lin-coln'ü olarak tanımlıyordu. Alexander'ın birleştirdiği uluslar kopmuşlardı ve tekrar bir araya gelmek için güçlü bir lidere, Ti-to'ya, ihtiyaç duyacaklardı.
Bu arada Franklin Delano Roosevelt ABD başkanlığına seçilmişti, programını uygulamaya koymak üzere hemen Kong-re'yi toplantıya çağıracak, "100 Gün" oturumları diye bilinen çalışmalarla kısa süre içerisinde Amerika'nın gelmiş geçmiş en kapsamlı ve uzun ömürlü sosyal programını yürürlüğe sokacaktı. Bu hareketi ile siyasi rakiplerinin şimşeklerini üzerinde toplayacak ve konunun Yüce Divan'a gönderilmesi gündeme gelecekti. Tesla da Roosevelt'e oy verenler arasındaydı ama o da bu "sosyalistçe" esen rüzgarların tehlikeli olduğunu fikrine kapılacaktı kısa bir süre içerisinde.
Bu arada gizli silahı konusunda her zamankinden daha saplantılı bir tavır sergilemeye başlamıştı. J. P. Morgan'a finansman desteği talebini dile getirdiği mektubunda şunları da yazıyordu: "Paris'i ve Londra'yı bombalayan uçaklar tüm insanlığı dehşete düşürmüş durumda. Oysa benim elimde tüm hava saldırılarını etkisiz kılabilecek bir silah var; sadece geliştirilmesi gerekiyor...
"O yakada da beni takdir eden pek çok kişi var. Lenin, alternatif akım çalışmalarımı Rusya'da sürdürmem için iki kere davet etti beni. Ama çalışmalarımı terk etmek istemedim."
Tesla'nın yeni bir laboratuvara duyduğu ihtiyaç kelimelerle ifade edemeyeceği ölçüdeydi ve bunun için Morgan'ın desteği de çok gerekliydi. "Artık bir hayal adamı değilim, acı deneyimlerim pratik bir insan olmaya yöneltti beni. Çalışmalarımı destekleyecek 25 bin dolarım olsaydı kısa bir süre içerisinde büyük bir servetin sahibi olurdum. Bu icatlarımı size verecek olsam bana bu parayı temin eder miydiniz?"
Mektubunu Roosevelt'in programını yerden yere vuran tümcelerle bitirirken bunun Morgan'ı yumuşatacağından hiç şüphesi yoktu. Ama ekonomik bunalımdan kendisi de bir hayli etkilenmiş olan Morgan yeme gelmeyecekti. Zaten bir bilim insanı da olmadığından Tesla'nın ne zaman makul şeylerden söz edip, ne zaman saçmaladığını da ayırt edemiyordu.
O yıl sonbaharda Westinghouse'a da "parçacık ışını" ile ilgili bir teklifte bulunacaktı. Ama şirket genel müdürü konuyu araştırma bölümü uzmanları ile
tartıştığını ve uzmanların konuya şüpheci yaklaştıklarını bildiren bir cevap gönderecekti.
Zaman zaman bulduğu danışmanlık işleri sayesinde Tesla bunalımdan yakasını sıyırabilmeyi başaracaktı, hatta çok ihtiyacı olan arkadaşlarına az da olsa borç vermeye bile devam ediyordu. Westinghouse "eski günlerin hatırına" kendisine ayda 125 dolar gelir getiren bir danışmanlık görevi önermişti. Çok sıkıştığı bir ara dostu Robert Johnson'dan yardım istemiş ve kendisinden, "Bankamda 178 dolarım var, bunun yüzünü sana gönderiyorum, umarım yardımı dokunur" diyen bir not almıştı.
Bir süre sonra Johnson hastalandı. Yaşlı elleriyle Tesla'ya şu mektubu kaleme alacaktı:
"Kalbim hala seninledir, uzun yıllar süren ve her geçen gün daha da içtenleşen dostluğumuz ile...
"Düzeleceğim söyleniyor ama tekrar ayağa kalkabilmem için uzun zamana ihtiyacım var; herhalde büstünün 83'te yayımlanan "Efsanelere Övgü" adlı kitabımda yerini aldığını görebilecek kadar uzun yaşayamayacağım..."
Gerçekten de iyileşecekti ama sadece geçici bir süre için. Eski günleri aklına gelmiş Tesla'ya yine coşkulu bir davet mektubu göndermişti: "Hanımefendilerimiz en nefis tuvaletlerini, beyefendilerimiz en şık takımlarını giyecekler, sana da en yakışıklı giysilerini giyip yarın akşam tüm bayanları büyülemeni tavsiye ederim! Seni en çekici halinle görmelerini istiyorum...
"Her zaman en mutlu günlerimizde seni hatırlayacak olan dostun, Luka J. Filipov."
Sonra hastalanma sırası Tesla'ya geldi. İyice zayıflamıştı. Otel odasından dışarı pek çıkmıyor, süt ve krakerle besleniyordu. Odasındaki raflarda çift ve tek sayıları ifade eden kaplar içinde krakerler dizilmişti. Sweezey bu saplantısını uzun süre
önce keşfetmişti ama şimdi sağlık durumunun gittikçe kötüledi-ğini görerek iyice endişeye kapılıyordu.
"Umarım en kısa zamanda iyileşir kendine gelirsin Tesla. Biz de seni en kısa zamanda ziyaret etmek istiyoruz. Agnes ne zaman istersen yanında olacaktır. Bir telefon etmen yeter. Bunu Mrs Johnson'un hatırı için yapmalısın..." Ama bu arada kendi hastalığı da nüksetmişti ve sonunun geldiğini hissediyordu. "İkimiz de daha uzun yıllar yaşayacak değiliz" diye yazıyordu.
1937 Tesla için acı kayıplar yaşadığı bir yıl olacaktı. Uzun yıllardır en yakınlarından biri olan, sevgili dostu Hobson 16 Martta 66 yaşındayken aniden hayata veda edecekti.
Ekim'in 14'ünde ise Robert Johnson'un hastalığı ağırlaşacak ve ölecekti. Bundan bir süre sonra yine güvercinlerini beslemek üzere soğuk bir kış
gecesinde otelinden çıkmış ve en fazla iki blok gidebilmişti ki yoldan geçen bir taksi Tesla'ya çarptı ve yaşlı adamcağızı yola fırlattı. Ayağa kalkabildiğinde tıbbi yardımı reddedecek ve kendisini oteline götürmelerini isteyecekti.
Şokta olmasına karşın William Kerrigan'a telefon ederek güvercinleri besleme işine devam etmesini rica edecekti. Bunu takip eden altı ay boyunca Kerrigan, Bryant parkındaki ve St. Pat-rick Katedrali'nin bahçesindeki güvercinleri beslemeye devam edecekti.
Tesla'nın üç kaburga kemiği kırılmış ve sırtı da fena şekilde incinmişti. Ardından zatürreeye yakalandı ve ilkbahara kadar kendine gelemedi. Ayağa kalkmış olmasına karşın sağlığı eskisinden de kötü bir duruma gelecek ve sık sık mantığını yitirdiği görülmeye başlanacaktı.
Westinghouse şirketindeki eski arkadaşları iki yıl önce Yugoslavya'da, Belgrat'ta kurulan Tesla Enstitüsü'nün ilk icatlarını araştırdığı haberini ulaştırdılar kendisine. Tesla da onuruna inşa edilen enstitü laboratuvarı için çok fazlı alternatif akım makinesinin yanında bir fotoğrafının çekilmesine izin verecekti.
Yugoslav hükümetinin desteği ve vatandaşlarının bağışlarıy-la Tesla'ya yılda 7.200 dolarlık bir maaş bağlanacaktı. Soydaşları sayesinde "bütün zamanların en büyük dahisi" en azından hayatının son yıllarını sefalet içerisinde geçirmeyecekti.
26. KOZMİK KOMÜNYON
"Hakkında bir sürü garip söylenti dolaşmaya başladı" diyordu Agnes J. Holden (Robert ve Katharine Johnson'ın kızı). "Yaşlı bir insanı sekseninden sonra yaptıklarıyla yargılamak büyük haksızlık. Onu otuz yaşlarındayken de tanırdım. O zamanlar genç, neşeli ve esprili bir insandı."
Aslında seksenlerindeki mucit hayatın tadını çıkartmaya ve evren hakkındaki önermelerini geliştirmeye devam ediyordu. Doğum günlerini iple çekiyor, aylar öncesinden makaleler hazırlıyor, arkadaşlarına ve basına bunları şaşalı başlıklar altında sunuyordu. Doğum günü partileri Einstein'ı reddettiği, New-ton'u göklere çıkardığı ve kendi kozmik teorisini anlattığı toplantılara dönüşüyordu.
Sekseninci doğum günü için hazırladığı makale hiçbir zaman bir bütün halinde yayımlanmayacaktı. Makalede ve New York Times'a gönderdiği mektuplarda, günün fizikçileri ile kozmik ışınların doğası hakkındaki atışmasını sürdürüyordu.
Kendi dinamik yer çekimi teorisinin maddelerin gerçek doğasını açıkladığını ve Einstein'ın uzay teorisinin spekülasyonlarına bir son verdiğini iddia ediyordu. Astrofizik ve uzay mekaniği yazılarında ise yer çekimi teorisinden hiç söz etmiyordu.
Uzayda eğrilikler olmasının imkansız olduğunu çünkü etki ve tepkinin bir arada varolduğunu öne sürüyordu. Bir eğrinin tepkisi düzelmek olabilirdi. Ayrıca uzay, eterin varlığı ve onun kaçınılmaz işlevi olmadan açıklanamazdı. Einstein'ın devrimi dalga dalga yayılıyor olmasına karşın o "maddenin kendisinde enerji olamayacağını, bunu ancak çevreden edinebileceğini" savunuyordu. Ve bunun moleküller ve atomlar için de en büyük cisimler için olduğu kadar geçerli olduğunu savunuyordu. Kısacası yerden göğe kadar yanılıyordu. Sekseninci yaş gününde yıldızlar arası iletişimden ve enerji naklinden de söz edecekti:
"Fransız Enstitüsü'ne diğer gezegenler ile haberleşebilmeyi sağlayacak aygıtlarımın açıklamasını ve hesaplamalarını göndereceğim. Hiç şüphem yok 100 bin Frank ödül mutlaka bana layık görülecektir. Para elbette önemsiz bir konu ama bu mucizeyi ilk defa başaracak olmanın vereceği onuru yaşamak için tüm hayatımı feda etmeye razıyım." Yıllar sonra Fransız Enstitüsü Tesla tarafından kendilerine buna benzer bir belgenin gönderilmediğini açıklayacaktı.
"Kendi pratik bakış açımdan en önemli icadım olarak" diye sözlerine devam ediyordu Tesla, "1896 yılında 4 milyon volta kadar yüksek gerilimlerde işletmeyi başarabildiğini tüpü görüyorum... Daha sonraki yıllarda bu tüpü 18 milyon volt gibi yüksek bir gerilimde işletmeyi denediysem de karşılaştığım zorluklar yeni ve daha gelişmiş bir model üretmem konusunda beni ikna etmeye yetmişti. Bu iş ise yapım aşamasında değil ama işletme aşamasında daha büyük güçlükler çıkaracaktı karşıma. Yıllar boyunca işin içinden çıkamayacaktım... Buna karşın yavaş da olsa düzenli bir ilerleme kaydediyordum... En sonunda tam anlamıyla bir başarı elde edecektim. Daha fazla geliştirilmesi pek de mümkün olmayan bir tüp geliştirebilmeyi başarmıştım. Tüp, en basit ilkelere uygun bir şekilde, aşınmayacak tarzda ve istenildiği kadar yüksek gerilimde çalışabilecek biçimde üretilmişti... Büyük akımlar taşıyacak, uygun sınırlar dahilinde istenildiği kadar enerji nakledilebilmesini sağlayacak ve kontrolü de aynı derecede kolay olacaktı. Elde ettiğim sonuçların daha önceden hayal bile edilemediğini düşünüyordum. Ayrıca bu teknoloji ucuz radyum üretilmesinde de kullanılabilecek, atomların parçalanmasından ve maddelerin transmutasyona uğramasından daha verimli ve ucuz olacaktı." Ama bunun atom enerjisinden faydalanılmasında kullanılamayacağını çünkü araştırmaları sonucunda böyle bir şeyin varolmadığını gördüğünü belirtecekti.
İtirafları belli bir can sıkıntısı yarattı çünkü bazı gazeteler Tesla'nın tüpün yapısını açıklamaya hazırlandığını duyurmuşlardı. Ama bu olanaksızdı.
"Tüpün bazı önemli amaçlarda kullanılacağını göz önüne alarak şu anda tam bir açıklama yapmamak gibi bir sorumluluk hissetmekteyim omuzlarımda. Ama bu sorumluluk yükü üzerimden kalktığı anda bilimsel enstitülere aygıtın ve kullanılan tüm teçhizatın ayrıntılı bir teknik açıklamasını vereceğim."
Ne tek bir patente başvuracak, ne de bir prototip üretecekti. Partide açıklayacağı ikinci deneyi "bugüne kadar yapılmış olanlardan kat kat daha üstün bir vakum"du. "Bununla bir mikronun milyarda birine ulaşılabileceğine
inanıyorum. Bu tip bir vakumla elektron tüpleri ile elde edilenlerden çok daha güçlü etkiler yaratmak mümkün olabilecektir."
Misafirlere şarap dağıtıldığında ve kadehler kaldırıldığında bir sessizlik kaplayacaktı salonu. Yaşlı adam o sıralarda elektronlar üzerine öne sürülen fikirlere inanmadığını açıklayacaktı. Yüksek bir gerilim ile ve büyük bir vakum etkisi altında diğerlerinden ayrılan bir elektronun normalinden çok daha fazla elektrostatik yük taşıdığına inanmaktaydı.
"Bu, parçacığın tüpte de, dış havada da aynı yükü taşıdığına inananları şaşırtacaktır. Ama çok öğretici bir deneyde tüpten kurtulan parçacığın aşırı yükten kurtulması nedeniyle parlak bir yıldıza dönüştüğünü gözlemledim."
Tesla bir şeyler bulmuş olabilirdi. Uzun yıllar süren araştırmalarda subatomik ve daha büyük parçacıkların elektrik yükleri hesaplanmaya çalışılacaktı. En sonunda 1977 yılında Amerikalı üç fizikçi "çok küçük yüklerin varolabileceğine dair veriler" elde ettiklerini rapor edeceklerdi.
Seksen birinci yaş günü bir yıl önceki icatlar gösterisinin bir tekrarı olacaktı ama uluslararası basında daha çok ses getirecekti.
Partide Yugoslav hanedanını temsilen soylular da hazır bulundu. Çekoslovak bir kabine üyesi de başkanları Eduard Be-nes'i temsilen Tesla'ya Prag Üniversitesi'nin sunduğu bir onur derecesini takdim etti.
Bu partide de muhabirler kendisini gezegenler arası iletişim konusundaki icadı hakkında sıkıştıracaklardı. Tesla da bu icadı ile Guzman Ödülü'ne layık görülmeyi umut ettiğini tekrar edecekti.
İcadın "tam anlamıyla geliştirildiğini" belirtiyordu.
"100 milden enerji nakledilebileceğinden emin olduğum kadar 1 milyon mil uzaklıktan enerji nakledilmesini sağlayabileceğim konusunda da eminim" diyordu. Geçmişte olduğu gibi şimdi de "değişik bir enerji türü"nden bahsettiğini söylüyordu.
Diğer gezegenlerde hayat olduğu "kesin"di. Kendisini endişelendiren tek konu "iğne ucu kadar bir noktada toplanan devasa" enerjinin yoluna çıkan gezegenlere çarpabileceği idi ama astronomların bu konuda kendisine yardımcı olacaklarını umuyordu.
Bu enerji aya gönderildiği takdirde dünyalılar "maddenin gaza dönüşmesi ve dağılması" adlı bir gösteriye şahit olabileceklerdi! Diğer gezegenlerdeki düşünürlerin bu sinyali kozmik ışın bile zannedebileceklerini de sözlerine ekliyordu.
Bir kez daha ucuz radyum üretecek atom-parçalayıcı elektronik tüpünden bahsetmeye başlamıştı. "Bunu ürettim ve denedim. Yalnız dünyaya hediye etmeden önce az bir zaman daha geçmesi gerekiyor."
Bunlar, sadece gençlik düşlerine saplanıp kalan yaşlı bir adamın sayıklamaları mıydı? Profesörler ya sabır çekiyorlar ama bilim yazarları her zaman olduğu gibi onu ciddiye alıyorlardı. Dünya küresel bir savaşın eşiğindeydi. 1940 yılında bir gazeteci Tesla'nın ABD'nin çevresine "telegüç"ten bir Çin Duvarı örme projesini hatırlatacaktı. Bu duvar uçakları 250 metre uzaklıkta karşılayabilecekti. Bir santralin kurulması için gereken 2 milyon dolar sağlandığı takdirde (belki de Tesla'nın sözünü ettiği sınırsız çelik pazarı buydu, kim bilir?) 3 ay içinde projeyi hayata geçirebileceğini iddia ediyordu. Tabii ki Savunma Bakanlığı bu konuda hiç renk vermeyecekti.
Telegücün ikisi test edilmiş dört yeni icada dayandığını iddia ediyordu Tesla: 1. Havada vakumsuz ışın elde edilebilmesini sağlayan bir yöntem; 2. "Çok büyük elektrik gücü" üretilebilmesini sağlayan bir yöntem; 3. Bu gücün arttırılmasını sağlayacak bir yöntem; ve 4. "Devasa itici elektrik gücü" sağlayan yeni bir yöntem.
Uzun yıllar boyunca Tesla'nın yaşam öyküsü üzerinde çalışanlar bu icatların üzerinde çalışıldığını kanıtlayan müsvedde kağıtlarına rastlayamadılar. ABD güvenlik birimleri de bu kağıtların varlığını sonuna kadar inkar ettiler. O'Neill federal ajanların Tesla'nın evindeki her türlü kağıda el koyduğunu açıklayacaktı.
O'Neill ve en sonunda Sweezey de Tesla'nın sözde gizli silahlarının "anlamsızlığını kabul edeceklerdi. O'Neill "Varabildiğim tek sonuç haklarında bir hükme varılabilecek kadar açıklama içermeyen teorilerinin temelde uygulanamaz olduğu idi" diyordu. Bununla beraber Tesla'nın yayımlanmamış makalelerine ulaşamadığını, bunları okumak için gösterdiği her türlü çabanın Tesla tarafından aynı kararlılıkla savuşturulduğunu da sözlerine ekliyordu.
İlgi çekici bir diğer nokta da Tesla'nın türbin ve hava taşıtı tekliflerinin federal arşivlerden uçup gitmiş olmalarıydı.
Mucide layık görülen en son onur derecelerinden biri Tes-la'nın kabul törenine kişisel olarak katılamayacağı kadar hastalandığı bir döneme denk geldi. Göçmen Enstitüsü Biltmore Otel'de onuruna bir tören düzenleyecekti. "George Westingho-use'un insanlığa olan paha biçilemez katkılarını" öven konuşması kendisini temsilen Rado tarafından okunacaktı. Bu arada Tesla kozmik iletişim çalışmaları ile Guzman Ödülü'ne layık görüleceğini tahmin ettiğini bildirmeyi de ihmal etmiyordu.
Son yıllarını eskisi gibi uzaya adayamayacaktı. Mantığının da eskisi gibi işlediği söylenemezdi. Bilim camiasındaki dostları çekingen, iriyarı ve kırık burunlu bir boksörün dostluğundan büyük bir zevk aldığına şahit olduklarında bir hayli şaşırmışlar, hatta utanmışlardı. Dövüşçülere ve boksa duymaya başladığı bu sonradan oluşma hayranlık O'Neill ve Sweezey'nin de kafalarını karıştırmıştı.
"Beyin, Kasla Akşam Yemeğinde." Bunlar gazetede yayımlanan bir fotoğrafın altına atılan başlıktı. Tesla, Zivic kardeşlerle bir akşam yemeğinde mutlu bir şekilde gülümsüyordu: "Dr. Tesla ağır sıklet şampiyonu Fritzie Zivic ile birlikte
18 Aralık akşamı Hotel New Yorker'da toplum içine çıkarak beş yıllık sürgününe son verdi... Ateşli bir spor tutkunu olan Dr. Tesla, Zi-vic'in yapacakları özel karşılaşmada Lew Jenkins'i mutlaka yeneceğine inandığını belirtti..."
Hayatının son yıllarında tüm dünyadan olduğu gibi Avrupa'dan da kopan Tesla savaşta yaşanan trajedilere duyarsız kalmadı. Kendisine Yugoslavya ve Çekoslovakya tarafından verilen unvanlar bu ülkelerin son özgür entelektüel eylemlerinden biri oldu. Kısa bir süre sonra Hitler, Avusturya'yı işgal edecek ve Sudetenland'de yaşayan Alman halkına özerklik verilmesi talebi Çekoslovak hükümetinde krize neden olacaktı. Fikrine başvurmaya bile gerek görülmeden bu talebin ingiltere, Fransa ve İtalya tarafından kabul edilmesi sonucunda Eduard Benes başkanlık görevinden istifa edecekti.
Ardından ise Yugoslavya Kral Naibi Paul, Slavlar'ın Nazi güçlerine katılmasını kabul ederek vatandaşlarının nefretini kazanacaktı. Yugoslavya'nın düşman kardeşleri -ordu, kilise ve köylüler- birdenbire cüretkar bir birlik oluşturdular. Sırplar, Hırvatlar ve Slovenler tek yumruk olacaklardı. Bundan hemen sonra da Sırp ordusu Paul'ü devirecek ve tahta on yedi yaşındaki II. Peter'i oturtacaktı.
Büyük bir saygı beslediği Kral Alexander'ın oğlunun tahta oturduğunu duyan Tesla çok sevindi. Olayların akışı inanılmaz bir hız almaya başlamıştı. Yugoslav halkları arasında artmaya başlayan gerilimin ve anlaşmazlığın farkına varan Tesla yaşayan en büyük Slav kahraman -Hırvatistan doğumlu bir Sırp- olarak Doğu ile Batı arasında ideolojik bir piyon haline gelmeye başlamıştı.
27. ÖLÜM VE DÖNÜŞÜM
Halkın desteğini büyük ölçüde arkasına alan Kral Peter hükümeti Almanlara karşı koyacak ve Hitler ile Prens Paul arasında imzalanan anlaşmayı tanımadığını ilan edecekti. Hemen ardından da Almanların misillemesi gelecekti.
Oysa bu, Yugoslavlar için savaşın henüz başlangıcıydı. Yüzyıllar boyunca sayısız işgale tanık olan halklar kendilerini çabucak toparlayabilmeyi öğrenmişlerdi. Ordunun bir kısmı ve komünist birlikler dağlara çekilmiş ve işgal birliklerine gerilla saldırıları düzenlemek üzere hazırlıklara girişmişlerdi. Bu silahlı güçler savunmasız köylerde kalan yaşlıların ve çocukların kendilerine sağladıkları erzak ile varlıklarını devam ettirebiliyorlardı.
Bir Hırvat olan Tito'nun monarşiye sempati beslemesi için tek bir neden bile yoktu, zira Yugoslavya'ya döner dönmez cezaevine yollanacaktı. Tahliye edildikten sonra metal işçileri sendikasının örgütlenmesinde aktif bir rol oynayacak ve Yugoslav işçi hareketinin oluşumunda etkili bir isim olacaktı. II. Dünya Savaşı sırasında savaşçılara ilham kaynağı olacak ve katı disiplini ile birliklerini yönetecekti. Ne monarşinin, ne de yabancı güçlerin baskısı altında olacak geleceğin Yugoslavya'sının kuruluşunu iple çekiyordu.
Tito'nun fikri Rus modelini izleyerek halk kurtuluş komitelerinin kurulması idi. Mihailoviç ve Çetnikler ise monarşiye sadık yerel yönetim otoriteleri
oluşturmaya çalışıyorlardı. İki fraksiyon da Alman ve İtalyan'lara önemli kayıplar verdiriyorlardı ama birbirlerini de kırmaya devam ediyorlardı.
1941'de Yugoslavya yıkıldıktan sonra işler daha karmaşık bir hal almaya başlamıştı. Sırp ve Hırvat soylulardan oluşan bir ekip Amerika Birleşik Devletleri'ne gelmişlerdi. Bir süre sonra yeğeni Sava Kosanoviç aracılığıyla Tesla ile bağlantı kurdular ve kendisinden Sırpların ve Hırvatların birliği yönünde çağrılarda bulunmasını rica ettiler. Zaten Tesla da eskiden beri "Anavatanı Hırvatistan olan bir Sırp" olduğunu söylerdi.
Yugoslavya'nın Washington Büyükelçiliği haber alma servisi şefi Raditsa, "Tesla, Hırvatlar ile Sırplar arasındaki çatışmanın farkında değildi ve seksenini geçkin bir bilim insanı olarak politika konusunda hayli iyimserdi" diyordu.
Tesla New York'ta bir akrabasının bulunması nedeniyle bir hayli mutlu olmuş ve Kosanoviç'in her sözüne tam bir güven beslemeye başlamıştı. Bu dönemde mucit kraliyet hükümetinden ayda 500 dolarlık bir liyakat maaşı alıyordu.
Yurdu hakkında kendi imzasını taşıyan fikirlerinin çoğunun Kosanoviç tarafından kaleme alındığını belirtiyordu Raditsa.
Mihailoviç ile Tito arasındaki çatışmalar su yüzüne çıktığında Washigton'daki Yugoslav haber alma servisinde de bir kriz baş gösterecekti.
Kosanoviç, Tito taraftarı idi ve Yugoslavya Ulusal Kurtuluş Hareketi lehinde propaganda yapmaya başlamıştı. Tesla'yı eski monarşinin çökmüş ve yeni bir Yugoslavya'nın kurulmakta olduğu konusunda ikna etmekte bir hayli zorlanacaktı. Hırvatistan'daki Sırpların birçoğu Tito'nun saflarına katılmaya başlamıştı. Kosanoviç, Tesla'yı da Tito'yu desteklemek konusunda ikna edebilecekti en sonunda. Böylece Tesla'nın ağzından Hırvat ve Sırplara yönelik bir çağrı Kosanoviç tarafından kağıda dökülecekti.
Belgrat'taki müzenin duvarında hala bir kopyası asılı olan bu çağrıda Tesla, ölümünden sadece birkaç hafta önce, anavatanın-daki yurttaşlarına şöyle sesleniyordu: "Bu savaştan yeni bir dünya, insanlığın fedakarlıklarına layık olan bir dünya doğmalıdır. Bu dünyada hiçbir zayıf güçlüler tarafından, hiçbir iyi kötüler tarafından sömürülmemelidir; fakirlerin gururu zenginler tarafından kırılamamalıdır; düşüncenin, sanatın ve bilimin ürünleri insan hayatının iyileştirilmesi ve güzelleştirilmesi için kullanılmalıdır, yoksa bireylere parasal zenginlik sağlamak için değil. Bu yeni dünya ezilmişlerin ve sömürülmüşlerin değil, özgür insanların ve ulusların eşit saygı gördüğü bir dünya olmalıdır."
Tito'yu destekleyenlerin sayısı her geçen gün artarken Kral Peter de Roosevelt ve Churchill'in desteğini kazanmaya çalışıyordu. Ancak, başlarda krala karşı sempatik davranan İngiltere gittikçe güçlenen Partizanları desteklemenin kendi çıkarlarına daha uygun olacağını düşünmeye başlamıştı. Sırp pilotların Te-nesee'de eğitildiği ABD'yi ziyaret eden Peter, hasta olduğu için huzuruna gelemeyen Tesla'nın ayağına gidecekti.
Günlüğünde (Bir Kralın Mirası) Kral II. Peter bu ziyareti şöyle anlatacaktı: "Dünyaca ünlü Yugoslav-Amerikan bilim insanı Dr. Nikola Tesla'yı New Yorker otelindeki odasında ziyaret ettim. Kendisini selamladıktan sonra yaşlı mucit şunları söyledi: 'Bu benim için en büyük onurdur. Gençliğiniz beni de mutlu kılıyor ve büyük bir hükümdar olacağınıza inanıyorum. Özgür Yugoslavya'ya geri döneceğinizi görene dek yaşayabileceğime inanıyorum. Babanızın son arzusunu biliyorsunuz: 'Yugoslavya'yı Savun." Bir Sırp ve bir Yugoslavyalı olmaktan gurur duyuyorum. Halkımız asla yok olmayacaktır. Tüm Yugos-lavların, Sırpların, Hırvatların ve Slovenlerin birliğini muhafaza ediniz."
Kral bu sözlerin kendisini derinden etkilediğini ve kendisinin de, Tesla'nın da gözyaşlarına boğulduğunu ekliyordu. Kral daha sonra bir diğer yurttaşı, Pupin ile buluşmak üzere Columbia Üniversitesi'ni ziyaret edecekti.
Savaştan sonra Mihailoviç "Halk Mahkemesi" tarafından düşmanla işbirliği yapmaktan suçlu bulunacak ve idam edilecekti. Yugoslavya Cumhuriyeti'nin kurulduğu tüm dünyaya duyurulmuş ve başa geçirilen Komünist Parti önderi Tito ömür boyu başkan ilan edilmişti.
II. Dünya Savaşı sonunda iki milyon Yugoslav vatandaşının hayatını kaybettiği ve trajik bir şekilde binlercesinin de bizzat yurttaşları tarafından öldürüldüğü açıklanacaktı.
Komünist sistemi bütünüyle benimseyen Kosanoviç bakan olarak hükümette görev aldı ve daha sonra da Washington büyükelçiliğine atandı.
Yugoslavya en sonunda özgürlüğüne kavuşmuştu ama Tesla bunu görebilecek kadar yaşayamamıştı. Savaş sonrası Amerikan toplumunun belleksizliği, gittikçe silikleşen bilimsel saygınlığı ve ortaya çıkan Soğuk Savaş sendromu nedeniyle Tesla'nın çalışmaları demir perdenin ardında kalacak ve unutulup gidecekti. 1948 yılında Yugoslavya, Sovyet Rusya'nın "Sınırlı Hükümranlık" doktrininden bağımsızlığını ilan edecek ve bir demir perde ülkesi olmaktan çıkacaktı. Amerika savaş sırasında Slavlara insani yardımda bulunmuştu ama askeri yardım konusunda Churchill kadar çevik davranamamıştı. Savaş sonrası yıllarda da Tesla'nın takipçilerinin Belgrat'taki bilimsel belgelere ulaşması bir hayli zorlaşacaktı.
Mucit 1942 kışında iyiden iyiye güçten düşmüştü. Mikroplara karşı titizliği o derece saplantılı bir hal almıştı ki en yakın arkadaşlarından bile kendisinden bir hayli uzakta durmalarını istiyordu. (Güvercinlerdeki mikroplar ise kendisini hiç mi hiç rahatsız etmiyordu.) Kalbi tekliyordu ve ardı ardına nükseden hastalıklar elini ayağını bağlıyordu. Artık sevgili güvercinlerini beslemeye de yetişemiyordu. Bu konuda Charles Hausler adında, yarışçı güvercinler besleyen bir gence güveniyordu.
Hausler 1928'den beri Tesla için çalışıyordu. Görevi halk kütüphanesinin bahçesine buğdayla gitmek, güvercinleri beslemek ve yaralı olanlarını mucide getirmekti. Odasındaki usta marangoz elinden çıkma kafesleri hatırlıyordu, ne de olsa "Mr. Tesla her işin tam anlamıyla kotarılmış olmasını arzu ederdi." Güvercinlerin duş alabileceği perdeli bir küvet de ihmal edilmemişti.
Hausler ve Tesla birçok saatlerini birlikte, genellikle güvercinler üzerine konuşarak geçirirlerdi. Genç adam mucidin "çok nazik ve düşünceli bir adam" olduğunu hatırlıyordu. Uzun süre unutamayacağı bir olaya şahit olmuştu: "Güvercin kafeslerinin yanında büyük ve kapalı bir kutu gibi bir şey duruyordu. Buna dokunmamam konusunda beni özellikle uyarmıştı. İçindeki şeyin bir uçağı havaya uçurabilecek güçte bir makine olduğunu söylüyor, bir gün bunu bir gösteride tanıtabilmeyi umduğunu anlatıyordu." Daha sonra bu kutunun otelin tavan arasına kaldırıldığına inanıyordu.
1943 yılı Ocak ayının soğuk bir günü Tesla postacı Kerri-gan'ı Mr. Samuel Clemens'a mühürlü bir zarf götürmekle görevlendirmişti. Kerrigan, insanın iliklerine işleyen soğuk rüzgarda sokakları arşınlayacak ve sonuçsuz kalacak bir çabayla verilen adresi bulmaya çalışacaktı. Sonradan verilen adresin Tesla'nın eski laboratuvarının bulunduğu bina olduğu anlaşılacaktı ama burada Clemens adında birisi yoktu.
Kerrigan bitap bir halde Hotel New Yorker'a geri dönecek ve durumu yaşlı ve hasta mucide bildirdi. Tesla, Clemens'ın Mark Twain'in ta kendisi olduğunu ve bunu da herkesin bildiğini söyledi. Kerrigan'ı gerisin geri göndererek ve bu defa güvercinlere de bir göz atıvermesini istedi. Kafası karışan postacı güvercinleri besledikten sonra durumu şefine bildirdi ve Mark Twain'in yirmi beş yıl önce dünya değiştirmiş olduğunu öğrendi. Kerrigan akşamın ayazında durumu açıklayabileceğini umarak tekrar Tesla'nın oteline yollandı.
Bu işe bir hayli içerleyen yaşlı mucit Twain'in ölmüş olduğu haberini duymak bile istemiyordu. "Daha dün gece beraberdik" diyordu. "İşte şuradaki sandalyede oturuyordu, bir saat boyunca sohbet ettik. Maddi sorunları varmış ve benim yardımıma ihtiyaç duyuyormuş. Bu yüzden elindeki zarfı yerine ulaştırmadan bir daha buraya dönme." Postacı bir kez daha şefine başvurmak zorunda kaldı. Birlikte zarfı açtıklarında boş bir kağıda iliştirilmiş yirmi beş dolarlık bir banknot -bu kadarı başı sıkışmış bir eski dosta yardım etmek için yeterliydi- olduğunu göreceklerdi içinde.
4 Ocak günü yaşlı mucit kendisini çok güçsüz hissetmesine karşın Scherff'in ilgilendiği bir deneyi gerçekleştirmek üzere ofisine gitti. Scherff hazırlıklar konusunda kendisine yardımcı oluyordu. Fakat Tesla sırtında dayanılmaz ağrılar hissetmeye başlayınca işlem yarıda kaldı.
Tıbbi yardımı yine reddetti ve otel odasına döndü. Ertesi gün odasına temizlik yapmak üzere bir hizmetli geldi. Tesla kendisinden rahatsız etmeyin yazısını kapısına iliştirmesini rica ederek temizlik için de zahmet etmemesini söyledi. Yazı iki gün boyunca kapıda asılı kalacaktı.
8 Ocak günü Alice Monaghan adında bir temizlikçi yazıya aldırmayıp odaya girdiğinde yatağına uzanmış haldeki mucidin çökmüş, zayıf ama sakinleşmiş yüzünü gördü ve ölmüş olduğunu fark etti. Ölü bedeni inceleyen tıp uzmanı ölümün 7 Ocak günü saat 22.30'da, kalpte kan pıhtılaşması nedeni ile meydana geldiği raporunu düzenledi. Tesla uykusunda iken ölmüştü, uzman raporuna
"şüphe uyandıracak bir durumla karşılaşılmadı" notunu da düşecekti. Mucit öldüğünde 86 yaşındaydı.
Kenneth Sweezey hemen durumdan haberdar edilmişti. O da ertesi gün Dr. Rado'ya haber verecekti. Kral Peter'ın 745 Beşinci Caddedeki karargahına da profesör tarafından verilecekti haber. Tesla'nın kuzeni Kosanoviç'e de hemen bildirilmişti.
Sıra FBI'ın bilgilendirilmesine gelmişti. Sweezey ve Kosa-noviç bir çilingir bulmuşlar ve Tesla'nın kilit altındaki eşyaları açtırılmıştı. Frank E. Campbell de mucidin ölüm maskını çıkartmak üzere bir heykeltıraş görevlendirmişti.
Tesla'nın ölümünden hemen önce Eleanor Roosevelt, Başkan Roosevelt'le ünlü mucidin durumunu konuşmuştu; belki de kendisine bir onur ödülü verilmesini öneriyordu. New York valisi bir taziye mesajı yayımlamıştı. Bu arada Sırp ve Hırvat fraksiyonların cenazeyi sabote etmek istedikleri haberleri yayılıyordu kulaktan kulağa. O'Neill yayımlanmamış bir mektubunda Tesla'nın naşını ancak on iki kişinin ziyarete geldiğini, bunların arasında da fotoğrafını çekmek isteyen birkaç gazeteci olduğunu anlatıyordu.
12 Ocak günü saat dörtte, St. John katedralinde düzenlenen cenaze törenine ise iki bin kişi gelecekti. Sırplar ve Hırvatlar koridorun iki ayrı yanındaki sıralarda oturuyorlardı. Psikopos Wil-liam T. Manning her iki gruptan da politik konuşmalar yapmama sözü almıştı. Ayin, Psikopos Manning tarafından İngilizce olarak başlatılacak ve Başrahip Sukletoviç tarafından Sırpça olarak sürdürülecekti.
Tesla'nın ölüm haberi telgraflarla Avrupa'ya yayılmaya başladığında dünyanın dört bir yanındaki bilim ve siyaset adamlarından taziye mesajları yağmaya başladı. Devlet başkanlarından bilim insanlarına herkes ünlü mucit hakkında övgü dolu mesajlar yayınlıyordu.
Louis Adamiç, Tesla'nın parayı önemsemediğinden dem vururken yanılıyordu ama Tesla'nın ölümsüz olduğu konusundaki sözlerinde gayet haklıydı: "Tesla, medeniyetimize armağan ettiği başarıları ile evlerimizden sokaklarımıza hayatımızın her parçasında yaşamaya devam edecektir... O'nun hayatı bir zaferdir..."
Tesla, sağlığında Amerikan ve yabancı üniversitelerden pek çok akademik unvan ve çeşitli Avrupa hükümetlerinden sayısız ödül almıştı; Nikola Tesla adı verilen Liberty gemisi 1943 yılında denize indirilecekti. Ama ismi 1975 yılına kadar Ulusal Mucitler Onur Salonu'nda yer almayacaktı.
Ölümünden sekiz ay sonra ABD Yüksek Mahkemesi kendisinin emin olduğu üzere, Radyo'nun mucidinin Tesla olduğu yönünde bir kararı onayacaktı.
Tesla'nın cesedi soğuk bir kış akşamı Ferncliffe Mezarlığı'na götürülerek yakıldı ve külleri de daha sonra doğduğu topraklara gönderildi.
Bu arada dünyanın neredeyse tüm uluslarının parçası olduğu bir kıyım yaşanmaya devam ediyordu...
28. KAYIP KAĞITLAR
Tesla ardında bilinen çalışmalarının yanı sıra birkaç da bilmece gibi miras bırakmıştı. Bunlar arasından en önemli üç tanesini saymak gerekirse: Dünya çapında telsiz enerji nakli sağlanabileceği fikri bilimsel bir temele dayanıyor muydu? Öldürücü/parçalayıcı ışık huzmesi silahı deneyleri ile ulaşmak istediği nokta neydi? Ve ölümünün hemen ardından ortadan kaybolan bilimsel yazılarına ve diğer hassas belgelere ne olmuştu?
Bunları takip eden sorular arasında ABD haber alma örgütlerinin neden 1940' lı yıllarda mucidin çalışmalarını titizlikle takip ettiği sorusu da vardı.
Einstein gibi o da bir yabancıydı ve Edison gibi çalışmaları geniş kapsamlı sonuçlar yaratmıştı. Kendisinin de dediği gibi onda "cahil cesareti" vardı. Diğerlerinin ileri gidemeyeceklerini hissettikleri ve geri döndükleri yolu inatla takip ederdi. Modern bilim cemiyetleri Tesla gibi çok yönlü ve bağımsız insanların ortaya çıkmasını engelliyor. Günümüz koşullarında Tesla, ya da Edison aynı başarıları sergileyebilir miydi? Çok şüpheli...
Tesla örneği her zaman, yoluna yalnız devam edenler için bir ilham kaynağı olmuştu. Bununla birlikte araştırmaları, çoğu zaman az sayıda kişi tarafından anlaşılır olsa da, bilim çevrelerini derinden etkileyecekti. Hayatı ise toplumsal yaşayışın dönüştürülmesinde bir ilham kaynağı idi. Katkılarının değeri zamanla daha da arttı. Türbininin başarısız olmasının tek sebebi endüstrinin henüz böyle bir ilerlemeye hazır olmamasıydı. Alternatif akım ise tüm endüstri dünyasındaki direnci kırabildikten sonra zafere ulaşabilmişti.
Ancak Tesla'nın yerleşik bilim ve endüstri çevreleri ile verdiği bu savaş talihsiz sonuçlar da doğuracaktı. Herhangi bir gruba ya da enstitüye üye olmadığı için gelişime açık çalışmaları üzerine tartışabileceği bir meslektaşı bulunmuyordu, çalışmalarının ve yazılarının toplandığı bir kütüphane oluşturulamaya-caktı. Kendi başına çalışıyor ve zaman zaman basına yaptığı ateşli açıklamalar dışında, çalışmalarını sır gibi saklıyordu. Ölümünden sonra yazılı çalışmaları düzenlenemediği için kimi buluşları hakkında hiçbir zaman tam bir bilgi edinilemeyecekti.
Bu, kendisinden sonra gelen bilim insanları için yıldırıcıydı ama aynı zamanda teşvik de edici bir durumdu. Bir süre devam eden belirsizliklerden sonra doğumunun yüzüncü yılında, Temmuz 1956'da, mucidin hayatının ve dehasının önemi yeniden keşfedilecekti. Çevresindeki gizemin çekiciliğinin de etkisiyle çalışmalarına duyulan ilgi çığ gibi büyüyecekti.
Amerika ve Avrupa'daki yüzüncü yıl kutlamaları ile onurlandırılıyordu. Amerika Elektrik Mühendisleri Enstitüsü, Chicago'da düzenleyeceği toplantıyı hayatının ve çalışmalarının değerlendirilmesine ayırmıştı. Çeşitli kurumlar da anma toplantıları düzenliyorlardı. Burs ve madalyalar şeklinde kalıcı hatıralar
oluşturulması öneriliyor, müzelerde çalışmaları sergileniyordu. Niagara Şelalesi'nde de bir kutlama töreni düzenlenmiş ve Go-at adasına Yugoslav halkının armağanı olan bir heykeli dikilmişti. Avukat/yazar Elmer Gertz'in yazıları ile Chicago şehri
1893 Columbian Fuarı sırasında düzenlediği "dünya harikası" gösterisi dolayısıyla mucide çok şey borçlu olduğunu hatırlayacak ve anısına bir okul inşa ettirilecekti. Münih'teki Uluslararası Elektroteknik Komisyonu Tesla'yı resmen uluslararası bilimsel bir birim olarak ilan edecek ve adının farad, volt, amper, ohm gibi tarihi simgelerin yanına kazıyacaktı.
Uzayın keşfi hızlandıkça, özellikle ışın silahları ve mikrodal-ga konularında, Tesla'ya duyulan ilgi de gittikçe artacaktı. Özellikle iklim kontrolü ve nükleer füzyon alanlarında Tesla adına başlatılan projeler bilimsel tartışmalara konu oluyordu. Bu araştırmalardan bazıları kendisi gibi yalnız çalışan bilim insanlarının çalışmaları, bazıları ise devasa bütçelerle yürütülen çok gizli projelerdi.
Özellikle Colorado'da 1899 yılında gerçekleştirdiği gizli deneyler bu tip çalışmaların ilham kaynağı oluyordu. Belgrat'taki Tesla Müzesi tarafından 1978 yılında İngilizce olarak yayınlanan Colorado Springs Notları uzun süreden beri beklenmekte olan bir kitaptı ama burada da yanıtlanmamış pek çok soru vardı.
Yazılarının Amerika'da bulunamıyor olması hırsızlık, ajanlık gibi komplo teorilerinin daha çok üretilmesine neden oluyordu. Bilim insanları, Yugoslavya'da basılan Colorado Notla-rı'nda çevrede bulunabilen belgelerden söz edilmemesini şaşırtıcı buluyorlardı. Deneylerinin önemi ancak bölük pörçük yazıların bir araya getirilmesi ile anlaşılacaktı.
1928 yılında O'Neill, tamamıyla şans eseri olarak, gazetede bir depo tarafından ödenmemiş faturaları karşılığında Nikola Tesla'ya ait altı kutunun satışa çıkarılacağı ilanını okuyacaktı. Bu parçaların korunması gerektiğini düşünerek mucide gidecek ve kutular üzerinde hak iddia edebilmek için izin isteyecekti.
"Tesla yerinden zıplamıştı" diye anlatıyordu sonradan, "kendi işlerini halledebileceği konusunda güvence vermişti... Ve bunları satın almaktan ya da herhangi bir şey yapmaktan men etmişti beni."
Mucit öldükten kısa bir süre sonra O'Neill, Sava Kosano-viç'le bağlantı kurmuş, kutulardan söz etmiş, korunmaları gerektiğini anlatmıştı. Ancak Kosanoviç'in kutuları alması ve içinde neler olduğunu incelemesi konusunda sonradan hiç bir şey öğrenemeyecekti. "Kutular konusunda endişelenmemem gerektiği yönünde sürekli temin ediyordu beni."
Yazılarıyla ilgilenen başkaları da vardı. Genç bir Amerikalı savaş mühendisi çözemediği bazı balistik problemler konusunda Tesla'ya danışıyordu. Daha sonradan mucitle ilişkileri daha yakınlaşacak ve Tesla'nın yazılarını evine götürüp üzerinde çalışma ve daha sonra geri getirme izni alabilecekti. Bu iş Tesla'nın ölümünden iki hafta öncesine kadar sürecekti.
Tesla, Almanya ve Rusya'dan da çalışma teklifleri almıştı. Mucit öldükten sonra bu mühendis Tesla'nın çalışmalarının düşman eline geçebileceği endişesiyle haber alma servislerini ve hükümet görevlilerini uyaracaktı.
Haber Alma Özgürlüğü Yasası'nın bana sağladığı olanaklarla federal ajanlardan benim aldığım bilgilerde de Tesla'nın malvarlığına ne olduğu konusunda bir hayli çelişkili ifadelere rastlanıyor. Tesla arkasında binlerce sayfa yazı bırakmıştı. Ama bunlarla ne yapılacağı konusunda bir vasiyet bırakmamıştı. Bunlar o sırada ikisi Amerika'da bulunan kuzenleri ve yeğenleri tarafından alınmışlardı.
Tuhaf bir şekilde FBI bunları mühürleyerek Yabancı Mülkleri Bürosu'na teslim edecekti. Ancak Tesla bir ABD vatandaşı olduğu için bu durum biraz garip ve çelişkiliydi. Bir mahkeme bildirisinden sonra bunlar yeğeni Büyükelçi Kosanoviç'e teslim edilecekti.
Tesla'nın yaşam öyküsünü yazmayı planlayan Sweezey'e de 1963 yılında Kosanoviç'in eski yardımcılarından birinden şu mektubu alacaktı:
"1943 yılında... Tesla öldükten sonra Mr. K. hemen Yabancı Mülkleri Bürosu'ndan Tesla'nın mülküne, yazılı çalışmalarına el koyma yetkisi alacaktı... bunların hepsini toplatacak, paketlettirecek ve 1952 yılında Yugoslavya'ya gönderilene dek saklanacağı depoya koydurtacaktı. Tüm masraflar Mr. K. tarafından ödenmişti... Bu zaman zarfında Yabancı Mülkleri Bürosu'ndan verilen kağıdı (lazım olur düşüncesiyle) hep muhafaza ettim...
"Mr. K.'nin depodaki görevlinin kendisine hükümet tarafından gönderilen kimi görevlilerin bu yazıların mikrofilmlerini çekmek üzere depoya geldiğini anlattığını belki siz de hatırlarsınız... Yugoslavya'daki müzede açtığımızda kasaları birbirine bağlayan bir dizi kilidin, ki Mr. K. bunların düzenlenmesini en sona bırakmıştı, yerlerinin değiştiğini görecektik. Bu arada Mr. K., Tesla'nın yazılarının başına gelenler konusunda endişeleniyordu ve benim de tavsiyemle Washington'da Mr Edgar Ho-over'la bu konuda görüşecekti. Mr Hoveer FBI'ın bu yazılarla ilgilendiğini kesinlikle reddedecekti..."
Kosanoviç'in yardımcısı Tesla'nın tüm varını yoğunu anavatanına bağışlamak istediğini yeğenine söylediğini iddia ediyordu. Tesla'nın ölümünden hemen sonra FBI ajanı Foxfort ile FBI'ın New York bürosu arasında bir telgraf trafiği başlamıştı. Ölünün bulunmasından bir gün sonra ajan Foxfort şu raporu hazırlayacaktı:
"Merhum Nikola Tesla'nın araştırma ve deneyleri. Casusluk-Elektrik alanında dünyanın önde gelen bilim insanlarından M. Nikola Tesla, 7 Ocak 1943 tarihinde Hotel New Yorker'da ölmüştür. Hayatı süresince telsiz enerji nakli ve ölüm ışını olarak bilinen konular üzerinde araştırmalar ve deneyler yürütmüştür. X'ten (isim silinmiş) alınan bilgilere dayanarak Tesla'nın deneylerini ve formüllerini içeren yazıların saklanması ya da yabancıların eline geçmesinin engellenmesi için hiçbir önlem alınmamış... ki bu Birleşmiş Milletler'in çalışmaları açısından istenmeyen durumlar yaratabilir..." (Buna karşın FBI'ya Başkan
Yardımcısı Henry Wallace tarafından hükümetin bu konu ile "ivedilikle ilgilendiği" bildirilecekti.)
"Sağlığında Tesla'ya yakın olan elektrik mühendislerinden Bloyce Fitzgerald" diye sözlerine devam ediyordu Foxfort, "Sava Kosanoviç, Kenneth Sweezey ve RCA müzesi ve laboratuva-rı sorumlularından George Clark'a 7 Ocak 1943'te otele gidilmesi ve bir çilingir tarafından kasalarının açılarak değerli belgelerin alınması tavsiyesinde bulunmuş... Son bir ay içerisinde Tesla, Fitzgerald'a telsiz elektrik nakli konusundaki çalışmalarının tamamlandığını ve mükemmelleştirildiğini bildirmiş.
"Fitzgerald ayrıca tarafımıza Tesla'nın şu ana kadar hiçbir ülkenin üretemediği bir torpido türü geliştirdiğini de belirtmiştir. Fitzgerald tasarımın hiçbir ülkeye sunulmadığına inanmaktadır. Tesla, Fitzgerald'a bu tasarımların teori, çalışma, formüller ve deneyler halinde belirli bir yerde saklandığını anlatmış. Fitzgerald ayrıca Tesla'nın kendisine Governor Clinton Oteli'ndeki bir kasada saklanan ve yapımı için on bin dolar harcadığı bir modelin bulunduğundan söz ettiğini ve bunun ölüm ışını ya da telsiz elektrik nakli ile ilgili bir tasarım olduğuna inandığını da bildirmiştir.
"Tesla, eski konuşmalarında Fitzgerald'a çeşitli yerlerde deneylerine dair açıklamaların bulunduğu seksene yakın sandığının olduğunu da anlatmış. Büro, New York'taki görevlilerin bu konuda acilen harekete geçmesini önermektedir."
Yabancı Mülkleri Ofisi'ne ölümünden sonra Tesla'nın odasına vasiyetini bulmak için girdiklerini söyleyen Kosanoviç, Sweezey'nin, kasa açıldıktan sonra yetmiş beşinci yaşdönümü için kendisine gönderilen tebrikleri içeren bir kitabı, kendisinin de üç fotoğrafını aldığını bildirecekti. Hotel New Yorker'ın yöneticisine ve Kosanoviç'e göre başka hiçbir şeye dokunulmamıştı. Daha sonra da kasa yeni bir kilitle güvence altına alınmış ve anahtarı da Kosanoviç tarafından alıkonmuştu. Büro'nun buna nasıl izin verebildiği bile ayrı bir merak konusu. Kosanoviç daha sonradan Edison Madalyası'nın bulunamadığını bildirecekti. Tesla'nın önem verdiği bazı belgeler şu anda Belgrat'taki müzede koruma altındadır, ancak bunların ne kadar eksiksiz olduğu bilinememektedir. FBI New York Bürosu Kosanoviç'in gözaltına alınmasına ve kaybolduğu iddia edilen kağıtlar konusunda sorguya çekilmesini önermeye kadar işi vardıracaktı. Mirasa bakan mahkemeden bir FBI ajanı eşlik etmeksizin hiç kimsenin odaya girmemesi kararı çıkacaktı.
Yugoslav büyükelçisini sorguya çekme fikrinden hemen vazgeçildi. Kısa bir süre sonra da Washington'dan ilginç bir karar gelecek ve konunun Yabancı Mülkleri Bürosu tarafından takip edildiği kabul edilerek FBI işten çekilecekti.
Daha sonra Savuna Bakanlığı Araştırma Geliştirme Bölü-mü'nde görevli mühendislerden Dr. John Trump, Tesla'nın bilimsel yazılarının niteliğini saptamak üzere görevlendirilecekti. Dr. Trump mucidin sadece son on yılı kapsayan çalışmalarının incelendiğini duyuracaktı. Hatırlanacağı gibi, Tesla'nın bilimsel şöhreti bu süre içerisinde bir hayli yıpranmıştı ve radyo, robot, alternatif akım alanlarındaki iddiaları da yalanlanmak isteniyordu. Dr. Trump
meşgul bir kimseydi ve FBI gibi o da bu casusluk işleri ile vakit kaybetmek istemiyordu.
"İncelemelerimin sonunda vardığım sonuç" başlığı altında verdiği raporunda Dr. Trump şöyle diyordu: "Tesla'nın notları arasında ülkenin güvenliğini ilgilendirebilecek nitelikte bilimsel çalışmalara rastlanmamıştır. Bu nedenle mülkünün askeri ya da teknik sebeplerle nezaret altına alınmasının gerekli olmadığını düşünmekteyim.
"Kayıtlara geçirmeniz için son dönemini kapsayan çalışmalarından bazı örnekleri tarafınıza göndermekteyim. Ancak bu, yüzyılın dönümünde ülkemize yeni bir çığır açan bu bilim insanı ve mucidin küçümsendiği anlamına gelmemelidir. Yalnız hayatının son on beş yılında daha spekülatif konulara eğilmeye başlamış, zaman zaman telsiz enerji nakli konusunda fikir bildirmiş ancak bu konuda da somut çalışmalar yürütmemiştir."
Çok sonraları meslektaşlarından birine yazdığı bir mektupta Tesla'nın Governor Clinton Oteli'ndeki kutunun içindeki "aygıtla" -muhtemelen bu Tesla'nın mektuplarını taşıyan postacının hatırladığı kutunun aynısıydı- ilgili şunları anlatacaktı:
"Tesla kutunun içinde gizli bir silah olduğunu ve yetkisi olmayan bir kişi tarafından açıldığı takdirde infilak edeceğini söylemiş otel yönetimine. Kutunun açılacağını duyunca hemen orayı terk ettiler. Bana açma yetkisini veren FBI ajanları da pek yakınlarda bulunmak istemiyorlardı.
İçindeki şey kahverengi bir kağıda sarılmış ve bir telle tutturulmuştu. Biraz tereddüt etmedim değil. Dışarıda güzel bir hava vardı ve ben de neden sanki dışarıda değilim diye düşünüyordum."
Paketi eline alacak ve cesaretini toplayıp çakısıyla teli kesecekti. Paketin içinde pirinç kaplı iyice cilalanmış bir sandık vardı. Bir menteşeyi daha sökebilecek kadar cesaret toplaması gerekiyordu şimdi.
Sandığın içinde yüzyılın başından beri laboratuvarlarda kullanılmakta olan bir direnç kutusu vardı!
Acaba Tesla'nın otel personelini ve yönetimini bu şekilde korkutmak için ne gibi bir nedeni vardı? Belki de otel faturalarının arkasından ödenmesine o derece alışmıştı ki (otellerin kendisini konuk etmekten onur duyduklarına ve bu nedenle fatura göndermediklerine inanıyordu) Governor Clinton yönetimi kendisinden 400 dolar talep edince kendisini hakarete uğramış hissetmişti.
FBI Tesla dosyasını 1943'de kapatmıştı ama dosya sonsuza dek kapalı kalacağa hiç benzemiyordu. Nitekim 1957 yılında bir araştırmacı, gazetelerde "uçan tabaklar ve gezegenler arası şeyler" gördüklerini iddia ettiklerinden ve mucidin adını ve ününü sömürdüklerinden yakınacaktı. Bazıları Tesla'nın mühendislerinin mucidin ölümünden sonra bir 'Tesla seti'ni tamamladıklarını ve 1950'den beri gezegenler arası iletişime geçtiklerini, uzay gemileriyle yakın
ilişkiler içinde olduklarını iddia ediyorlardı. FBI bir kez daha yapılabilecek bir şey olmadığına karar verecek ve dosyayı kapatacaktı.
Sweezey zaten baştan beri bu "gizli silah" masallarına inanmıyordu. Bir röportajda şunları söylemişti: "Tesla bir münzevi idi ve hayatının son yıllarında gizemli konular üzerinde konuşmaktan çok zevk alıyordu. Onun fikirleri üzerinden onlarca efsane yaratıldığına ama olaya günün şartları ışığında hiç bakılmadığına inanıyorum."
Hayatının son yirmi yılında mucide oldukça yakın olduğunu anlatıyordu: "Tesla'nın dehası yüzyılın dönümünden on iki yıl kadar önce parlamaya başlamış ama kendisi geleceği müjdeleyen fikirlerini pratiğe geçirecek imkana hiçbir zaman kavuşamamıştı."
Belki de ama 1945 ile 1947 yılları arasında Ohio'daki Havacılık Servisi ile Washington'daki Askeri Servis ve Nikola Tesla'nın dosyalarının saklandığı Yabancı Mülkleri Bürosu arasında ilgi çekici bir mektup ve bilgi alışverişinin yaşandığı da bir gerçekti.
21 Ağustos 1945 tarihinde Havacılık Servisi Washington'da-ki Askeri Servisten er Bloyce Fitzgerald'ın Yabancı Mülkleri Bürosu'na giderek "düşmanın eline geçmesi tehlikeli olabilecek belgeleri ayıklaması" için izin istemişti.
5 Eylül 1945 tarihinde Ekipman Laboratuvarı sorumlusu Albay Holliday, Fitzgerald'dan "Ulusal savunma projeleri ile eşgüdümlü kullanılmak" amacıyla Dr. Trump'ın örnek olarak gönderdiği araştırmaların tüm kopyalarını isteyecekti. Bunlar makul bir zaman içerisinde geri gönderileceklerdi.
Bu askeri servislerin ve FBI'ın Tesla'nın çalışmaları için Bü-ro'ya son başvurulan olacaktı. Albay Holliday'e kopyaların gerekli yerlere ulaştırıldığı ve istenildiği şekilde değerlendirildiği bildirilecek ve geri gönderilmesi istenecekti. Ama dosyalar hiçbir zaman geri gönderilmeyecekti.
Bunlar asıl kopyalardı. Ne Yabancı Mülkleri Bürosu'nda, ne askeri servislerde, ne de federal arşivlerde bu dosyaların sayısı ve içerikleri konusunda tek bir bilgiye dahi rastlanamayacaktı daha sonra.
Yıllar boyunca Tesla'nın patentleri alınmamış bu icat ya da fikirlerinin, sadece ABD Hava Kuvvetleri'nin değil, Rusya'nın ve özel silah şirketlerinin de eline geçtiğine dair dedikodular üzerinde konuşuldu. En sonunda ışın silahları ile ilgilenen üniversite laboratuvarları da işin içine gireceklerdi.
Yabancı Mülkleri Bürosu Tesla'nın çalışmaları ile olan ilişkilerini açıklamakta yıllar yılı büyük zorluklar yaşayacaktı. 1948 ile 1978 yılları arasında araştırmacılara çeşitli yanıtlar verilecekti bu konuda:
"Nikola Tesla'ya ait eşyaların araştırılması sonucunda dışarı verilen ya da halen büronun yetkisi altında olan bir parçaya da-ir hiçbir kayıta rastlanmamıştır...
"Bu büro...Nikola Tesla'ya ait hiçbir eşyayı...nezareti altına almamıştır...
"Tesla'ya ait yazılar gözetimimiz altındayken...
"1943 yılında Tesla'ya ait belgeler büromuzca mühürlenmiştir...
"Belgelerin foto statik kopyaları mühür altında alınmıştır..." vs.
Tesla'nın birçok çalışmasını içeren yazıları 1952 yılında Amerika'dan Yugoslavya'ya doğru yola çıkacaktı. Ve arşiv görevlisinin de belirttiği gibi, önemsiz olanları dışında, Tesla'nın tüm çalışmaları Sırpça ve Hırvatça'ya çevrilecekti.
 29. MİRAS
Tesla'nın araştırma notlarına ve yazılarına ulaşmak Batılı bilim insanları için güçleştiyse de bu durum, tabii ki Tesla tarzı araştırmaların bittiği anlamına gelmiyordu. Tam tersine bu belirsizliğin yarattığı gizemli hava pek çok araştırmacıyı mucidin deneylerini tekrarlamaya yöneltiyordu. Ve tutkularının çerçevesinin genişliği eninde sonunda başarılı bir sonuca ulaşılmasını olanaklı kılıyordu. Ama Tesla'nın izinden yürüyenlere verdiği en büyük ilham yine kendi hayatı olmuştu. Mucide hayranlık besleyen Alman bir yazarın da belirttiği gibi: "Tesla, geleceğe dair kehanetlerde bulunabilmek için bilimin sınırlarını hiçe sayan...yıldızlara uzanmaya çalışan modern bir Prometheus" idi.
Tesla'dan ilham alan çalışmaların bir özetini vermek bu kitabın sınırlarını fazlasıyla aşar. Ama yine de bunlara değinmeden hayatının anlatılmasının eksik kalacağını düşündük. Kayıtlar, tahmin edileceği üzere, karmaşık ve tamamlanmamış olacaktır; buna karşın etkileyicili olmaktan kesinlikle uzak değildir.
Tesla'nın küresel yıldırım ile ilgili deneylerinden başlayalım: Colorado Springs'deki araştırmalarında yıldırım topuna ilk şahit oluşunda bunun ne işe yarayabileceğini tahmin edememişti; onun için bu baş belasından başka bir şey değildi ama bir açıklamayı da hak ediyordu. Böylece yıldırım toplarının yapılarını incelemeye başlayacak ve yapay küresel yıldırımlar üretebilmeyi başaracaktı. İlginç olanı modern laboratuvarlarda onun ürettiği yıldırım topları kadar mükemmel küreselliğe sahip olanları bir daha üretilemeyecekti. Peki bu sorunu ilgi çekici kılan şey nedir? Tabii ki en başta bilinemez oluşu. Ama ikinci neden uluslar arası nükleer füzyon -muhtemelen tarihteki en güçlü enerji kaynağı- elde etme yarışında önemli ipuçları içermesidir. Bu konuda çalışan bilim insanlarından bazıları ünlü Rus fizikçi Peter Kapitza, SRI International radyo fizik laboratuvarından Lambert Dolphin, Brigham Young Üniversitesi'nden Robert Bass ve Robert Golka'dır.
Wendover Utah'daki ABD Hava Kuvvetleri Araştırma Sahası'nın en büyük hangarından zaman zaman Golka elektriği olarak anılan çok parlak ışıklar yayılır çevreye. Burada çok sıkı güvenlik önlemleri altında Hiroşima'ya atılan
atom bombasını taşıyacak olan Enola Gay adlı uçağın donanımı tamamlanacaktı.
Golka, Yugoslavya'daki Tesla müzesini yayınlanmamış notlarını incelemek amacıyla iki kez ziyaret edecek ve hangarında Tesla'nın manyetik vericisi üzerine yoğun bir araştırma yürütecekti.
"Tesla o zamanlar kurduğu donanımla bizim bugün olduğumuzdan daha ileri bir noktadaydı" diyor Golka. "Veriler kaybolmuş. Bunu nasıl başarabildiğini bilemiyoruz. Bazılarını günlüklerinde not almış ama çoğunu kafasının içinde saklamış."
Golka "Tesla Projesi" kapsamında 22 milyon volta kadar enerji boşaltabilen bir manyetik verici üretebilecekti; bu, ustanın Colorado Springs'te ürettiğinin iki misliydi.
Yıldırım topunun füzyon araştırmaları ile kesiştiği nokta sıkıştırılmış plazma problemiydi. Deneysel füzyon çalışmalarının çoğunda izotopik hidrojen gazları helyum çekirdeği oluşana kadar hızlandırılıyor ve ısıtılıyor, serbest kalıyor ve bu süreçte de yüksek miktarda enerji açığa çıkıyordu. Bu işlem sırasında hidrojen yüksek oranda kinetik ve termal enerji ile yüklenirken tam anlamıyla plazma görünümünü alan maddesel bir hale dönüşüyordu. Füzyon oluşmadan önce ise plazmanın kontrol altında tutulmasına, bir çeşit elektromanyetik "şişe" içine alınmasına çalışılıyordu.
En güçlü geometrik şekil küre olduğundan, Golka, hareketli kitlenin zapt edilmesi için en uygun ortamın küresel yıldırım olduğunu düşünüyordu. Yıldırım topunu "bir greyfurt büyüklüğünde çeşitli renklerle parıldayan ve iç içe geçmiş pozitif ve negatif alternatif yüklü tabakalarıyla bir soğanı andıran bir oluşum" olarak tanımlıyordu. Binaların içinden zıplayarak geçebilir, suyun içine girip onu kaynatabilirdi. Ve bazen de, Utah'da olduğu gibi, en gelişmiş elektronik ekipmanları havaya uçurabilirdi. 1978 yazında, CO-2 lazer ışınlarının kullanılması ile en sonunda küresel yıldırımın bir türevi olduğuna inandığı "boncuk" yıldırımı yaratabilmeyi başarmış ve ard arda fotoğraflarını çekmişti.
Daha sonra ABD Enerji Departmanı'ndan, beş lazer ışını ile üreteceği termonükleer füzyonun uygulamaya konmasında kullanacağı pirosfer adını verdiği bir aygıt için proje desteği talep edecekti. "Ateştopu Füzyon Reaktörü"nde sadece radyoaktif olmayan helyum üretilecek ve bir milyar derecenin üzerinde ısılara ulaşılabilecekti.
Ayrıca Hava Kuvvetleri'ne yine Tesla'nın fikirlerinden biri ile -bir tür yüklü parçacık ışını- başvuracaktı. Bu model de lazer teknolojisi kullanılacak şekilde tasarlanmıştı. Bu ışınların menzilinin 6 bin mile ulaşabileceğine ve ICBM-tipi füzeleri havada yok edebileceğine inanıyordu. Kendi birleşik bobinlerinin üç katı büyüklüğünde bir Tesla bobini ile 200 milyon volt elektrik enerjisi elde edilebileceğini düşünüyordu.
Ama o da Tesla gibi yalnız çalışmanın sorunlarını yaşamaya başlayacaktı. "Kuruluşlar için çalışmaya başladığımda çevreme duvarlar örülüyor" diyordu.
Çalışması gelişmiş donanımla ulaşabileceği noktanın sınırına dayanmıştı ve yüksek miktarlarda yatırıma ihtiyaç duyuyordu. Nükleer füzyon yarışındaki rakipleri yüksek bütçeli özel kuruluşlar ve devlet destekli üniversitelerdi, ki bu sonuncuların bütçelerinde kısıtlanmaya gidildiği dahi oluyordu. Onlar da lazer teknolojisi ile haşır neşir olmuşlardı. Gerçi Golka kendi kullandığı teknolojinin özel ve eşsiz olduğunu öne sürüyordu. Tesla'nın küresel yıldırım çalışmaları üzerine eğilen tek bilim insanı Golka değildi ama bu konuya kendisini en çok adayanlar arasında şüphesiz ilk onun adını anmak gerekir.
Manyetizma ve maddenin çok düşük ısılarda davranışı konularındaki çalışmaları ile 1978 Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülenlerden biri olmaya hak kazanan Rus Kapitza da çalışmalarında Tesla'nın katkısını yadsımayanlardan. "Çok yüksek frekanslarda titreşimlerin yaratılması ve bunların doğru akım elektrik enerjisine dönüştürülmesi elektrik enerjisi naklinde karşılaşılan problemlere olası çözümler sunuyor" diyordu. "Bu nakil elbette halen kullanılmakta olanlarla benzerlikler sergileyecektir, ancak bu defa dalga yolunun kullanılması yerine ancak çok düşük dalga boylarında sapma yaptığı bilinen yüksek yönelimli ışınlar kullanılacaktır. Bu tip bir mekanizma kurulması fikri ilk olarak yıllar önce N. Tesla'nın aklına gelmişti. Ancak prensipte olanaklı olsa da, gerekli tertibatın kurulması için yüksek mühendislik bilgisine ve bu bilginin uygulamalarına gerek vardı. Bu ise ancak diğer enerji nakil sistemlerinin bugünkü uygulamasıyla mümkün olabilecekti. Bu sayede enerji naklinde yeni ihtiyaçlara, örneğin uydulara enerji nakledilebilmesine cevap verecek yeni bir sistem kurulabilecektir."
Uzay çağına önde girme yarışı sürerken telsiz enerji nakli konusunda ABD de geri kalmak istemeyecekti elbette. California'nın Barstow Çölü yakınlarındaki jet motor laboratuvarların-da mikro dalga enerji nakli konusunda çalışmakta olan Richaıd Dickinson da Tesla'nın çalışma ve kehanetlerinden ilham alanlardan birisiydi. Gerçekten de uydularda güneş enerjisi ile elde edilen elektrik enerjisinin mikro dalga transfer yolu ile dünyaya nakledilmesi fikri ancak büyük ustaya ithaf edilebilecek bir romantizm, cesaret ve mali yük içeriyor.
Raytheon Company'den William C. Brown da mikro dalga teknolojisinde kullanılan rektenayı geliştirirken Tesla'nın öncülüğünü yaptığı radyo yayınları ve telsiz enerji naklinde radyo dalgalarıyla elektrik gönderme fikrinden yararlanmıştı.
Teorik olarak New York büyüklüğünde bir şehir, dünyanın çevresinde dünya ile eşzamanlı olarak dönen bir uydunun 22.300 mil yükseklikten sağlayacağı beş milyon wattlık elektrik enerjisi ile bir kış gününü geçirebilir. Ancak pratik olarak bu uyduların inşası milyarlarca dolara mal olacak ve savaş zamanlarında düşman uydularının saldırılarına açık olacaktır.
Tesla'nın Wardenclyffe'deki laboratuvarına oldukça yakın bir bölgede kurulan Brookhaven Ulusal Laboratuvarı da yüksek enerji çalışmaları ile mucidin atölyesinde gerçekleştirilen çalışmalar arasında yakınlık görmektedir. 1976 yılında düzenlenen bir törenle Tesla anılmış, Yugoslavya hükümeti de Wardenclyf-fe laboratuvarına yerleştirilmek üzere bir plaket göndermişti.
Hidroelektrik enerjisi üretimi konusunda bir hayli zengin olan Kanada da Tesla'nın çalışma ve fikirleri ile yakından ilgilenen ülkelerden biriydi. Tesla'nın enerji nakli projesi -hayata geçirebildiği takdirde- elektrik ulaştırılamayan bölgeler için tam anlamıyla bir nimet olacaktı.
Ama gerçekten işe yarayacak mıydı bu proje? Kanada'da Minesota'da ve yakın bir tarihte Güney Kaliforniya'da topraktan telsiz enerji nakledilen birkaç projeye işlerlik kazandırılmış ve Tesla'nın sistemi uygulanarak gerekli bölgelere enerji nakledilebilmesi sağlanmıştır. ABD Enerji Departmanı'na Tes-la'nın sistemine dayalı projelere ödenek ayrılması için sık sık başvurularda bulunulmaktadır.
Ancak sistemin Tesla tarafından hayata geçirilip geçirileme-iğine dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır elimizde. Tesla'ya göre, toprak, değerleri özenle belirlenmiş dalga boyları ile sabit bir dalga konumu yaratmak üzere yüklenmeliydi. Tesla, yayıl-ma yolunun bir çemberin çapına uygun ilerlediğine inanmaktay-dı. Ama 1899 yılından beri kaydedilen gelişmeler gösteriyor ki yayılma yolu bir çap boyunca değil çap ile küresel yüzey arasındaki eliptik bir yolu takip ederek yayılmaktadır.
Dalga yayılımının ana özelliklerinden biri de dalga sabit kaldığı sürece herhangi bir enerji nakli olmadığıdır; enerji yalnızca hareket halinde olan bir bileşkenle birlikte nakledilebilmektedir. Sınır tabaka yayılımı, yani iki farklı kitlenin (toprak ile gök gibi) sınırında kayıpsız dalga yayılım biçimi, fikri uygulanabilirliğini korumaktadır. Bununla birlikte sınır düzleminin düzgün ve dalgaların da düzgün bir şekilde harekete geçirilmiş olması gerekmektedir. Tesla'nın uyguladığı frekanslarda yayıcı ekipmanın devasa bir yapıda olması gerekiyordu. Colorado Springs'de çekilmiş fotoğraflardan anlaşılmaktadır ki kullanmakta olduğu cihazlar bu tip dalgaların yayılması için uygun yapıda değillerdi.
Tesla, muhtemelen Colorado Springs'de doğuya doğru kendisinden uzaklaşan ve göstergelerinde uç etkiler yaratan yıldırım fırtınası hakkında da yanılmıştı. Bu durumu hareket halindeki yıldırım fırtınasının toprakta durağan dalgalanmalar yaratması olarak yorumlamıştı. Bugün istasyonunun doğusunda yer alan dağların yüzeyinin yarattığı yeniden yayılma etkisi ile bu duruma şahit olduğuna inanılmaktadır. Bu olayın göstergeleri üzerindeki etkisi aynı şekilde olacaktı.
Tesla'nın çalışmaları hakkında dolaşan söylentiler arasında en ilgi çekici olanlarından biri de Rusya'nın mucidin hava durumu kontrolü fikrini uygulayarak istediği hava şartlarını yaratabilmesi, jetlerin hava boşluklarına düşmesine neden olması vs. vardı. Gerçekten de Tesla hava durumunun kontrolü hakkında pek çok teori atmıştı ortaya ama hiçbir deney gerçekleştirememişti.
Örneğin radyo kontrollü özel yapım füzelerin kasırgalar yaratmak ve "özel bir tip yıldırım" kullanılması ile yağmurların tetiklenebileceğinden bahsetmişti. Bu konuda uzun matematiksel formüller geliştirmekten de geri kalmamıştı.
Mucidin fikirlerinin modern bilim üzerinde yarattığı etki ise daha çok hava durumunun değiştirilmesinden öte kavramlarda yoğunlaşıyor. Stanford Üniversitesi Radyo Bilimi Laboratuvar'ından Dr. Robert Helliwell ve John Katsufrakis Antartika'da kurulan 20 km'lik bir anten ve 5 kHz'lik bir verici ile dünyanın manyetosferinin yüksek enerji yüklü parçacıkların atmosfere taşması sağlanacak şekilde modüle edilebileceğini ve sinyallerin kesilerek ya da etkinleştirilerek enerji akışının kontrol edilebileceğini bulmuşlardı.
Peki, Tesla'nın öldürücü/parçalayıcı ışınları hakkında neler söylenebilir? Bu fikir bir gerçeklik payı taşıyor muydu? Eğer söylentilere kulak asar ve ABD Hava Kuvvetleri araştırma ekibinin bu fikirleri üzerinde durmaya değer bulduğuna ve "Proje Nick" adında 'top-secret' bir çalışma yürüttüklerine inanırsak, Tesla'nın bu konudaki yazılarının yok olup gitmediğine ve özenle korunduklarına da inanmamız gerekecek.
Yirmi yıl boyunca Tesla'nın çalışmaları ve yıldırım topu araştırmaları üzerine çalışmış ve şimdi SRİ International Radyo Fizik Laboratuvarı asistan direktörü olan Lambert Dolphin de bu konuda Dr. Trump'ın ve Sweezey'nin değerlendirmelerine katılmakta. Hem fizik, hem de elektrik mühendisliği alanındaki bilgi dağarcığının 1930'lardan bu yana inanılmaz bir şekilde geliştiğine işaret ediyor.
"Kütüphanelerde Tesla'nın zamanından beri teorilerin ve deneylerin ne şekilde geliştiğini görebilirsiniz. Elektrik, manyetizma, elektromanyetik teori ve radyo iletişimi konularındaki matematiksel ve pratik anlayışımız 1950'lerden beri, hatta belki de 1970'lerden beri demeliyim, çok büyük bir değişim geçirdi. Tesla'nın lazerler ya da yüksek enerji yüklü parçacıklar ile ult-ra-yüksek voltaj fenomeni konusunda geleceği gördüğünü kabul edebiliriz. Bugün ancak bilim geliştikçe hayatının son dönemlerindeki sıra dışı iddialarını değerlendirebiliyoruz."
Gerçekten de elimizde Tesla'nın lazeri öngörebildiğine dair yeterli kanıt yok. "Tele-güç ışınları" kavramının yüksek enerji yüklü parçacıklarla ilgili çağrışımlar içerdiğini söyleyebiliriz. Dolphin'e göre Tesla'nın bunu nasıl uygulamaya geçirdiğini bilemiyoruz, ancak görünen o ki Tesla'nın kendisi de bunların havadaki atomlar ve moleküller tarafından ne derece emilebil-diğinin ya da yayılabildiğinin farkında değildi. "Ne olursa olsun, Tesla'nın niyetini tam olarak anlayabilseydik bile, günümüz bilimi çerçevesinde bunları uygulamaya geçiremezdik, zira çalışmaları büyük bir gizlilik içinde korunuyor" diyor Dolphin.
Bununla birlikte Tesla'nın yüklü parçacıkları hızlandırmak için yüksek voltajlar kullanması bugün de fizikçilerin temel araştırma konularından birini oluşturuyor. "Bu alanda" diye ekliyor Dolphin, "modern doğrusal ve dairesel nükleer hızlandırıcıları öngörebildiğim söyleyebiliriz. Bu tip makineler bugün Tesla'nın elde edebildiği en yüksek voltajların bin katı büyüklükte elektron volt ile çalıştırılmaktadır.
"Manyetik vericilerinin olağanüstü olduğundan eminim... Muhtemelen bizim bugün plazmalar dediğimiz ilginç arklar ve kıvılcımlar üretebilmekteydi.
Plazmaların muhafaza edilmesi konusu modern fiziğin geniş bir alanını oluşturuyor. Örneğin... küçük bir kütlenin büyük bir titizlikle kontrol edilen plazmalar ile uçsuz bucaksız elektrik enerjilerine dönüştürülmesi konusunda birçok araştırma yapılmakta." Ve sözlerini Tesla'nın keşiflerinin ve icatlarının dahiyane ve zamanının ötesinde olduğunu söyleyerek bitiriyor.
Bu kitap baskıya girerken Pentagon "uzay gemileri" tarafından ateşlenecek lazer ve parçacık-ışını toplan üzerinde yeni bir silahlı kuvvetler teknolojisi geliştirme çalışmalarına başlamaktaydı. Tesla'nınkilere benzer bir bilimkurgu dili ile Savunma Bakanlığı'na sunulan bir raporda, böyle bir silahın geliştirildiği açıkça belirtilmese de, parçacık ışınları "yönlendirilmiş yıldırımlar" ile karşılaştırılıyor.
Işın silahları teknolojisinde bugün varılmış olan nokta konusunda fikir yürütmek bir hayli zor, zira araştırma çalışmaları büyük bir gizlilik içinde yürütülüyor. Bu arada diğer ülkelerin bu konuda yürüttüğü çalışmalar da federal ajanlar tarafından dikkatle izleniyor. 1947'de Askeri İstihbarat Ser-visi'nin Tesla'nın çalışmaları üzerinde yürüttüğü fikir gibi, bu konunun "hayati bir önem taşıdığı" düşünülüyor.
Hayatının son yıllarında bir laboratuvara sahip olma şansından mahrum kaldığı için Tesla fikirlerini uygulayabilecek bir ortam da yaratamamıştı kendisine. Ama kabul etmek gerekir ki, bizim bugün Uzay Çağı silahları ve teknolojisi adını verdiğimiz konuyu o yarım yüzyıl önce tanımlamaya başlamıştı. Ve bir pasifist olan Tesla, bu teknolojinin gezegenler arası savaşlarda değil, varlıklarından emin olduğu uzaydaki komşularımızla iletişim kurmak için kullanılacağını umut ediyordu.

SON




17 yorum:

  1. kişisel iş kurmak için kredi gerekiyor? evet lütfen bu e-postayı temas halinde: finance_institute2015@outlook.com şimdi tamam senin kredi transferi ile daha fazla devam etmek.

    Şimdi kredi.teklif@gmail.com: Ayrıca bu e-postayı irtibata geçebilirsiniz.

    YanıtlaSil
  2. İhtiyacı olan insanlara yardım etmek için kurulmuş bir organizasyonuz
    Mali yardım gibi yardım. Yani, finansal olarak geçiyorsanız
    Sorun yaşıyorsanız, mali karışıklığınız varsa ve
    Kendi işinize başlamak veya borcunuzu ödemek veya ödemek için bir krediye ihtiyacınız var
    Faturaları, güzel bir işe başlamak ya da zor buluyorsun
    Yerel bankalardan sermaye kredisi temin edin, bugün e-posta ile bize ulaşın
    rebeccawilliamsloanfirm@gmail.com

     "Öyleyse, bu fırsatı size bırakmayın,
    Aşağıda ayrıntıları doldurmanız ve iade etmeniz önerilir.

    Adınız: ______________________
    Senin adresin: ____________________
    Senin ülken: ____________________
    Senin görevin: __________________
    İhtiyaç duyulan kredi miktarı: ______________
    Kredinin süresi: ____________________
    Aylık gelir: __________________
    Cep numarası: ________________
    Daha önce kredi talebinde bulundunuz mu: ________________
    Eğer daha önce bir kredi açtıysanız, dürüstçe nerede davranıyorsunuz? ...

    Hızla harekete geçin ve finansal stres, karışıklık ve zorluklardan kurtulun
    REBECCA WILLIAMS LOAN FIRM ile bugün e-posta yoluyla iletişime geçin:
    rebeccawilliamsloanfirm@gmail.com

    YanıtlaSil
  3. *% 3 faizli kredi oranı sunar
    * Nakitsiz Girişimci İçin Sigorta
    * Para garantisi

    İyi kredi puanıyla, Credit Financier Home, bireysel veya şirket veya kooperatif derneklerine, endüstriyel ve kişisel çıkarlar için teminatlı krediler ve teminatsız krediler sunar.

    İletişim Adresi:
    Doğrudan posta
    creditfinancierhome@gmail.com

    YanıtlaSil
  4. Selamlar sana.

    Direct Access Online Finans Hizmetleri,% 2 çok düşük bir faiz oranı ile teminatlı ve teminatsız kredi imkanı sunuyoruz. Kişisel Krediler, Borç Konsolidasyon Kredisi, Girişim Sermayesi, İşletme Kredisi, Eğitim Kredisi, Ev Kredisi veya "Herhangi bir nedenle Krediniz! Kötü Krediniz Var mı? Hâlâ başvurabilirsiniz: jamesmooreloanfirm@gmail.com
    Uygulamalarınız için bugün bizimle iletişime geçiniz! + 18457315643

    Saygılarımla,
    Müşteri servisi
    Doğrudan Erişim Online Finans Servisleri

    YanıtlaSil
  5. Selamlar sana.

    Direct Access Online Finans Hizmetleri,% 2 çok düşük bir faiz oranı ile teminatlı ve teminatsız kredi imkanı sunuyoruz. Kişisel Krediler, Borç Konsolidasyon Kredisi, Girişim Sermayesi, İşletme Kredisi, Eğitim Kredisi, Ev Kredisi veya "Herhangi bir nedenle Krediniz! Kötü Krediniz Var mı? Hâlâ başvurabilirsiniz: jamesmooreloanfirm@gmail.com
    Uygulamalarınız için bugün bizimle iletişime geçiniz! + 18457315643

    Saygılarımla,
    Müşteri servisi
    Doğrudan Erişim Online Finans Servisleri

    YanıtlaSil
  6. KREDİ ALMAYI KADAR, BİR ŞEY İHTİYACIM VARMIŞ VE BENZERLİ KREDİ KARTI GELDİ. ŞİMDİ SİPARİŞ EDİN VE BÜYÜK VE ZENGİN OLUN

    KREDİ KARTI İLE İLGİLİ SORULARA CEVAP VE NASIL ÇALIŞIYORUZ AŞAĞIDADIR:


    (1) PIN İLE BİR HACKED ATM CARD İHTİYACINIZ VAR MI?

    Fiziksel yüklü ATM kartları satıyoruz. Herhangi bir ATM Makinesinde Nakit çekme işleminde kullanılabilen, kurnaz bir karttır. Bu Kartlar Visa / MasterCard'da gelir. Bu nedenle, Visa / MasterCard Worldwide'ı kabul eden herhangi bir ATM Makinesinde çalışır.

    (2) BU HAZIR MASAÜSTÜ ATMLARA AYGIT SATIN ALMAK İÇİN KULLANIMI MI? OR ONLINE ALIŞVERİŞ Mİ? FATURALARI ÖDEMEK?

    Evet, bu fiziksel ATM kartıyla POS'tan mağazalardaki ödemeleri yapmak için kullanabilirsiniz. Bu ATM kartı bilgileriyle, faturaları ödemek veya çevrimiçi alışveriş yapmak için çevrimiçi kullanabilirsiniz. Bu kart için sipariş verirken kartla ilgili tüm bilgiler verilecektir. Para bittiğinde kartınızı tekrar dolduruyoruz.

    (3) FONLARIN BİTMENİNDEN ZAMAN ZAMANI YENİ KART İMZALANMASINA İHTİYACINIZ VAR MI?

    Hayır, zaten kartımızı emir aldıysanız, yeni kart sipariş etmeye hiç gerek yok, sadece bir yeniden yükleme için bizimle iletişime geçin. Zaten sahip olduğunuz ATM kartı yeniden yükleyeceğiz

    (4) ÜLKEMEME ATM KARTINI KADAR ALMAKUN NE YAPAR?

    Eğer Afrika'daysanız, kartınızı 2-3 günde garantili olarak alacaksınız. Afrika'nın dışındaysanız Kartınız size garantili 3-5 iş günü arasında ulaşacaktır.

    (5) BU KARDE nasıl güvenlidir?

    Bu kartı kullanmak% 100 güvenlidir. Çünkü hediye kartı olarak size gönderilecektir.

    (6) BU CROONED CARDS'DEN DEĞİLDİĞİNİZ HERHANGİ BİR KARTı İADE EDİNİNİZ?

    Evet, Aktif ve geçerli kartları yeniden yükleyebiliriz, herhangi bir kart türü bir yeniden yükleme için bize ulaşın (ön ödemeli kartlar, kredi / bankamatik kartı).

    (7) ATM KARTI İÇİN SİPARİŞ VEREBİLİRİM?
    E-POSTA: (americanewbllankatm@gmail.com) ...

    (8) BU KARTI NASIL YAPARIM?

    Bu kartları kırmak için bir MSR makinesi kullanıyoruz. Bu makineyi bizden de satın alabilirsiniz. Tasarlanan kartı veya boş kartı ATM kartı için sipariş verebilirsiniz, ancak yine de aynı bilgiler bunlar.
    E-POSTA: (americanewbllankatm@gmail.com) .. VEYA WHATSAPP NUMARASI ZİYARET EDİN; (409) 313-8232 .. Teşekkürler

    YanıtlaSil

  7. Merhaba!

    Bir nakit kredi finansmani yapabilmenizi saglayan finansal uzmanlardan olusan bir sirketiz, ihtiyaç duydugunuz bir miktardir ve çesitli ekonomik faaliyetlerini gerçeklestiren kosullarla birlikte. 1.000.000,00% her çesit krediyi 1.000.000,00% 3 faizle sunuyoruz ve bankanizin iyi izini sürüyoruz file.via e-posta:ritaloanlending@gmail.com

    YanıtlaSil

  8. eşim dördüncü aşamada olduğu teyit edilmiş pankreas kanseri hastasıydı, doktor bana tedaviye cevap vermediğinden az yapabileceğini söyledi ancak kardeşim kurtarmaya Rick'in bu kenevir yağı emri ile geldi. Simpson Vakfı, çeşitli hastalığa karşı hastanın kanserle savaşmasına yardım ettiğini söyledi, bu yüzden ona bir şans vermeye karar verdik, şimdiye kadar karım çok iyi gelişti ve şu anda evin her yerinde kendi başına dolaşabiliyor. Bu acı hastalığından mustarip olanların, iyi bir kenevir yağına kavuştuğunuz zaman, yaşamanın sağlam bir ikinci şansını verebilmesine izin vermeyi kendim düşündüm. Bu kenevir yağına ihtiyaç duyarsanız, kardeşim kanunen sağlayan vakfa şu e-postayla randevu alabilirsiniz: ricksimpsoncannabis@hotmail.com

    YanıtlaSil
  9. Babam bir yıl önce evre 3 kolon kanseri teşhisi kondu, son derece zor bir yolculuk geçirdi. İki tur kemoterapi, bir tur veya Y90 Radyasyon vardı ve şimdi karaciğer yetmezliği yaşıyor. Sarılık, zayıf bir iştah ve depresyon belirtilerinin birkaçıdır. Sahip olduğu diğer tedavi seçenekleri (karaciğer nakli veya klinik araştırma gibi) ve ne kadar yaşaması gerektiğini merak ediyorum. Babam benim en iyi arkadaşım ve kahramanımız, sevdiklerinizin de yaptığı kadar çok şey sürüyor. Fakat bir kuzenim Kanada'daki vakıflardan bu kenevir yağı emriyle gönderildi ve bir vücut yağı olarak gönderildiğinde kurtarmaya geldi. ve şimdiye kadar ilaç etkili olduğunu kanıtladı. Babam daha önce hiç yapamadığı işleri yapabilir, çok mutlu olduğum için bu aracı kullanarak tüm kanser hastalarını iyi bir kenevir yağı ile uyararak kanseri kesinlikle yenebileceğini söylemiştim. Eğer bu ilaca ihtiyacı olursa, daha fazla bilgi ve teslimat süreci için vakfa şu e-postayla (ricksimpsoncannabisoil@usa.com) ulaşabilirsiniz: Bu, bir sürü insana yardım etmek için paylaşacağım bir ifadedir kanser teşhisi, tedavinin büyük rick simpson esrar yağının yardımı olduğu teşhisi kondu

    YanıtlaSil
  10. Benim adım Hilal, 2. evre meme kanseri ve eşim acı çekiyor ve yıllardır uğraşıyor. Dr. Rick'ten alınan esrar yağı ile tedavi ediliyor, esrar yağı harika bir ilaçtır. Hükümete ve onların çılgın politikasına cehennem etmek için, sadece kanseri tedavi etmemek için yüzde yüzden fazla bir güvence aldık, fakat kemoterapi, radyasyon ya da çok sayıda ameliyatta artık çok fazla para harcamanıza gerek yok. işe yaramaz. Ailem artık yepyeni, endişelerinizi sonlandırın ve ilacınızı alın ve aileyi aile uyumuna saygı duymayan ölümcül hastalıklardan uzak tutun. Günlük yaşamınızda esrar yağını kullanarak sağlığınızı daha iyi bir hale getirin. Rick Simpson hakkında iletişim kurun: (ricksimpsoncannabisoil@usa.com) her türlü kanser tedavisi için.
    Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  11. Merhaba beyefendi / hanımefendi,
    İşe başlamak için acil bir krediye ihtiyacınız var mı, yoksa yeniden finanse edilmek için bir krediye ihtiyacınız var, Borcunu ödemek için bir krediye ihtiyacınız var mı? Bir araba ya da ev satın almak için bir krediye mi ihtiyacınız var? Evet, daha fazla endişe etmeyecek olursak, kredi kontrolü olmadan her türlü krediyi uygun bir faiz oranıyla sunuyoruz! E-posta ile bugün bize ulaşın.
    Email: plutocreditfinancier@gmail.com

    YanıtlaSil
  12. Merhaba beyefendi / hanımefendi,
    İşe başlamak için acil bir krediye ihtiyacınız var mı, yoksa yeniden finanse edilmek için bir krediye ihtiyacınız var, Borcunu ödemek için bir krediye ihtiyacınız var mı? Bir araba ya da ev satın almak için bir krediye mi ihtiyacınız var? Evet, daha fazla endişe etmeyecek olursak, kredi kontrolü olmadan her türlü krediyi uygun bir faiz oranıyla sunuyoruz! E-posta ile bugün bize ulaşın.
    Email: plutocreditfinancier@gmail.com

    teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  13. Merhaba,
    Ben şu an İstanbul şehrinde yaşayan Özgür Yılmaz'ım. Ben sadece 2 çocuk ile şu anda bir dul ve Nisan 2016 mali bir durumda sıkışmış ve Collinslenderscompany tarafından 18000TL tarafından dolandırıldıktan sonra faturalarım yeniden ödeme ve ödeme gerekiyordu. Hem özel hem de kurumsal olarak çeşitli kredi şirketlerinden borçlanmayı denedim, ancak asla başarıya ulaşamadım ve çoğu banka kredimi reddetti. Ama Tanrı'nın sahip olacağı gibi, Tanrı'nın kalbi, bana 120.000 Euro'luk bir borç veren özel bir borç veren borç verenin ardından bir adamla tanıştım ve bugün bir işletme sahibiyim ve çocuklarım şu anda iyi çalışıyor, eğer herhangi biriyle iletişime geçmeniz gerekiyorsa Sadece% 3 faiz oranı ve daha iyi geri ödeme planları ve programı ile kredi kontrolü olmayan firma, lütfen Greg Dunne (plutocreditfinancier@gmail.com) ile iletişime geçin. Bunu yapmıyorum ama şu an çok mutluyum ve insanlara onun hakkında daha fazla bilgi vermeye karar verdim ve ayrıca Tanrı'nın onu daha fazla kutsamasını istiyorum. Şirket e-postası aracılığıyla ona ulaşabilirsiniz. plutocreditfinancier@gmail.com

    YanıtlaSil
  14. Merhaba, ben şu anda Las Vagas, ABD'de yaşayan isme göre Abigail Diana. Bu mektubu yazıyorum çünkü Martin Luciano World Wide Loans Finansal Hizmetler'in benim için ve ailem için ne yaptığı konusunda gerçekten minnettarım, umudum olmadığını düşündüğümde oraya gelip benim için ve ailem için çok düşük bir oranda borç vermemizin bir yolu oldu. faiz oranı. İnternette hala Tanrı'nın ve gerçek borç verenlerin olduğunu düşünmedim ama en büyük sürprizim için çok zaman harcamamadan kredimi aldım, bu yüzden eğer herhangi bir miktar kredi arıyorsan, sana Bay'i tavsiye ederim. Martin Luciano, Martin Luciano World Wide Loans Finansal Hizmetler Genel Müdürü ile e-posta: martinlucianoworldwideloans@hotmail.com, telefon: +1(701)607-5241 çünkü o bir Tanrı, sonsuza dek hayatınızı değiştirebilecek bir adam gönderdi çünkü… Eğer gerçekten herhangi bir fon kıtlığı olmaksızın daha iyi bir hayat kurmak istiyorsanız, bu şirketle bugün iletişime geçmenizi tavsiye ederim.
    Teşekkürler ve Tanrı hepinizi korusun.

    YanıtlaSil
  15. Oakland Başkentlerine Hoş Geldiniz, Çalışkan insanlara,% 3'lük bir faiz oranıyla bireysel kuruluşlar için ihtiyaç duydukları fonları hızlı bir şekilde almaları için maddi yardım sunuyoruz. Esnek kredi limitimiz var, Milyonlarca kişi tarafından güvence altına alın, Dakikalar içinde uygulayın. Bizim Özelliklerimiz; Hızlı Uygulama, Anında Karar, Hızlı Fonlama, Özel Destek.

    İletişim Ofisi: oakland.formal@hotmail.com

    YanıtlaSil
  16. Bu, böbrek satmak isteyen herkese açık bir ilan, böbrek nakli ihtiyacı olan hastalarımız var, bu nedenle böbrek satmakla ilgileniyorsanız, lütfen iowalutheranhospital@gmail.com adresindeki e-posta adresimizden bizimle iletişime geçin.
    Ayrıca +1 515 882 1607 numaralı telefondan whatsapp'ı arayabilir veya bize yazabilirsiniz.

    NOT: Güvenliğiniz garanti altındadır ve hastamız, onları kurtarmak için böbrek bağışı yapmayı kabul eden herkese büyük miktarda para ödemeyi kabul etmiştir. Sizden haber almayı umuyoruz, böylece bir hayat kurtarabilirsiniz.

    YanıtlaSil
  17. Merhaba,

    Memnuniyetiniz için rahat bir krediye mi ihtiyacınız var? Yerel ve uluslararası borçlular için uygun fiyatlı% 3 faiz kredisi sunuyoruz. Sertifikalı, güvenilir, güvenilir, verimli, hızlı ve dinamik ve birlikte çalışıyoruz. en fazla 2 ila 50 yıl uzun vadeli borç veriyoruz.

    Borç ödemek, bir iş kurmak veya başka bir nedenden ötürü doğrudan, kolay ve uygun maliyetli bir krediye mi ihtiyacınız var? Öyleyse, kredi talebiniz için lütfen bizimle iletişime geçin.

    Bu teklif ciddi insanlar için.

    Lütfen, ilgileniyorsanız, bize ulaşın: E-posta: easyloanfirm2020@gmail.com
     
    Biz sertifikalı,
    güvenilir, güvenilir, verimli, hızlı ve dinamik.

    Saygılarımla,
    Derek Douglas
    easyloanfirm2020@gmail.com



    % 3 Basit ve uygun fiyatlı kredi teklifi

    YanıtlaSil